Muhalefet değişmeden iktidar değişir mi? Bu sorunun en çok muhalefetteki parti yönetimlerini rahatsız edeceği açık. Ama hem dünya siyasetinde hem Türkiye siyasetindeki örnekler, özellikle de siyasette tıkanmanın olduğu dönemlerde değişimin muhalefetten başladığı, belki de başlaması gerektiğini gösteriyor.
Bu soruyu son olarak Ayhan Bilgen gündeme taşıdı; Kars’ın seçilmiş ama şimdi tutuklanmış, il valisi yerine kayyum atanmış HDP’li belediye başkanı. Twitter hesabında HDP’nin “tersine Türkiyelileşme” sürecinde olduğu eleştirisiyle “tek seçenek kendi sorunlarını çözecek değişime yönelmektir” diyor. Bunu bir süredir CHP’de değişim isteyen Muharrem İnce de söylüyor. İnce ve Bilgen arasındaki fark, İnce’nin değişimin odağına kendisini koyması, Bilgen’in ise tersine siyasi çizgide de değişim talep etmesi.
Bu ikincisini, sanırım Ali Babacan yapıyor daha kurulalı bir yıl olmayan DEVA Partisiyle. Son bir hafta içinde Diyarbakır, Batman ve Van il kongrelerinde söyledikleri AK Parti çizgisinin köklerine dönüş değil, ondan kopuş işaretleri veriyor.
İki somut örnek: Ecevit ve Erdoğan
Siyasi tarihimizde muhalefetin kendisini değiştirerek iktidarı değiştirmesinin iki somut örneği var.
İkisinde de yalnızca yeni bir lider değil, tam tersine yeni bir siyasi çizginin öne çıkardığı yeni bir lider görüyoruz.
Bülent Ecevit, 12 Mart darbesinin hemen ardından, 1972 CHP kurultayında İstiklâl Savaşı kahramanı İsmet İnönü gibi bir siyasi devin yerine geçebildi, çünkü yeni bir programı vardı. “Nasıl yapmalı?” sorusuna değil, “Ne yapmalı?” sorusuna verdiği yeni cevap onu CHP’nin devletçi köklerinden kopması, “insanca, hakça düzen” sloganıyla sosyal demokrat çizgiye yaklaşması gerekliliğine götürdü. CHP bir daha asla göremediği oy oranlarını da böyle yakaladı.
Tayyip Erdoğan 2001’de AK Parti’yi kurarken aslında Necmettin Erbakan gibi İslamcı siyasetin dev ismini zorunlu emekliliğe ayırmış oldu, çünkü yeni bir programı vardı. “Adil düzen” gibi bir tür yeşil-komünizm fantezisiyle ekonominin, “Hıristiyan kulübü” bakışıyla dış politikanın yürütülemeyeceğini gördükleri için Ecevit, Çiller, Yılmaz gibi rakiplerini de emekliye ayırıp 2002’de iktidarı değiştirebildi.
Diğer örnekler ve CHP
MHP lideri Devlet Bahçeli, siyasetini değiştirmemek için partisinden kopmaları göze almış, bu sorunla da iktidarın gizli ortağı olarak başa çıkmış istisnai bir örnek.
Ancak İyi Parti’yi kuran Meral Akşener bu nedenle zor bir dönemeçte. Kendi değişim istiyor, tabanı değişim istiyor ama MHP’den gelen kadrolar istemiyor ve yönetimde çoğunluktalar.
Keza Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu “AK Partinin kuruluş felsefesi” çizgisinde ısrarlı. Oysa hemşerisi Mevlâna Celaleddin “Yeni şeyler söylemek lâzım” diyor.
Ve CHP. Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal döneminde betonarme hale gelmiş partideki taktik değişikliklerle 25-26 aralığına çıkarabildi. (Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki anti-Erdoğan yükselişi kalıcı saymamak gerekiyor.) 2019 yerel seçimlerindeki ittifaklar siyasetiyle CHP’nin son zamanlardaki en büyük (ve tek) başarısına imza attı. Son kurultaysa beklenen dönüşümü getirmedi.
Tıpkı AK Parti gibi CHP de bir tıkanmaya doğru gidiyor. Ülkenin iki büyük partisinin, dolayısıyla siyasetin ana arterinin tıkanmaya doğru gittiği ortamda üçüncü parti HDP içinden bir ses, kendilerinin de tıkanma içinde olduğu çıkışını yapıyor.
Muhalefet değişmeden iktidarın değişmesi zor.