Trakyalı iki çiftçi, Halis Erkorkmaz ve Burak Tunçkol Cumhuriyet’in 100. Yılını kendi yapabildikleri kadarıyla kutlamak için harika bir yol bulmuşlar. Traktör ve pullukla tarlaya “Cumhuriyet 100 Yaşında” yazmışlar. Çiftçiler Anadolu Ajansı muhabirine İstiklâl Savaşının önderi ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle yâd ettiklerini söylemişler.
Oysa bildiğimiz kadarıyla Türkiye Cumhurbaşkanının, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü Kuruluş Yıldönümünün uluslararası bir törenle kutlanmasına dair bir hazırlığı, 29 Ekim’e bir hafta kala henüz ilan edilmedi. Gazze Savaşı demeyin lütfen; ondan önce de ilan edilmiş bir şey yoktu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, tıpkı 28 Mayıs’ta üçüncü defa cumhurbaşkanı seçildikten sonra birkaç gün içinde dünya liderlerini Beştepe’ye davet etmesi gibi bir planı yoksa Cumhuriyet’in 100. Yıldönümünü bir kuru mesajla mı -hadi kutlama da demeyelim, anmayı düşünüyor?
Uzülmemek elde değil
Geçenlerde T24’te deneyimli diplomasi gazetecisi Barçın Yinanç yazdı Ankara’daki büyükelçilik ve dış temsilciliklerin hâlâ Cumhuriyet’in 100. Yıl kutlamaları için bir duyuru almamaları nedeniyle yaşadığı şaşkınlığı. Dahasını söyleyeyim; bazı büyükelçilikler birbirlerinin ve gazetecilerin ağzını arıyor, acaba Cumhurbaşkanlığı bir davet veriyor da onlara mı ulaşmadığını, ya da dışlandıklarını anlamak için. Yoksa hemen hepsi Türkiye Cumhurbaşkanlığından bir kutlama daveti gelmesi durumunda hangi devlet büyüğünü temsilen törene göndereceklerini belirlemiş durumdalar. Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet’in 100. yıldönümüne dışarıda verilen anlam ve önem, içerideki bazılarından çok daha fazla.
Cumhuriyet Türkiye’siyle diplomatik ilişki kurmalarının 100. Yıldönümü için özel etkinlikler düzenlemek isteyen ülkeler var; örnek Japonya, örnek Polonya, Macaristan. Dışişlerinin kapısını aşındırıyorlar ama kapı duvar.
Utanmamak elde değil.
Cumhuriyetin ilanı, Saltanat ve Hilafetin kaldırılması, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını ve kadın-erkek eşitliğini “reklam arası” sayan, İstiklâl Savaşına “Keşke Yunan kazansaydı da Hilafet, Şeriat kalsaydı?” diye hayıflanan zihniyet mi devrede yine?
Üzülmemek elde değil.
Cumhuriyet’in 100. Yılının kıymeti
Erdoğan’ın belki de kabul etmek istemediği bir şey var. O da Atatürk’ün ve Cumhuriyetin kıymetini ve önemini teslim etmenin aslında kendi kıymet ve önemini artıracağı; sadece içeride değil, dışarıda da.
Bugün kendi yönettiği Türkiye, çoğunluğu Müslüman olan diğer bütün ülkelerden ilerideyse, bu saltanatı kaldırıp yerine Cumhuriyet’i getirip, din ve devlet işlerini birbirinden ayırması, kadın ve erkeğin haklarını hukuk önünde eşitlemesi, enerji kaynaklarından yoksunluğunu sanayi üretimiyle giderip öne geçmesiyle oldu. Atatürk’ün önderlik ettiği kurtuluş ve kuruluş kadroları Hindistan ve ardından Pakistan’ın İngiltere’den bağımsızlığı başta olmak üzere pek çok ulusun sömürgeciliğe karşı savaşına örnek oldu. Müslüman bir toplumda -düşe kalka da olsa- çoğulcu demokrasinin ve serbest ekonominin gelişebileceği Cumhuriyetin 100. Yıldönümü sayesinde kanıtlandı.
İşgal güçlerinin sultasında devam eden saltanat ve hilafet döneminde İstanbul’un emekçi mahallelerinden Kasımpaşa’da büyümüş bir işçi ailesi çocuğunun ülkeyi yönetme ihtimali sıfırdı.
Bunu mümkün kılan Atatürk’ün ilan ettiği ve Erdoğan’ın da hak ettiği kıymeti vermesi gereken Cumhuriyet olmuştur.
Şimdi de Atatürk’süz Cumhuriyet mi?
İletişim Başkanlığının hazırladığı ve kaçınızın haberdar olduğunu bilmediğim www.yuzuncuyil.gov.tr internet sitesinde yer alan video ve posterlerle kutlamaktan çok adeta anıyor hükümetimiz Cumhuriyet’in 100. Yıldönümünü. Poster ve videoların ortak teması “100 yılın işini 20 yıla sığdırdık” sloganı; AK Parti iktidarı dönemi propagandası saymak da mümkün. Başkanlıkça hazırlanan 9 posterden yalnızca 1 tanesinde Atatürk’ü görebilirsiniz. O da “mazide” kalmış bir mesaj eşliğinde; Atatürk mazi, yeni geçmiş iken Erdoğan âti, yani gelecek.
AK Parti döneminde Atatürk’ün adının Çanakkale Zaferinden silinmek istenmesine tanık olmadık mı? İnönü’süz İnönü, Ecevit’siz Kıbrıs. Şimdi de Atatürk’süz Cumhuriyet mi yoksa?
Vergilerimizle ayakta duran kamu yayıncısı TRT, Gazze Savaşı nedeniyle Cumhuriyet’in 100. Yıldönümü programlarını iptal etmiş. Kutlama anlayışı sadece eğlence programı ile sınırlı kalınca bir bahane elbet bulunuyor.
Üzülmemek elde mi?
Peki ya CHP?
Eleştirim doğal olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarına yönelik ama Cumhuriyetin 100. yıldönümüne gerektiğince önem verip öne çıkarmamak konusunda, kurucusu aynı zamanda partilerinin de kurucusu Atatürk olan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimini de kapsıyor.
Bugünlerde CHP yönetim kademelerinde bulunan ister değişimci ister dönüşümcü isimlerin kaçının derdi 29 Ekim’de Cumhuriyet’in 100. Yıldönümün sıradan baştan savma bir törenle kutlanması, kaçının derdi 4-5 Kasım’daki CHP Kurultayındaki iç iktidar kavgasıdır?
Geçenlerde Orta Sayfa programı öncesi toplandığımızda Fox TV Haber Koordinatörü Murat Keskin “CHP’li belediyeler otobüsleri Cumhuriyet kutlamasıyla giydirmeyi de mi akıl edemezdiler?” diye bir eleştiri yöneltti.
O yüzden Cumhuriyete, Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine bağlılıklarını, tarlalarına traktör ve pullukla “Cumhuriyet 100 yaşında” yazan iki çiftçinin kutlamaları bu saatten sonra son dakikada Beştepe’de ilan edilecek kabul resminden çok daha değerli sayılmalı.
Cumhuriyetin 100. Yılında Atatürk ve Cumhuriyete sadakatin tepeden inmeyle değil tabandan yükselişle yeniden benimsendiğine de tanık oluyoruz.
Sevindirici olan da budur.