İstanbul’da, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü’ne katılan kadınların bazıları, apar topar ve gece vakti göz altına alındı. Devlet bir kez daha “haklar ve özgürlüklerin teminatı benim” demek yerine, “gecelerin yargıcı benim” demeyi tercih etti. Peki devlet ne zaman gecenin sahibi oldu? “19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Avrupa’da 50’den fazla şehir yapay olarak
Korona ailesinden Covid-19, hayatımıza girip coğrafya, ırk, din, dil, cinsiyetten bağımsız herkesi gafil avladı. Ölüm kalım gerçeği tarifsiz acılar yaşatıyor. Pandemiyle ilişkili birincil öncelikli disiplin, sağlık; böyle olunca farklı disiplinlerle derin ilişkisini kaçırabiliyoruz. “Cana geleceğine mala gelsin” kültürüyle yetişmiş olsak da Covid-19’un vurduğu yerler acıtıyor, daha da acıtacak. Kaldı ki, nereye ne kadar vuracağını da
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 27 Mart akşamı açıkladığı yeni korona salgınıyla mücadele önlemleri, Türkiye’nin tam tecrite alınması ve sıkıyönetim ilanı sayılmasa da ona bir adım mesafede duruyor. Cumhurbaşkanının, Koronavirüs Bilim Kurulu tavsiyeleri üzerine kararlaştırdığını açıkladığı sekiz maddelik önlemle paketine “Şayet bu tedbirlerin daha ileri noktalara ulaşması” istenmiyorsa gönüllü olarak uyulmasını ve zorunlu alışveriş olmadıkça evden çıkılmamasını