

Cumhurbaşkanı Erdeoğan “Üç çocuk” hedefinin tutmadığını kabul ederken “Niye 4 ya da 5 olmasın?” diyor. TÜİK doğum sayısındaki azalmayı kadınların eğitim ve işgücüne katılışıyla ekonomik nedenlerle açıklıyor. Fotoğrafta Cumhurbaşkanı, Milli Eğitim Bakanı Tekin ve bir grup çocukla görülüyor. (Foto: MEB)
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’de nüfus artış hızının düştüğüne işaret ederek “Bu bir intihardır” dedi. Erdoğan iktidara gelişinden bu yana gösterdiği “Her aileye üç çocuk” hedefinin tutmadığını dolaylı yoldan kabul ederek “Niye en az dört çocuk, beş çocuk olmasın?” diye sordu.
Üç Çocuk Hedefi Tutmasa da
Azerbaycan dönüşünde uçağa kabul ettiği gazetecilere konuşan Cumhurbaşkanı, TBMM gündemindeki 11’inci Yargı Paketinde LGBT kişilere hapis cezası önerisinin sorulması üzerine şunları söyledi:
• “Biz LGBT gibi sapkınlıklara asla imkân vermeyiz. Aile kurumu güçlü olan kuvvet kazanır. Bizim aile kurumlarımız güçlü. Öyleyse geleceğe de biz çok daha güçlü adımlarla yürüyeceğiz. Buradan savrulma olmaz ve böyle bir savrulmaya da müsaade edemeyiz.
• “Nüfus artış hızında şu anda maalesef 1,7’deyiz. Bu bir intihardır. Bunu çözmemiz lazım. Türkiye’nin nüfus artış hızının böyle bir konuma gelmesi hazmedilemez.
• “Boşuna en az 3 çocuk demiyoruz. Niye en az 4 çocuk olmasın, 5 olmasın? Bunu hızlandıralım ve ülkemiz inşallah nüfusumuzun artış hızının yükselmesiyle geleceğe çok daha güçlü bir şekilde ilerleyecektir.”
Cumhurbaşkanının doğumları nasıl hızlandıracağı ayrı soru. Erdoğan’ın LGBT sorusuna yanıtında konuyu nüfus artış hızına getirip “Bunun bir intihar” olduğunu söylemesiyse, nüfus artış hızındaki azalışta sosyal ve ekonomik etkilerden çok LGBT etkisini öne çıkarmak istediğini gösteriyor.
AK Parti Döneminde Azaldı
Erdoğan’ın “Maalesef 1,7’deyiz” derken verdiği oranının nüfus artış hızı olduğunu söylemiş, bir dil sürçmesi olabilir. Çünkü bu belki doğurganlık oranı 2025 tahmini olabilir.
TÜİK’e göre, Türkiye’nin giderek azalan doğurganlık oranı ve ona bağlı nüfus artış hızındaki azalma olumsuz bir tablo ortaya çıkarıyor.
TÜİK’e göre, AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye’de nüfus artış hızı yüzde 1,52, doğurganlık oranı, başka deyişle aile başına düşen çocuk sayısı da istatistik olarak, 2,23 idi.
Bu rakam, toplumların kendilerini nüfus olarak yenileyebilme oranı olan 2,10’un üzerindeydi.
Erdoğan’ın “Boşuna üç çocuk demiyoruz” demesinin temeli buydu.
Ancak aradan AK Parti iktidarında geçen yıllarda, nüfus artış hızı 2024’te yüzde 0,24’e, doğurganlık oranı da Erdoğan’ın “En az üç çocuk” kampanyalarına rağmen 1,48’e düştü.
Sosyoekonomik Nedenler ve Nüfus Azalışı
Yine TÜİK raporlarına göre gerek doğurganlık oranı gerekse nüfus arayış hızındaki azalmanın başlıca nedenleri şunlar:
• Kadınların eğitim seviyesinin yükselmesi,
• Kadınların iş gücüne katılımının artması,
• Evlilik yaşının gecikmesi,
• Kentleşme ve sosyoekonomik dönüşüm
Bu çerçeveden bakıldığında, AK Parti iktidarının özellikle ekonomik kriz ağırlığını hissettirmeden önce Erdoğan’a verilen kadın seçmen desteğinin başlıca nedenlerinden olan eğitimde, kamuda ve genel olarak iş gücünde başörtüsü serbestliği, kentleşme, TOKİ konutları gibi adımların, “En az üç çocuk” hedefi aleyhine çalıştığı söylenebilir.
TÜİK’e göre doğurganlık oranı ve nüfuz artışındaki azalış bu hızla sürerse, kötü senaryoya göre Türkiye 2044’te 90 milyon, iyimser senaryoya göreyse 2056’da 100 milyona ulaştıktan sonra düşmeye başlayacak. TÜİK, 2023-2100 nüfus projeksiyonunda “yaşlanan nüfus” ve “göç dinamiklerini” de hesaba katmış.
Bu görünüm, Türkiye’nin yakın geleceğinde (zaten erken emeklilik adımlarıyla hasar almış) ekonomik sürdürülebilirlik konusunda iyimser bir tablo çizmiyor, orası doğru. Yine de LGBT sorusuna “Üç olmadı ama neden dört, beş olmasın?” diye yanıt vermeyi izah etmekte yetersiz kalıyor.


