Baştan söyleyelim. Ama iki gün, ama iki hafta, ama iki ay. Yakın bir süre içinde 13 şehit olayı Ankara’da bazı koltuklara mal olabilir. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 16 Şubat’ta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüştükten sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Başaramadık diyorsan sorumlusu kim?” diye sorması boşuna değildi.
13 şehit olayı Ankara siyasetini sarsıyor ve tartışmalar en çok iki soru üzerinde yoğunlaşıyor. “Pençe Kartal 2” kod isimli harekâtın asıl amacı rehin kurtarmak mı, yoksa Gara bölgesini PKK kontrolünden kurtarmak mıydı? Ve Cumhurbaşkanı tarafından saptanan başarısızlığın faturası kime kesilecek? Ya da başarısızlığın sorumluluğu Cumhur İttifakı içindeki dengeler nedeniyle unutulmaya mı bırakılacak?
Doğrusu, Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener’e Akar ve Soylu’yu birlikte gönderdiği belli olunca aklıma Fransa İmparatoru Napoleon Bonaparte’ın 1812 Moskova bozgunu ardından söylediği müthiş söz geldi: “Bir kötü general, iki iyi generalden iyidir”. Böylece kendi ordularını yöneten iki süper generalle, Moskova’yı savunan emekli generali karşılaştırıyordu.
Erdoğan 15 Şubat’ta ne dedi?
Erdoğan 15 Şubat’ta, AK Parti Rize İl Kongresinde şunları söyledi:
• “Bu kardeşlerimizin bir kısmı beş yıl, bir kısmı altı yıl bu teröristlerin ellerinde esirdi. O günden bugüne bu kardeşlerimizi nasıl bu terörist alçakların elinden kurtaracağız, hep bunun hesabını yaptık, çok uğraştık. En son bu operasyonların yapıldığı gece artık bu operasyonları yapmak suretiyle bu kardeşlerimizi kurtaralım istedik. Ve gerek Savunma Bakanım gerek Genelkurmay Başkanım gerek Millî İstihbarat, gerek polis, hep birlikte yapılan çalışmalar neticesinde adım atıldı. (…) Ama gel gör ki başaramadık.”
Cumhurbaşkanının bu sözlerinden Gara operasyonunun PKK’nın elindeki “esir” vatandaşları kurtarmak için yapıldığı anlaşılıyor.
Akar 16 Şubat’ta ne dedi?
Şimdi bir de Akar’ın 16 Şubat’ta TBMM Genel Kurulunda 13 şehit olayını anlatırken yaptığı konuşmaya bakalım:
• “Bugüne kadar girilmeyen bu bölgede teröristler, ‘her an gelebilirler’ diye korksalar da kendilerini nispeten rahat ve emniyette hissetmekteydiler. Bu bölgeyi zaten takip ediyorduk. Son beş ayda özellikle bu bölgeye yoğunlaştık. (…) Dost ve müttefiklerimizle koordine edilerek yapılan harekât öncesinde; hedefler özenle seçilmiş (…) harekât öncesi kara ve hava kuvvetleri, kara havacılık unsurları ile özel kuvvetler arasında ayrıntılı planlama ve koordinasyon yapılmıştır.”
Akar’ın elinde harita ve şemalarla verdiği ayrıntılı Buradan da Gara operasyonunun en az beş aydır rehin kurtarma değil, PKK’ya mevzi kaybettirme amaçlı olduğunu anlıyoruz. Akar’ın 14 Şubat’ta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile düzenlediği bilgilendirme toplantısındaki çizgisi de buydu.
Soylu 16 Şubat’ta ne dedi?
İçişleri Bakanı Soylu’nun TBMM’deki konuşmasında operasyona, nasıl yürütüldüğüne rehinlerin kurtarılmasının nasıl planlandığına ve neden başarılamadığına dair bir bilgi yoktu.
Soylu daha çok rehin ailelerinin yalnız bırakılmadığı, ilgilenildiği, PKK ile mücadele, PKK ile HDP bağlantısı üzerinde durdu; o arada HDP’li bir milletvekilinin Gara’da bulunduğunu da isim vermeden söyledi.
Soylu’nun konuşması siyasi ajitasyon yönü güçlü bir konuşmaydı. Açıkça söylemese de, konuşmasından Gara operasyonunun PKK elindeki rehinleri kurtarma odaklı olduğu algısına rahatlıkla varılabilirdi.
Aslında istihbarat konularına derinlemesine erişimi olan Çetiner Çetin, Habertürk’teki yazısında, operasyonun rehin kurtarma amaçlı olduğunu, erişilmesi güç ayrıntılarla yazdı. İstihbaratın 14 Ekim 2020’de, yani 4 ay önce kesinleştirilerek düğmeye basıldığına varana dek.
Akar ise Gara’ya yönelik operasyon hazırlıklarına beş ay önce başlandığını söylüyordu. Dışişleri Bakanlığının da bu konuda devrede olduğu anlaşılıyor.
Erdoğan 16 Şubat’ta ne dedi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan 16 Şubat’ta Trabzon AK Parti kongresine hitabında ise 13 şehit olayına Batıdan gelen cılız tepkileri eleştirerek değiniyor, ağırlığı Gara’nın PKK açısından önemine veriyordu. (Bu arada, ABD’nin ilk gün gelen 13 şehit olayını “eğer” şartlı kınamasını Dışişleri’nin protestosu üzerine düzelttiğini kayda almak gerekiyor.)
Erdoğan’ın 16 Şubat konuşması, Akar’ın çizdiği çerçeve içindeydi:
• “Bir süredir yürüttüğümüz ve önemli mesafe aldığımız harekatları önümüzdeki süreçte tehditlerin yoğun olduğu bölgelere genişleteceğiz. (…) Gabar’da Tendürek’te Bestler Deresi’nde bizler buraları onlara mezar ettik. Gara çok önemli bir bölgeydi. Gara önemli, sıkıntılı bir bölgeydi ve Gara düştü, Allah’ın izniyle iş bitti. Tehlikenin olduğu yerlere doğru operasyonlarımızı genişletiyoruz. Bir daha benzer saldırılara uğramamak için güvenli hale getirdiğimiz yerlerde ne kadar gerekiyorsa o kadar kalacağız.”
Erdoğan bu sözleriyle Irak sınırı boyunca PKK geçişlerine izin verilmeyeceğini söylerken, yurt içinde İçişleri yetkisinde süren operasyonlara da gereken atıfta bulunmaya özen gösteriyordu.
Baştaki sorulara dönersek
Operasyonun asli amacının PKK’nın Türkiye’ye önemli sıçrama üslerinden Gara’ya darbe indirmek olduğu, bu amaçla uzunca süredir askeri ve diplomatik hazırlık yapıldığı, o süreçte gelen rehinlerin de orada olduğu bilgisi üzerine ikili amaç taşımaya başladığı anlaşılıyor.
PKK’nın elindeki rehin Türk vatandaşlarının can güvenliğini tehlikeye atmamak için operasyon iptal edilebilir miydi?
Bu belki en kritik soru. Yeterli bilgi olmadan yanıt verilmesi doğru olmayacak bir soru.
Operasyonun asli amacı, yani PKK’nın beklemediği yerde vurulması bakımından amacına ulaştığını, başarılı olduğunu Savunma Bakanı Akar, 14 Şubat toplantısında Genelkurmay Başkanı Güler’i tebrik ederek gösterdi. İkincil amaç olarak görülen rehin kurtarma kısmı ise, maalesef 13 şehit ile Cumhurbaşkanı tarafından “başarısız” bulundu.
Bu başarısızlık ne muhalefete ne dış güçlere mal edilemeyecek kadar içimizdeki bir sorun. Bakalım başarısızlığın bir sonucu olacak mı? Yoksa unutturulmaya mı çalışacak?