Tarım deyince hemen herkesin aklına Hollanda örneği geliyor. Deniyor ki Konya kadar yüzölçümüne sahip Hollanda nasıl oluyor da tarımda mucizeler yaratırken biz yapamıyoruz? 2020 yılında Hollanda’nın tarım ürünleri ihracatı 116,3 milyar dolar iken, Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatı 20,7 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Hollanda mucizesinin birden çok nedeni var elbette ama en önemlileri arasında tarımsal eğitim bulunuyor. Eğitim ülkemizin kanayan yarası, hepimizin dilinde. Ama tarım eğitimini pek azımız konu edip dikkat çekiyor.
Eğitimin hangi alanında ne kadar güçlü ve üretkenseniz, yarattığı katma değer de o kadar yüksektir. ABD bilişim teknolojilerinde aldı başını gidiyor. En büyük kazanç kapısı da bu. Japonya, Çin, Güney Kore de bu yolda onun gerisinden geliyor. Almanya otomobilde, Fransa havacılıkta öne çıkan ülkeler. Daha pek çok konuda, farklı birikime sahip olan milletler var. Başta Ar-Ge kuruluşları olmak üzere, üniversiteler, meslek yüksekokulları ve meslek liseleri de sektörün lokomotifleri. Çünkü gerekli insan gücünü onlar yetiştiriyor, araştırmayı da yine onlar yapıyor.
Türkiye’de tarım eğitiminin durumu
2014’te 5 bin 931 olan devlete bağlı mesleki ve teknik lise sayısı 2019’da 4 bin 226’ya geriledi. 5 yılda meslek lisesi sayısı tam bin 705 düştü. Bu dönemde meslek lisesinde derslik başına düşen öğrenci sayısı ise 30’dan 22’ye geriledi.
Üzülerek ifade ediyorum ki sadece 30 meslek lisesinde, “Tarım Teknolojileri” bölümü, dal olarak bulunuyor. Düşünsenize; tarım ülkesiyiz ama eğitim ayağı maalesef yok denecek kadar az.
Mesleki ve teknik Anadolu liselerinde okuyan öğrenciler diğer normal liselerdeki öğrenciler gibi tüm kültür derslerini en iyi şekilde okulda alırlar. Bunun yanında da meslek bilgisi derslerini alırlar. Meslek liseleri içerisinde yer alan tarım teknolojileri dalı altında yer alan dört bölüm var. Bunlar, Endüstriyel Sebze ve Meyve Yetiştiriciliği, Süs Bitkileri ve Peyzaj, Tarım Alet ve Makineleri ve Tarla Bitkileri Yetiştiriciliği bölümleri.
Tarım eğitiminin bir de üniversite ayağı var. Ülkemizde kaliteden ziyade sayılar önde tutulduğundan 30’ a yakın kadar ziraat fakültesi, her yıl yüzlerce mezun veriyor. Ancak, bu fakülte ve bölümler ne yazık ki öğrencilerin hak ettikleri eğitimi veremedikleri gibi değişen dünya koşullarında ülke ihtiyaçlarına yanıt verecek nitelikte mezunlar da veremiyorlar.
Hollanda: eğitimde nicelik değil nitelik
Hollanda’nın tarımda yarattığı mucizede en büyük paylardan biri de Wageningen Tarım Üniversitesi’ne ait. Tarım disiplinleriyle ilgili akademik eğitim veren Wageningen Üniversitesi’nin 18 lisans, 30 yüksek 70 lisans, bir işletme yönetimi yüksek lisansı, yedi doktora programı ve sektörde çalışanlar için özel eğitimleri mevcut.
Mühendislik deyince sadece inşaatın anlaşılmaması gerektiğini umarım ülke olarak bir gün anlarız. Ziraat mühendisliği konusunda Wageningen Tarım Üniversitesi dünyanın en saygın eğitim kurumlarından olma özelliğini yıllardır sürdürüyor.
Burada en çok dikkat çeken şey üniversitenin ve kurumların her 2-3 yılda bir yeniden yapılanmaya gitmeleridir. Tabii bu bizdeki gibi bazılarının keyif ve arzuları ya da partililere kadro imkânı yaratmak için yapılan düzenlemeler gibi değil. Dünyada meydana gelen değişmeler, üretici ve tüketicilerden gelen talepler, teknolojik gelişmeler doğrultusunda bir yeniden yapılandırmadan bahsediyorum. Tarım eğitimin yanı sıra, üretici ve öğrenci talepleri de göz önünde bulundurularak moleküler biyoloji ve biyoteknoloji gibi konular daha fazla ağırlık kazandı.
Rekabet için bilgi gerektiğinin farkındalar
Hollanda’da tarım eğitimi diğer ülkelerinkinden oldukça farklı; dört aşamadan oluşuyor. Bunlar tamamen tarıma özel ortaokul, lise, yüksekokul ve üniversite eğitimi aşamaları. Ziraat öğretmeni yetiştirmek ve yüksek ziraat eğitimi için çeşitli enstitüler var. Eğitimin maliyetini çoğunlukla devlet karşılıyor; üretici birlikleri de katkı veriyor.
Hollanda tarımda uygulamalı eğitime ağırlık veriyor, böylece öğrencilerin, çiftçilerin kendi başlarına da sorunları çözebilmelerini amaçlıyor. Tarım ve bahçecilik üzerine uzmanlaşmış olan Hollanda firmaları uluslararası pazarda rekabet edebilmek için bilginin son derece gerekli olduğunun farkında.
Bunun sonucu olarak, tarımsal sistem çiftçilere sürekli eğitim verilmesi üzerine yeniden yapılandırılmış. Tarım eğitimi alanların girişimcilik, müşteri oryantasyonu, sürdürülebilirlik ve inovasyon gibi konularda eksik olduğu görülmüş. Dolayısıyla bu alanlarda çalışacak kişilerin istihdam ihtiyacı ortaya çıkmış. Eğitim konuları arazi kullanımı, bahçecilik, doğanın ve çevrenin korunması, coğrafi bilgi sistemleri, biyoçeşitlilik gibi farklı alanlara da yayılmış. Tarım çalışmaları, tüketiciler, perakendeciler, sanayi, finans, lojistik, AR-GE yanı sıra eğitimi de kapsayacak şekilde planlanmış.
Büyük potansiyeli kullanamıyoruz
Hayatın her alanında eğitim şart. Bir yıl sonra verim almak isterseniz buğday ekin. On yıl sonra verim almak isterseniz ceviz dikin. Yüz yıl sonra verim almak isterseniz eğitimli insanlar yetiştirin.
Tarım üretimi tamamen yerel imkanlarla yapılabilecekken girdiler ithalata bağımlı hale geldi, buna daha önce değinmiştik. Tarım ihracatı da doğrudan tarladan ihraç pazarına gidebilecek yapıya, yani ayrıca ithalata bağlı olmayacak yapıya sahip. Türkiye’nin ithalata dayalı olmayan ihracatının önemli bir bölümünü şu anda da tarım oluşturuyor. Ama bunu üçe, beşe, ona katlama şansı varken yapamıyoruz. En büyük eksikliklerden biri de sağlıklı üretim ve ihracata yönelik, nicelikten çok niteliğe önem veren tarımsal eğitim eksikliği.
Umarım hayatın her alanında olduğu gibi tarımda da eğitimin önemi anlaşılır.