Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın 29 Haziran’da Osaka’daki G20 zirvesi çerçevesinde buluşmaları ardından Trump’ın S-400 konusunda Erdoğan’ı şimdilik rahatlatan sözleri üzerine pek çok söz söylendi. Ama sosyal medyada daha çok ilgi çeken, Erdoğan ve Trump’ın görüşmeleri sonrasındaki basın toplantısında verdikleri görüntü ve Trump’ın asıl konuya giremeden önce söyledikleri oldu. Fotoğraf şu: sol
Doğrusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile Japonya’daki G20 zirvesi çerçevesindeki görüşmesinde S-400/F-35 krizinde gerilimin düşeceğini bekleyen pek kimse yoktu. Daha 6 Haziran’da zamanın ABD savunma bakan vekili, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a Türkiye’nin Rus S-400 füzeleri alımından vaz geçmez ise F-35 alamayacağı ve ekonomik yaptırımla karşılaşacağı tehdidini savurmuştu. O mektup bir anlamda
Eğer Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 31 Mart’ı 1 Nisan’a bağlayan gece İstanbul seçiminin sonucunu kabul edebilseydi Ekrem İmamoğlu, 10 milyon 500 bin kayıtlı seçmenin bulunduğu şehirde, 21 bin gibi devasa olmayan bir farkla seçimi kazanmış bir belediye başkanı olarak göreve başlayacaktı. O aşamada AKP lideri sıfatıyla Erdoğan’ın seçim ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli de, altı il
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2023 hedefleri arasında saydığı Japonlarla Sinop nükleer enerji santrali projesinin durduğunu açıkladı. Erdoğan, 28-29 Haziran tarihlerinde Japonya’nın Osaka şehrinde yapılacak G20 liderler zirvesine katılmak için yola çıkmadan önce Japonya’nın önde gelen gazetelerinden Nikkei’de 27 Haziran’da yayınlanan mülakatta, projenin başlangıçtaki maliyet tahminlerinin ikiye katlanması üzerine durdurulduğu konusundaki soruya şu yanıtı verdi: • “Sinop
Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir belediye Başkanlığına yeniden seçildiğini ilk duyuran rakibi Binali Yıldırım oldu. Yıldırım böylelikle ne Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, ne YSK’nın, ne Anadolu Ajansı, ne de AK Parti İl Yönetiminin kendisini daha fazla arada bırakıp ezdirmesine meydan vermeden havlu atıp sahneden çekildi; 23 Haziran seçimini saat 19.20’de bitirdi. Zaten kaybedenin Binali Yıldırım olmayacağını her
Aklımızı tamamen yitirmemek için ve biraz da arşivlerimizdeki kayıtlarda yer alsın diye olan biteni başka türlü ifade etmekte yarar var. 1- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başında bulunduğu AK Parti İstanbul belediyesini kazansın diye, hapisteki yasadışı PKK lideri Abdullah Öcalan’a “terörün uzantısı” saydığı HDP’ye mektup yazdırtarak CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na oy vermemelerini sağlamasını istemiştir. Aynı Erdoğan, Suriye’de
Gelişmeler karşısında insanın adeta beyni yanıyor. Sıralayalım: • 13 Haziran’da MHP lideri Devlet Bahçeli seçim ortağı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştü. Bunun öncesinde Bahçeli, Binali Yıldırım’ı Diyarbakır’da “Kürdistan” ve “pekeke” dediği için eleştirmişti. İki müttefik, 31 Mart seçim kampanyasını PKK ve ülkenin bölünmesi, yani “beka” konusu üzerine kurmuştu. • Ayın 15’inde Bahçeli, mehter marşı eşliğinde
Ekrem İmamoğlu’nun 16 Haziran’da Binali Yıldırım ile yaptığı ortak yayının, 17 yıl sonra bir ilk olması dışında seçmen davranışı üzerinde önemli bir etki bırakmadığı görüldü. Ancak aynı şeyi 18 Haziran gecesi TRT’deki canlı yayını için söylemek mümkün değil. İmamoğlu’nun TRT performansının, kendisini sorgulayan gazetecilerin de sayesinde şimdiye dek yaptığı bütün TV yayınlarından daha etkili olduğu
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 17 Haziran gecesi Ekrem İmamoğlu’nun Ordu Valisinden özür dilemedikçe “böyle bir makama gelemez” demesine ilk tepki CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’ndan geldi: “Oldu” dedi Kaftancıoğlu. Erdoğan’ın söylediğinin ne Anayasal temeli var, ne de çoğulcu demokrasilerin temeli olan “sandıktan çıkan yönetir, seçimle gelen seçimle gider” kitabında yeri. Yine de Erdoğan’ın bu sözleri
Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Türkiye’de özellikle de 23 Haziran seçimleri öncesinde siyaset konuşmaktan kaçınıyor, ama yurt dışında görüşlerini daha rahat ifade ediyor. Bunun son örneği 13 Haziran’da Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Adalet Divanının Barı Sarayında düzenlenen “Barış Kültürü” konferansında Orta Doğu üzerine yaptığı konuşma oldu. Gül konuşmasında “kabul etmeliyiz ki” dedi, “bu modern çağlarda
- 1
- 2