Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Somali CB’nın oğlunun kaçışına göz mü yumuldu: yeni sorular

Yazar: Nermin Pınar Erdoğan / 12 Aralık 2023, Salı / Oda: Siyaset

İstanbul’da çalışan motor-kuryeler, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu tarafından trafikte öldürülen meslektaşları Yunus Emre Göçer için 10 Aralık’ta eylem düzenledi ve Göçer için adalet istedi. (Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel Gazetesi)

Türkiye 5 gündür Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun, İstanbul’da çalışan 38 yaşındaki Yunus Emre Göçer’in ölümüne sebep olduktan sonra elini kolunu sallayarak Türkiye’den çıkışını konuşuyor.

İstanbul’da motorkurye olarak çalışan ve iki çocuk babası olan Göçer’in meslektaşları, hiç değilse soruşturma ile ilgili şaibelerin açığa çıkabilmesi için 10 Aralık’ta toplu bir eylem düzenledi, “Göçer için Adalet” dediler.

Çünkü, Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu olan ve Somali Büyükelçiliğine ait araba ile çarptığı Göçer’in ölümünde “kusurlu” olduğu tutanaklarla da sabit olan Muhammed Hassan Şeyh Mohamud ise 2 Aralık’ta Türkiye’den çoktan ayrılmıştı. Tutanaklardaki tutarsızlıklar, savcılıktan verilen salıverilme talimatları, aynı günlerde Mogadişu’da diplomatik toplantı yapıldığı haberleri, peşisıra gelen açıklamalarla her saat soru listesine bir yenisi eklendi.

Kim kusurlu? Polisler mi, savcılık mı?

BirGün gazetesinden Ozan Gündoğdu, 11 Aralık’ta olayın gidişatını çok güzel özetleyen bir yazı yazdı. 30 Kasım’da Mohamud’un çarpmasıyla ağır yaralanan Göçer hayati tehlike ile hastaneye kaldırılıyor. Aynı saatlerde karakolda ifade veren Mohamud, Göçer’in motorunu aracın önüne sürdüğünü, kask takmadığını, manevra yaptığını ancak kazaya engel olamadığını söylüyor. Tutanak tutuluyor, savcılığa gönderiliyor.

Soru işaretleri burada başlıyor: Savcılık İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden istenen kaza görüntülerini izlemeden, Göçer’in hayati tehlike altında olduğu kayıtlara geçirilmiş olmasına rağmen, Mohamud’un salıverilmesi talimatı veriyor.

Soruşturmanın seyri Göçer’in 6 Aralık’ta hastanede hayatını kaybetmesinin ardından değişiyor. Tahkikat, “taksirle adam öldürme” suçu altında düzenlenince, bilirkişi raporu dosyaya giriyor. Rapor net: “Mohamud kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu.” Görüntüler medyaya yansıyınca da görülüyor. Mohamud’un ifadesi doğru değil.

Göçer’in ölümünde sorumluluğun Mohamud’da olduğunu biliyoruz, peki bu suçun karşılığının olmamasının sorumluluğu kimde?

Göçer’in avukatı Iyaz Çimen, VOA Türkçe’ye verdiği demeçte kaza gününden Göçer’in hayatını kaybettiği 6 Aralık’a kadar her gün tutuklama talebinde bulunduklarını ancak başvurularının dikkate alınmadığını söylüyor.

Çimen şöyle söylüyor: “Burada açık bir ihmal, bir kusur var. Şimdi burada trafik polisi mi kusurlu, karakol polisi mi kusurlu, savcılık mı kusurlu? Haydi trafik polisleri şüpheliden ilk beyanı aldıklarında ellerinde görüntü yok ama karakoldakiler salıverdiklerinde görüntüyü izlemişlerdi ama salıverdiler.”

Göçer, Mohamud, cezasızlık kültürü

Tartışmaların ardından hem İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan hem de Adalet Bakanlığı’ndan açıklamalar ardı ardına geldi. İlk tutanağı tutan iki polis hakkında soruşturma başlatıldığı, Mohamud’un yakalanması için “uluslararası prosedürün işletildiği” duyuruldu.

Peki yetkili ağızlardan açıklanan bu soruşturma, yakalama girişimleri bir sonuç verecek gibi mi? Bu sorunun karşılığı yüz yüze olduğumuz cezasızlık kültürünün aslında tüm sisteme işlemiş olması, anlayışın böyle işlemesi.

Burada Yunus Emre Göçer’in eşi Öznur Göçer’in BirGün gazetesine söylediği sözler çarpıcı. Polisler hakkında yakalama kararı çıkarıldığını öğrenen Göçer şöyle diyor: “Onların ne ifade vereceğini çok merak ediyorum. Onlar bir taraftan baskı mı gördüler, neye dayanarak bunu söylediler merak ediyorum.”

Çünkü Öznur Göçer aynı gün karakola gittiğinde polislerin çok ilgisiz davrandığını söylüyor. Mohamud’un ifadesinde söylediği Göçer’in kask takmadığı, arabanın altına kendini attığı gibi ifadeleri tekrar edip geçiştirmişler. Ta ki medyadan yayılan kaza görüntülerine kadar. Göçer’in arkadaşları polislerle yüzleştiklerinde “biz 20 yıldır bu işi yapıyoruz, mahkemede hakkınızı ararsınız,” sözleri ile karşılaşmışlar. Onlara yanlış CD’ler verilmiş, geçiştirilmişler. Avukatın tutuklanma kararının karşılık bulmaması da bu geçiştirmenin sonucu.

Uluslararası prosedürler nasıl işleyecek?

Adalet Bakanı Tunç, konu hakkında sorulan sorulara cevap vermemeyi, yalnızca resmi açıklamalar yapmayı tercih ederken bir yandan da bunun eleştirilmesini, gazetecilerin soru sormasını, “dezenformasyon” olarak tanımlıyor.

Ancak bu olayda da bir kez daha görüldü ki, gazetecilerin soruları olmasa Mohamud’un Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu olduğu ve cezasızlık zincirinin bir parçasıyla yurtdışına çıktığı yazılmasa, bu kaza da diğerleri gibi unutulup gidecekti. Ne de olsa Adalet Bakanı Tunç ve savcılıktan gelen açıklamalar Mohamud ile ilgili uluslararası prosedürün işletildiğini belirtiyordu, gerekli işlemler yapılıyordu.

Peki ya bu prosedürün işlediğini varsayarsak, bunun bir sonucu olabilir mi?

Associated Press haber ajansına konuşan bir Somalili diplomat Şeyh Mohamud’un Türkiye’den Dubai’ye kaçtığını iddia ediyor.

Birleşik Arap Emirlikleri Interpol’e üye ve Temmuz ayında iki ülke arasında suçluların iadesi ile ilgili anlaşma da imzalandı ancak Sedat Peker olayından da bildiğimiz gibi BAE bu yönde bir irade kullanılır mı bilemiyoruz.

Mohamud’un Somali’de olduğunu varsayarsak, Somali ile Türkiye arasında suçluların iadesi anlaşması olmadığını belirten Göçer’in Avukatı Çimen “taksirli suçlarda uluslararası arama kararı çıkması” prosedürünün de olmadığını söylüyor. Çimen, “Vatandaşın yargılanması devletin iktidarının karşılığı. Onun vatandaşını burada yargılamak için Somali devletinin bu hakkından bizim lehimize feragat etmesi gerekiyor,” diyor.

Türkiye’nin en büyük dış misyonu Mogadişu

Somali’nin bu hakkından feragat etmesi sizce Cumhurbaşkanı’nın oğlu için mümkün olabilir mi? Bu soruya BirGün gazetesinden bir haber ile cevap verelim, Mohamud’un yakalanma kararının çıkarıldığı gün, Göçer’in ölümünün ertesi günü, Türkiye’nin Mogadişu Büyükelçiliği’nden bir heyetin Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile makamında görüştüğü ortaya çıktı. Görüşmenin konusunun ise askeri iş birliği olduğu belirtildi.

Somali Türkiye ilişkileri ise ayrı bir yazının konusu olur. Ancak tek bir bilgi ile bu konu hakkında bir fikir verebiliriz. Türkiye’nin Dünya’daki en büyük dış misyonu Mogadişu Büyükelçilik Külliyesi olarak geçiyor. Türkiye’nin, en büyük yurtdışı askeri yerleşkesi de Mogadişu’da. 2011-2020 arasındaki dönemde Suriye hariç Türkiye’nin en çok kaynak aktardığı ülke de Somali. 

Peki Mohamud yakalanabilseydi ne olacaktı? Bu soruya verilebilecek cevaplar da çarpıcı. Göçer’in avukatı Çimen bir noktaya daha parmak basıyor, o da trafikte sebep olunan ölümlerin cezalarının zaten neredeyse infaz edilmediği.

Çimen, Mohamud’un bu suçtan en üst sınırdan ceza alsa dahi en fazla bir ay hapiste yatacağını söylüyor. Trafikte sebep olunan ölümlerin tüm bu skandallar, soru işaretleri olmadan da cezası, “bir aylık” hapis.

Bu hapis cezalarının veriliş sebebi ise çoğu zaman mağdur taraftan gelecek saldırıların önlenmesi, yani bir nevi katilin yaşam hakkının korunması.

O yüzden soruyu nasıl sorduğumuz önemli. Kimin hayatının korunması kollanması için talepte bulunacağız? Bu olayı bir uluslararası diplomatik skandal mı olduğu yoksa Türkiye’de yaşam hakkı ihlalleri zincirinin bir başka halkası olarak mı okuyacağımız tüm bakışı, talebi ve alacağımız sonucu da değiştirecek.

1989’dan 2022’ye: Yoksulluğa karşı ücret talebi

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: Cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanının oğlu, mohamud, Somali, yunus emre göçer

OKUMAYA DEVAM EDİN

Erdoğan yeni önlemleri açıkladı, kısmi kapanma geldi
İkinci Perde, Soylu’nun yanıtladığı tek soruyla açıldı
Bürokraside gergin bekleyiş: kim gidecek, kim kalacak?
  • Erdoğan ve Putin Trump’a “diplomasi”, Netanyahu “Birlikte vuralım” diyor15 Haziran 2025
  • Özel, Bayburt’ta, Erdoğan’a: İsrail’e, ABD’ye dik duruş bekliyorum15 Haziran 2025
  • Göç, Güç, Gerilim: ABD’de siyasi şiddet tırmanıyor15 Haziran 2025
  • Netanyahu’ya sözü geçmeyen Trump ve İsrail’in İran saldırısından 5 ders14 Haziran 2025
  • Yeni çatışmalar, yeni dünya düzensizliği ve Hindistan-Pakistan krizi14 Haziran 2025
  • İsrail-İran çatışması: Uzun sürer mi, Türkiye’ye yansımaları ne olur?13 Haziran 2025
  • Ankara’nın İsrail’in İran saldırısı raporu: 6 dalga, 200 uçak, iç destek13 Haziran 2025
  • Ahmet Hakan CHP’ye vurmak için bakın neyi unutmuş: centilmenlik konusu12 Haziran 2025
  • Yeni Anayasa karşılığında Öcalan’a siyaset ve Suriye’de SDG’ye onay mı?12 Haziran 2025
  • Ümit Özdağ bırakılmadı, Gaziosmanpaşa CHP’den AK Partiye el değiştirdi11 Haziran 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP