Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

İran’da Yaklaşan Eşik: Bu dönüşüm durdurulamaz

Yazar: Mehmet Öğütçü / 27 Kasım 2025, Perşembe / Oda: Siyaset

İran, İsrail-ABD saldırıları dahil büyük baskılar altında. İçeride asıl sorun ise dini lider Ayetullah Hamaney’den sonra çıkacağa benziyor. Fotoğrafta bir törende devletin üst protokolü görülüyor; soldan sağa, Hamaney, yerde oturanlar, Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, Meclis Başkanı Ghalibaf, Adalet Bakanı Eceyi. (Foto: Iran International)

İran son yirmi yılda dünyanın kaldırabileceği tüm baskıların neredeyse aynı anda üzerine yüklendiği bir ülke hâline geldi. Amerikan ve Avrupa yaptırımları ekonomiyi boğdu, para birimi defalarca çakıldı. İsrail’in hedefli saldırıları güvenlik kurumlarını sarstı. Enerji sektöründe dışa açılma kanalları kapanınca ülke tarihindeki en büyük gelir krizlerinden biri yaşandı. Mollaların giderek otoriterleşen rejimi toplumsal nefes alma alanlarını daralttı; protestoları şiddetle bastırdı. Genç nüfus geleceğini ülkede göremez hâle geldi.

Normal şartlarda bu yükün yarısı bile bir devleti çökertmeye yeterdi. Ama İran hâlâ ayakta.

Sallanıyor ama çökmüyor

Zayıflıyor ama dağılmıyor. Bu direncin kaynağı ne rejimin güvenlik aygıtı ne de İran’ın jeopolitik konumu. Asıl sebep, binlerce yıllık bir uygarlığın taşıdığı derin kültürel omurga. İranlılar rejimden uzaklaşsa bile İran’dan vazgeçmiyor. Devlete kırgınlar, ama memleketlerine bağlılar. Pers, Azeri, Kürt, Beluç ya da Arap… Fark etmiyor. İran medeniyetinin taşıyıcı kodları hâlâ canlı. Bir ulusun tarihsel hafızası çoğu zaman mevcut siyasetin çok ötesine uzanır; İran da bugünkü karmaşasında bunu kanıtlıyor.

Ancak hiçbir uygarlık sonsuz dayanıklılığa sahip değildir. Toplumsal, ekonomik ve siyasi baskıların birleşimi kritik bir eşiği kaçınılmaz hâle getirir. İran da bugün tam bu eşikte duruyor.

Asıl Fırtına Hamaney Sonrasında

İran’ın yakın geleceğinde belirleyici olacak en büyük kırılma ekonomik kriz, yaptırımlar ya da dış saldırılar değil. Bunların tümü rejimi zorluyor, fakat temelden sarsacak olan şey Ayetullah Ali Hamaney sonrası dönem olacak.

Hamaney 86 yaşında ve sağlık durumunun giderek zayıfladığı biliniyor. Bu durum İran siyasetinin en riskli ve kırılgan anlarından birine işaret ediyor. Çünkü İran’da liderlik yalnızca bir makam değil; rejimin ideolojik, askeri ve siyasal dengelerini ayakta tutan ana kolon. O kolon sallandığında bütün yapı sarsılabilir.

Rejim içindeki hizipler uzun süredir sessiz bir hazırlık içinde:

• Devrim Muhafızları: Ekonominin yarısına hâkim, güvenlik aygıtını kontrol ediyor ve kendi adayını dayatabilecek güçte.

• Muhafazakâr ruhani çevreler: Rejimin ideolojik omurgası olmaya devam ediyor ancak toplumdaki etkileri dramatik şekilde zayıflamış durumda.

• Teknokratik kanat: Daha pragmatik, dışa açık ve ekonomik rasyonaliteyi önceleyen bir çizgi.

• Diaspora bağlantılı modern unsurlar: Reformist bir yönelim arayışında, ancak etkileri sınırlı.

Kimse açıkça konuşmuyor; çünkü İran siyasetinde güç, ses çıkarmaktan çok sessizlikte birikir. Fakat herkesin sezdiği gerçek aynı: İran bir halefiyet depremine doğru ilerliyor

Bu deprem barışçıl bir dönüşüm mü getirecek? Dış baskılarla zorunlu bir yeniden yapılanma mı? Yoksa beklenmedik bir toplumsal patlama mı? Şimdilik kimse bilmiyor Ama eşik çok yakın.

Pekin’de Duyduğum Sessiz Cümle

İran’ın bugünkü ruh hâlini anlamak için Tahran’a yeniden gitmeme gerek kalmadı. Son Çin seyahatimde Pekin’de karşılaştığım İranlılar—çoğu ticaret, bavul ekonomisi ve vizesiz seyahat amacıyla Çin’de bulunan Tebrizli Azeriler—ülkedeki kırılganlığı tek cümlede özetledi: “Biz İran’dan uzaklaşmadık. İran bizden uzaklaştı.”

Bu cümlede ne öfke vardı ne bir devrim çağrısı. Sadece ağır bir yorgunluk ve derin bir kırgınlık. Bu aileler, İran’ın ekonomik dar boğazını en yakından hisseden kesimlerden. Çin’den tekstil, elektronik ve küçük ev aletleri alıp İran pazarına taşıyorlar. Modern bavul ticareti… Evin geçimini sağlıyor ama geleceklerini İran üzerine kurmuyorlar. “Çocuklarımızın İran’da güvende olacağını düşünmüyoruz” dediler. Bu yalnızca bir ekonomik davranış değil; bir sosyolojik kopuşun işareti.

Şiilik İnişte, Pers Milliyetçiliği Yükselişte

İran rejimi, toplumu bir arada tutan ideolojik zemini yeniden kurguluyor. Şiilik artık özellikle genç nüfus için bir çekim merkezi değil. Kadın hakları hareketi, kuşaklar arası fay hatları, sosyal medya kültürü ve artan sekülerleşme Şii ideolojisinin etkisini hızla aşındırıyor. Devlet bu boşluğu Pers milliyetçiliği ile doldurmaya çalışıyor. Fakat bu, çok etnisiteli bir ülke için oldukça riskli bir hamle.

Pers milliyetçiliği tarihsel bir özgüven taşısa da:

•Nüfusun üçte birini oluşturan Azeriler kendilerini merkezin dışında hissediyor.

•Kürt bölgelerinde tarihsel talepler yeniden güçleniyor.

•Beluciler uzun süredir ekonomik dışlanmanın yükü altında.

•Ahvaz’daki Araplar kültürel ve güvenlikçi politikalardan bıkmış durumda.

Şiilik birleştiriciydi; Pers milliyetçiliği ayrıştırıcı olabilir. Rejim bunu görmezden geliyor, ancak toplum farkında.

Genç İran: Ne Devrim Ne Rejim

Bugün İran’ın en güçlü sosyolojik dalgası gençlerde. Ne devrim istiyorlar ne ideolojik bir değişim. Ne mollalara ne de Batı’ya bağlılık duyuyorlar. Tek istedikleri normal bir hayat, öngörülebilir bir gelecek ve özgür bir nefes. Genç bir İranlının söylediği şu cümle hâlâ kulaklarımda: “Biz rejimi yıkmak peşinde değiliz; rejimin bizi rahat bırakması yeter.” İran’ın geleceğini belirleyecek en derin dinamik işte bu sözde gizli: sessiz, dipten gelen bir sekülerleşme dalgası. Rejim sertleştikçe toplum modernleşiyor. Kadınlar, gençler, girişimciler, sanatçılar… Herkes kendi küçük özgürlük adasını yaratıyor.

Dışarıda Yeniden Kurulan İran

Bugün İran diasporası sadece büyümüyor; yön değiştiriyor. Ülkenin dışarıdaki yüzü, üç eksende yeniden şekilleniyor:

1. Yakın Hat: Türkiye ve Körfez: İstanbul, Antalya, Dubai… Eğitimden tıbbi turizme, ticaretten start-up ekosistemine kadar Türkiye, İranlı gençler için “geçici bir liman” olmaktan çıkıp giderek kalıcı bir alternatif hâline geliyor.

2. Doğu Koridoru: Çin. Çin artık İran için yalnızca ticaret fırsatı değil; bir hayatta kalma koridoru. Tebrizli aileler için Çin hem ekonomik bir çıkış hem de mütevazı bir özgürlük alanı.

3. Batı Merkezleri: Londra ve Paris. Bu merkezlerde diaspora sadece yaşamıyor; İran’ın geleceğini kültürel ve entelektüel olarak yeniden inşa ediyor. Medyadan akademiye, sanattan politik aktivizme kadar geniş bir alanda İranlı sesler güçleniyor.

İran Yıkılmıyor, Dönüşüyor

İran bugün bir devlet krizi değil, esasen bir kimlik krizi yaşıyor. Baskılar ağır, umut az; fakat toplumsal dönüşüm durmuyor: Ekonomi mutasyona uğruyor, kimlik yeniden yazılıyor, sekülerleşme yükseliyor, gençlik alternatif yollar arıyor, diaspora güç kazanıyor, halefiyet krizi kapıda.

İran artık eski İran değil. Ama yeni İran da henüz doğmuş değil.

Kesin olan tek gerçek var: İran dönüşüyor—hem içeriden hem dışarıdan—ve bu dönüşüm durdurulamaz.

Türkiye bu büyük dönüşümün ekonomik, siyasi ve jeopolitik sonuçlarına bugünden hazırlanmalı. Çünkü İran ne zaman değişse, bölgenin kaderi de onunla birlikte değişir. Sınırlar Kasr-ı Şirin’den bu yana değişmedi, ama jeopolitik ve iç dönüşüm hepimizi kaçınılmaz şekilde etkileyecek

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: Ayetullah Ali Hamaney, iran, İsrail, Mesud Pezeşkiyan

OKUMAYA DEVAM EDİN

Yalnızlık diplomasisi
Emekli amiraller soruşturmasında son durum
İktidardan iki tuzak, muhalefette iki sorun
  • Yeni Anayasa’ya DEM Desteği İçin Üç Maddede Değişiklik Yeter mi?4 Aralık 2025
  • Fidan: Savaş Yayılıyor, Bu Korkunç Bir Şey, Ama AB Güney Kıbrıs’a Rehin3 Aralık 2025
  • Erdoğan, Bahçeli’nin “Rezalet” Çıkışını Üstüne Almadı Barzani’yi Suçladı3 Aralık 2025
  • CHP Operasyonları, Terörsüz Türkiye Sürecini Enfekte Ediyor2 Aralık 2025
  • Komisyonun Karar Toplantısı Öncesi: Barış Vicdanı Olmadan Barış Olmaz2 Aralık 2025
  • Avrupa Kururken: Su Krizinin Sessiz Siyaseti1 Aralık 2025
  • Askeri Havacılıkta Türkiye’den Bir İlk: Kızılelma Hava Hedefini Vurdu1 Aralık 2025
  • Özel CHP’ye Direniş ve İktidar Vadetti: Bu Yeninin Eskiyle Mücadelesi30 Kasım 2025
  • Karadeniz’deki Tanker Saldırılarını Ukrayna Üstlendi, Türkiye Tepkili30 Kasım 2025
  • DEM Konuştu, PKK Konuştu, AK Parti de MHP de Susuyor29 Kasım 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP