Hürriyet gazetesinin 47 yıldır düzenlediği Pantene sponsorluğundaki Altın Kelebek Ödülleri’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nde, kariyeri boyunca kadınlara yönelik tehdit, saldırı, hakaret ve yaralama haberleriyle gündeme gelmiş ve bu yüzden defalarca hakim karşısına çıkmış olan İbrahim Tatlıses’e verildi.
Kadın dernekleri başta olmak üzere, Tatlıses’in Türkiye pop kültürüne damgasını vurmuş sözlerini hatırlayanlar dünyaca ünlü kimyasal ürün şirketi Procter and Gamble’a (P&G) ait şampuan markası Pantene’i böyle bir ödüle sponsor olarak kadına karşı şiddete duyarsız kalmakla suçladı. Markaya boykot çağrıları sosyal medyada yükseldi.
Altın Kelebek Ödüllerinin organizatörü Hürriyet Kelebek ve Demirören Medya ise bir açıklama yayımlamadı. İbrahim Tatlıses 2011 yılında uğradığı silahlı saldırı sonrası engelli kalmıştı. Tatlıses, 9 yıllık aranın ardından geçtiğimiz sezon Demirören Medyanın sahibi olduğu Star TV’de tekrar program yapmaya başlamıştı.
P&G: Seçim sürecine karışamayız
“Kadın dediğin dayak da yemeli, saygım var ama döverim” sözünün sahibi Tatlıses hakkında yaklaşık 40 yıllık kariyeri boyunca farklı kadınlar tarafından tecavüz, yaralama, alıkoyma, tehdit şikayetleri yapıldı. Bu şikayetlerin bir kısmı yalnızca gazete sayfalarında yer buldu.
P&G Türkiye ofisi eleştirilerin üzerine bir yazılı açıklama yayımladı. Kozmetik şirketi, tarafsızlık ilkesi gereği Altın Kelebek Ödülleri’nin seçim sürecine bir etkileri olamayacağını, müdahale edebildikleri tek noktanın jüride eşit kadın temsilini sağlamak olduğunu belirtti:
“Ödül verilen sanatçılarla ilgili süreçte daha önceki yıllarda olduğu gibi bu sene de herhangi bir dahiliyetimiz olmamıştır. Sponsorluk kapsamında tek isteğimiz cinsiyet eşitliği ilkemiz gereği jürinin en az yüzde 50’sinin kadınlardan oluşması yönünde olmuştur.”
Kadın Dernekleri: Açıklama kabul edilemez
Açıklama kadın dernekleri tarafından daha büyük bir eleştiriye sebep oldu. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, Twitter’dan yayımladığı mesajında:
“Bu açıklamayı kabul etmiyoruz. İbrahim Tatlıses’i Pantene Altın Kelebek Ödül Töreni’nde “Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne layık gören jüri üyeleri de, kendi düzenlediği ve sponsoru olduğu etkinlikte bu ülkedeki kadın katliamının görmezden gelinmesine çanak tutan Pantene de sorumludur,” dedi.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ise Tatlıses’in medyaya yansıyan kadın şiddeti haberlerinin küpürlerini paylaştı.
2021 yılında 360 kadın cinayeti
Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ile ilgili kamusal kayıt bulunmuyor, bu tür kayıtlar yalnızca yapılan haberlerle tutulabiliyor. Medyada yer alan haberleri tarayan Anıt Sayaç uygulamasına göre yalnızca 2021 yılında 360 kadın öldürüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Kasım ayı raporuna göre bir ay içerisinde 25 kadın cinayeti işlendi, 21 kadın ise şüpheli biçimde ölü bulundu.
Kadın dernekleri şiddetin önlenmesindeki en önemli unsurun yasal koruma ve uygulamada tutarlılık olduğunu vurguluyor. Ancak, Türkiye’de yasal koruma alanları giderek azalıyor. Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi amacıyla hazırlanan Türkiye’nin de ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi Mart ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshedildi. 2011 yılında Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke tarafından imzalanan ve Türkiye’nin de ilk imzacısı olduğu sözleşme, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletin yükümlülüklerini belirliyordu.
Sözleşme temel alınarak hazırlanan 6284 sayılı kanun halen yürürlükte. Sözleşme ise buna ek olarak uluslararası anlaşma niteliğinde olması sebebiyle uygulamada daha kapsayıcı önlemler getirebiliyordu. Örneğin yasaya göre şiddete uğrayan kişinin koruyucu tedbir kararı verebilmesi için delil ve belge aranıyor ancak daha önce sözleşmeye atıf yapılarak koruyucu tedbir kararı alınabiliyordu.
Ak Parti ve MHP yetkilileri, sözleşmedeki toplumsal cinsiyet tanımının Türkiye toplumsal yapısına uyum göstermediğini, mevcut yasa güçlendirilerek kadına karşı şiddetin önüne geçilebileceğini savunuyor. Ancak kadın örgütleri yasal düzenlemeler kadar kadına yönelik şiddetin var olduğu kültürün de önemli olduğunun altını çiziyor.