HDP İzmir İl Binasına 17 Haziran’da yapılan silahlı saldırı sonucu Deniz Poyraz isimli parti çalışanı öldürüldü. Binaya girerek rastgele ateş eden Onur Gencer saldırıdan hemen sonra yakalandı. Saldırganın ilk ifadesinde “Kimseye bağlı değilim” demesi, bana ilk anda 1979’da gazeteci Abdi İpekçi’yi öldüren Mehmet Ali Ağca’nın yakalandığı anda “Kimseye bağlı değilim, bağımsız bir teröristim” demesini hatırlattı. Gencer’in ikinci cümlesi de “PKK’dan nefret ettiği için” HDP’ye saldırdığı olmuş. Siyasetteki gerilim uzun aradan sonra kan dökülmesine neden oldu.
Ancak parti eş başkanı Mithat Sancar, HDP’ye yapılan saldırının rastgele bir infial olmadığını söylüyor. Sancar’ın verdiği bilgiye göre, o gün, o saatte parti yönetiminin kırk kişilik, planlı, duyurulmuş bir toplantısı varmış. Sancar bu toplantının son anda iptal edilmiş olduğunu ancak saldırganın binaya girer girmez etrafı taramaya başlamasından amacının bu toplantıyı basarak çok daha kanlı bir eylem amaçlamış olabileceği kanısında.
Sancar, “Saldırının sorumlusu iktidardır” diyerek sürekli hedef gösterildiklerini hatırlattı ve Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ı “Bunlar daha iyi günleriniz” sözlerini açıklamaya çağırdı. HDP yönetiminden Mahfuz Güleryüz Duvar Gazetesinden Nuray Pehlivan’a parti binasına aylardır tehditler geldiğini İzmir Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü ile konuştuklarını ancak bir sonuç alamadıklarını söyledi. HDP Milletvekili Hüdai Kaya, saldırganın SADAT tarafından Suriye’de savaşmak için eğitilenlerden olduğunu saptadıklarını söyledi. Sosyal medya hesabında silahla, bozkurt işareti yaparken verilmiş pozları ve ırkçı, ayrımcı sloganları var. Suriye’de savaş eğitimi alan “gönüllü sivillerin” dönünce neler yapabileceğinin işaretlerini de almış oluyoruz.
Bir yanda kınamalar, bir yanda kapatma davası
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, saldırıyı “kışkırtma” olarak niteleyerek “bu senaryoyu daha önce gördük” dedi ve “HDP camiasına” başsağlığı diledi. İYİ Parti lideri Meral Akşener de kınamasında “Bulanık suda balık avlayanları akıllarını başlarına almaya” çağırdı. Muhalefet partileri saldırıyı sadece HDP’ye değil genel olarak muhalefete saldırı olarak görüyor ve AK Parti-MHP ittifakının muhalefeti sindirme siyasetinin devamı olarak görüyor.
Saldırıya AK Parti’den de kınama geldi. Ancak gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse müttefiki MHP lideri Devlet Bahçeli, sık sık HDP’yi PKK ile eş tutan çıkışlar yapıyor. (Bunun aynadaki aksinde HDP seçmen kitlesinin bir kısmının da PKK’nın HDP’ye verdikleri oyları kendi eylemlerinin onaylanması olarak istismarından yakınması bulunuyor.) HDP’nin önceki eş-başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ gibi pek çok siyasetçi, belediye başkanı PKK suçlamalarıyla hapiste. Kobani davası Ankara’da devam ediyor. İktidar blokunun HDP’nin PKK ile özdeşleştirilmesi çabası üzerinden CHP-İYİ Parti ittifakını bölme girişimleri de muhalefeti sindirme çabasının parçası. Oysa iktidar blokunun anketlerde giderek oy kaybetmesi HDP seçmeninin gelecek seçimlerde önemli etkisi olacağını gösteriyor.
Diğer yandan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ısrarı sonrasında HDP’ye açılan ikinci kapatma davası Anayasa Mahkemesinin önünde. BBC Türkçe’den Ayşe Sayın, HDP’nin “seçim boykotu” ve “muhalefete muhalefet” seçeneklerini tartıştığını yazdı. HDP’ye bir baskı da PKK cenahından geliyor. Almanya’da yayınlanan Özgür Politika gazetesinde HDP’ye “TBMM’den çekilmesi” çağrıları yapılıyor.
HDP’nin TBMM grubunun -son olarak Ömer Faruk Gergerlioğlu örneğinde olduğu üzere- vekillikten düşürerek azaltılmasından kapatma davalarına dek zayıflatılması, bu tür silahlı saldırılara meydan veren siyasi havanın oluşturulması gibi gelişmeler, demokratik hayattaki sorunları derinleştiriyor.
Bu siyasi havanın zararı sadece muhalefete değil, daha çok iktidara olur; bu baskı ortamı tarihte çoğunlukla geri tepmiştir. Yanlıştır.