Aslında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni Anayasa önerisi MHP, İYİ Parti lideri Meral Akşener aleyhine, toplumda tepki gören “Fosforlu Cevriye” kampanyası açmadan önce de fazla heyecan uyandırmamıştı. Hükümet medyasının zorunlu hareketlerden sorumlu köşe yazarı ve ekran yüzlerinin “12 Eylül Anayasası değişiyor” korosu pek yankı bulmamıştı. Yine de CHP ve İYİ Parti’den münferit istifalar, Erdoğan’ın “tel tel dökülüyorlar” -erken- sevincine neden olmuştu. Ancak “Fosforlu Cevriye kampanyası ve 10 Mart’ta Akşener’in verdiği sert yanıt bu tabloyu tersine çevirmiş görünüyor. Sadece İYİ Parti değil olduğu gibi muhalefet bloku, iktidar blokuna karşı ciddi bir ortak savunma sergiledi.
11 Mart’ta bir araya gelen DEVA lideri Ali Babacan ve Gelecek lideri Ahmet Davutoğlu Akşener’e destek verdi. Saadet lideri Temel Karamollaoğlu, İstanbul Sözleşmesine karşı anlaşılmaz duruşu bir yana, Akşener’le dayanışma mesajı yayınladı.
Günün perdesini Fikret Bila’ya konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu kapadı: “Anlaşılıyor ki seçime bugünkü sistemle gidilecek”.
Yeni Anayasa önünde üç büyük engel
Zaten MHP’nin “Fosforlu” yanlışı ve taktik hatası öncesinde de yeni Anayasa yazımı önünde üç ciddi sorun vardı.
1- Sayısal sorun: AK Parti ile MHP’nin oyları, BBP’nin bir oyunu da sayarsak, yeni Anayasayı halk oylamasına götürmek için 22 milletvekiline daha ihtiyaç duyuyor. Türkiye’de her zaman bir dönem daha milletvekili olmak, ya da başka kişisel çıkarlar için kolaylıkla saf değiştiren Meclis üyeleri bulunmuştur. Ama bu defa iş daha başlamadan deşifre olmuş durumda. O 22 vekil açığını kapatmak için AK Parti ve MHP siyasi etik açısından ciddi risk almak durumunda kalacak.
2- Siyasal sorun: Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli sayesinde kabul ettirdiği Cumhurbaşkanlık Hükümet Sistemini daha da merkezileştirmek istiyor. Bu durum zaten parlamentonun güçlendirilmesini isteyen muhalefet blokunu devre dışı bırakıyor ve Bahçeli’nin Erdoğan üzerindeki yaptırım gücünü artırıyor.
İşte bu noktada “Fosforlu” yanlışı acaba MHP’nin taktik hatası değil de olmazı gösterme amaçlı, kasti bir hamle olup olmadığı sorusu akla takılıyor.
MHP’den AK Parti’ye kasti faul mü?
Yani acaba muhalefet blokunun böylesine kenetlenmesine neden olan bu hamle, Erdoğan’ın Bahçeli’ye ne kadar mecbur olduğunu göstermek ve aslında yeni Anayasa icadı çıkarmamasını sağlamak amacıyla yapılmış olabilir mi?
Bu tür soruların yanıtı genellikle hemen çıkmaz ortaya, zaman alır. Ama son tartışma biri yeni Anayasa hedefi önündeki üçüncü ciddi soruna getiriyor.
3- Siyasi atmosfer: Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye’nin şu anda yeni Anayasa tartışması yapacak halde olmadığı görülüyor. Bütün anketler, şu anda bir erken seçim atmosferinin de aslında bulunmadığını gösteriyor: hem iktidar hem muhalefet blokları toplamda oy kaybı içinde görünüyor. Halk hükümetten hayat pahalılığı ve işsizlik gibi sorunlara, pandemi sorunlarına çözüm bulmasını bekliyor. Bunun üzerine Erdoğan bakımından iki zorlayıcı unsur daha eklendi. Biri, Erdoğan’ın eleştirilere isyan edip damadı Berat Albayrak’ı savunmaya geçmesi. Diğeri de, üstelik 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla kadın hakları hassasiyetinin yüksek olduğu ve şehit haberlerinin geldiği günlerde kadın siyasi lider Akşener’e yönelik MHP’lilerin hakaret içeren kampanyası.
MHP ve AK Parti kongreleri
Siyasi manzarayı Erdoğan açısından biraz daha zorlaştıran iki etken daha bulunuyor: 18 Mart’ta yapılacak MHP Kongresi ve 24 Mart’ta yapılacak AK Parti Kongresi.
Bahçeli’nin bu Kongre öncesinde -ki 6 gün kaldı- tabanına sunacak bir çıkışa ihtiyacı olabilir. Ama şu anda kestirmesi güç olan bu çıkış Erdoğan’ı AK Parti Kongresinde zor durumda bırakabilir. Çünkü AK Parti tabanında zaten Cumhur İttifakından kârlı çıkan tarafın MHP olduğuna dair bir kanı mevcut.
Erdoğan’ın son birkaç aydır en önemli gündem maddelerinden olan Kongre’de partiyi nasıl şekillendireceği önemli. Son haftalarda iki defa Berat Albayrak çıkışı yapması, ortada somut hiçbir gösterge olmamasına karşın, Albayrak’a AK Partide, ya da Cumhurbaşkanlığında etkin görev verebileceği yolunda söylentileri artırdı. Böyle bir durumda ekonomik gidişin ne yönde seyredeceği belirsiz.
Ama başa dönersek, MHP’nin “Fosforlu” kampanyası, AK Parti’nin yeni Anayasa kampanyasını yatırmış gibi görünüyor. Tabii Erdoğan Kongre sürecinde şapkadan bir tavşan daha çıkarmazsa.