Bence Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin görevini lâyıkıyla yerine getirmiyor. Evet, CHP’lileri ve başka muhalif isimleri olur olmaz ekrana çıkartan Halk TV’ye cezasını verdi, beğenmediği yorumları yapan haber sunucuları nedeniyle yorum yasağı getireceğini söyledi ama bu yeterli değil. Şahin “Yeşil Nokta” konusunda gereken duyarlılığı göstermiyor.
Yeşil Nokta, malum AK Parti’nin üç aylık hummalı bilimsel çalışmaları sonucu ortaya koyduğu medya etiği için 12 İlke’ye uymayı taahhüt eden vatandaşlarımız tarafından Twitter hesaplarına konulan bir “emoji”. #MilliHesaplarBurada “hastag”iyle kullanılıyor. Bu “hashtag” ve “emoji” ile Twitter’da yapılan yayınların milli ve manevi değerlere hassasiyeti olan AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakını “yansıttığı” yine yetkili ağızlar tarafından ifade edilmiş bulunuyor.
Peki bu 12 İlke, sadece Twitter’da mı geçerli? Medyanın tamamı için geçerli değil mi? Televizyonları ele alalım. Dijital ortamda yapılan TV yayınları da RTÜK’e bağlı değil mi? Öyle; 3 Eylül 2019’dan itibaren dijital yayınlar da RTÜK’ün denetimine tabi. Peki Twitter da bir dijital yayın sayılmaz mı? Orada da videolar, canlı yayınlar yapılmıyor mu? Keza Facebook, Instagram ve amaçları malum odaklar tarafından her gün yenisi piyasaya sürülen yeni icatlar üzerinden videolar yayınlanmıyor mu, yayınlar yapılmıyor mu? Peki, Cumhur İttifakının ruhunu yansıtan bu 12 evrensel etik ilke bunlar için de geçerli olacak da halkımızın çok daha geniş kesimine hitap eden televizyonlar için geçerli olmayacak mı?
TV ve gazeteler 12 İlkeye uymayacak mı?
İşte RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’e düşen yeni görev burada devreye giriyor. Şahin, AK Parti’nin 12 medya etiği ilkesinin TV yayınları için de geçerli olup olmadığı konusundaki görüşlerini bir an önce ilan ederek koronavirüs Covid-19 salgını, işsizlik, geçim sıkıntısı gibi geçici gündemlerle oyalanmak istenen halkımızın bu konudaki tedirginliğini gidermeli. Gerçi Şahin’in, RTÜK’ün partiler-arası “bağımsız” yapısı gerekçesiyle kendi Twitter hesabına yeşil nokta ve #MilliHesaplarBurada “hashtag”i koymadığı da dikkatten kaçmıyor. Ama o ayrı konu. Burada söz konusu olan ise Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da vurguladığı, salgın sonrasında “zihinlerin de yeniden yapılanması”, şaka götürür yanı yok.
Tabii her şeyi devletten beklememek lazım. İlla ilk açıklamayı RTÜK Başkanından, ilk yeşil noktayı TRT’den beklemek de gerekmez. Vatandaşın, hür teşebbüsün de elini taşın altına koyması gerekiyor. Örneğin bu konuda aTV, aHaber, Kanal-D ve CNN Türk bu konuda öncülük edemez mi? Malum, hâlâ ana akım sayılıyorlar. Yeşil noktada öncülük yapsalar ne RTÜK, ne başka bir makamın dur diyeceğini sanmıyorum doğrusu.
Tabii aynı şey gazeteler için de geçerli. Evet, Basın Ahlak İlkeleri hâlâ yürürlükte. Ancak bunların hangi dönemde, hangi mihraklar tarafından, ne maksatla çıkarıldığı da malum.. Oysa AK Parti bünyesinde bilimsel çalışmayla üretildiği açıklanan 12 İlke’nin, hem evrensel nitelikte hem de günümüz Türkiye’sinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlandığına sanırım gazetelerimizin “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” yöneticileri de iştirak edecektir. Ben örneğin Sabah ve Hürriyet’in bu konuda öncülük yapıp, logolarının yanına birer yeşil nokta koyması halinde başka gazete ve dergilerin ve internet sitelerinin de onları izleyeceği kanısındayım.
Yeşil noktada birleşmek
Aslında vatandaşların belli bir noktada aynı şeyi duyup, aynı şeyi söylemesi ihtiyacı tarihte değişik dönemlerde değişik yönetimlerce hissedilmiştir. Böylelikle kitleleri oluşturan bireylerin tek tek de taahhüt altına girmeleri, kendilerini ortak bir davanın parçası olarak görerek, yöneticileri tarafından gösterilen ortak düşman hedefine birlikte tavır almaları sağlanmak istenmiştir. Ama o yönetimlerin yaptığı temel bir hata vardır. Hedefler ya sadece millî, ya sadece dinsel, ya da ideolojik olmuştur. Bu yüzden de başarısız olmuşlardır. İşte bu nedenle Fransız düşünür Roland Barthes, o yönetimlerin uygulamaları için mealen “Faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir” demiştir. Oysa bu hedeflerin hem milli hem manevi, hem milliyetçi hem muhafazakar düsturlarla belirlendiği günümüz Türkiye’siyle bir alakası olamayacağı herhalde görülüyor. Dolayısıyla yeşil noktanın burada dünyada daha önce eşi benzeri görülmemiş bir birleştirici güç olarak önerildiği anlaşılıyor.
Bence 12 İlke’ye uymakta sakınca görmeyen TV ve gazetelerin de renklerini belli edip yeşil noktanın birleştiriciliğinde buluşmalarında bir sakınca olmamalı; belki izlenme oranları ve satışları böylece artar da. Ve lütfen ne RTÜK, ne Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına bağlı Basın ve Yayın Daire Başkanlığı, ne de Basın İlan Kurumu bu medya kuruluşlarının yeşil nokta koyma özgürlüğünü kısıtlamamalı.
Bunları söylemekle birlikte ben tahmin edersiniz ki sosyal medya hesaplarıma #MilliHesaplarBurada hashtag’i ve yeşil nokta koyma bilincine sahip değilim.
Ama şunu yapacağım. Yarın 19 Mayıs. Hem işgal ordularına hem de onlarla işbirliği içindeki Osmanlı hanedanına karşı verilen İstiklal Savaşının, Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla başladığı kabul edilen tarih. Yarın 101’inci yıldönümü. Sokağa çıkamıyorum, ama www.anitkabir.tsk.tr adresine “tıklayıp” Atatürk sanal müzesini ziyaret edeceğim, sizi de beklerim.