Görünen o ki, barış süreci ağır aksak da olsa en azından Meclis’teki “Terörsüz Türkiye” Komisyonu üzerinden ilerliyor. Umutla, temkinle, bazen de kuşkuyla… Ancak bu tartışmanın gölgesinde kalan çok önemli bir konu var: PKK’nın geçmişteki kimliği, eylemleri ve bu örgütün neden olduğu acıların bugünkü barış söylemiyle nasıl ilişkilendirileceği. Yıllardır hem Türkiye’nin siyasi ve güvenlik kurumları hem
Türkiye’nin PKK ile yürüttüğü silahsızlandırma ve toplumsal barış süreci, yalnızca siyasi ve askeri aktörler arasındaki müzakerelere sıkışmış bir mesele değildir. Bu sürecin başarısı, en az silahların susması kadar, toplumun sürece duyduğu güvene ve verdiği desteğe bağlıdır. Toplumsal psikoloji literatürü ve diğer örneklerle birlikte Kolombiya örneği de bize gösteriyor ki, barış yalnızca elitlerin kararlarıyla değil, halkın

