Milletçe anket bağımlısı olduk. Hangi anket şirketinin hangi partiyi ne kadar tahmin ettiği, kararsızların kaç çıktığı, hangi kararsızların kime oy vereceğini tartışırken zaman akıp geçiyor. Tüm bu tartışmalara bir katkı da benden olsun.
DW Türkçe online kanalında yaptığım Nevşin Mengü Soruyor isimli programda ORC Araştırma’nın Başkanı Mehmet Pösteki ile konuştum. Röportajın iki özelliği var. Birincisi ORC anket AKP’ye yakın bir kuruluş, bunu da inkâr etmiyor. İkincisi Mehmet Pösteki ekranlarda pek fazla gördüğümüz bir isim değil. Son anketinin sonuçlarını ilk kez bu programda açıkladı. ORC Eylül başındaki çalışmasında da erken seçim talebini yüzde 59,9 olarak ölçmüştü. Anket sonuçlarına ve Pösteki’nin çıkarımlarına ORC’nin pozisyonunu akılda tutarak bakmakta fayda var.
Önce anket sonuçlarıyla başlayalım. Anket 13-29 Eylül tarihleri arasında 7 Büyükşehirde -İstanbul, Ankara, Mersin, Samsun, Gaziantep, Aydın ve Malatya’da toplam 13 bin 650 kişiye sorularak yapılmış. Pösteki, Eylül sonunda seçim yapılmış olsa partilerin alacakları oyları şöyle tahmin ettiklerini söyledi:
AKP %31,9, CHP %25,9, İYİ Parti %13,1, MHP %9,4, HDP %8,1, DEVA %4,7 ve Gelecek %2,9.
AKP’deki erime neye bağlı?
ORC Başkanı Pösteki AKP oylarındaki erimeyi, öncelikle iletişim stratejisinin yanlışlığına bağlıyor. 5 Temmuz 2016 darbe girişimi sırasında öldürülen AKP iletişim strateji Erol Olçok dönemini hatırlatıyor.
AKP’nin tek sonunu iletişim stratejisi mi? Emin değilim. Pösteki, Erdoğan’ın çevresindeki dar çevrenin gerçek haberleri ve olan biteni Erdoğan’dan sakladığı onu yanlış yönlendirdiği görüşünde. “Erdoğan iyi çevresi kötü” görüşünün ötesinde, tarihte her saraya çıkan/kapanan (saraya çıkınca kapanmak da kaçınılmaz oluyor) liderin aynı sonuçla karşı karşıya kaldığını görüyoruz.
Bunun ötesinde Pösteki’ye göre sadece Erdoğan’ın yakın çevresi değil, AKP teşkilatları da halktan kopmuş durumda. Vatandaş derdini anlatmak için AKP’ye erişemiyor, erişebildiği zaman da baştan savılıyor; seçmen ile parti arasında iletişim kanalları kapanmış durumda. On dokuzuncu Yüzyıl İngiliz siyasetçisi Baron Acton’ın sözleri geliyor akla: “İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlaka yozlaştırır.”
Bence AKP’nin Olçok’lu eski güzel günlere dönme ihtimali yok.
Üçüncü ittifak ihtimali var mı?
ORC’nin bulduğu ilginç sonuçlar var. Örneğin MHP’nin oyu diğer anketlerde göründüğünden yüksek. HDP ise MHP’nin gerisinde görünüyor.
Bir başka dikkat çekici durum ise Ali Babacan’ın DEVA partisinin adeta “depara kalkmış” görünmesi.
Pösteki’nin bulduğu sonuçlara göre DEVA yüzde 1-2’lerden yüzde 4’lere çıkmış. DEVA Partililer de yüzde 5-7 aralığına oturunca partilerinin daha yüksek bir ivme yakalayacağını, AKP’den oy kayışının hızlanacağını düşünüyor.
DEVA ve Gelecek’in toplamının yüzde 7’ye dayanması da sanıyorum gözünüzden kaçmamıştır. Malum seçim sisteminin değiştirilerek barajın yüzde 7’ye çekileceği konuşuluyor. Şimdiden bu partiler arasında bir “üçüncü ittifakın” gerekliliği konusunda sesler yükselmeye başlamış durumda. Anketlerdeki bu tip sonuçlar AKP’den kopan partilerin arasında üçüncü ittifak yanlılarını cesaretlendirecek, spekülasyonları arttıracaktır. Nitekim, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu şimdiden kapıyı aralamış durumda.
Anket, Millet ittifakının yerel yönetimde olduğu illerde, CHP ve İYİ Partiye ne oy geçişi olduğunu gösteriyor. Pösteki’ye göre İstanbul bunun dışında; “AKP durumu toparladı” diyor. Özellikle iktidara yakın medyada sabah akşam Millet İttifakının adayı kim olacağı konusundan yazılıp çizildiği süreçte önemli bir saptama.
Hulusi Akar üzerine spekülasyonlar
Fakat bence tüm söyleşinin en çarpıcı kısmı, Pösteki’nin “Erdoğan herhangi bir nedenle 2023 seçimleri için aday olmazsa kim olur?” sorusuna verdiği yanıt oldu. Ben Abdullah Gül gibi bir isim beklerken, Mehmet Pösteki AKP kulislerinde en çok Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın adının geçtiğini söyledi.
Pösteki, Suriye, Libya, Azerbaycan operasyonlarından sonra Akar’ın adının öne çıktığını, tabanda güven ve takdir kazandığını söylüyor. Herhalde Akar, Erdoğan’ın aday olmak istememesi, ya da olamaması durumunda, partiyi değil de devleti temsil edecek, parlamenter sisteme olası bir dönüş durumunda siyaset üstü olabilecek bir figür gibi görülüyor. Askeri vesayeti bitirme sözüyle iktidara gelen AKP’nin Erdoğan olmayacaksa Akar olsun noktasına gelmesi de (eğer gerçekten öyleyse) hayli düşündürücü, ya da hatta eğitici diyelim.
Akar’ın adı daha önce başka araştırmalarda da AKP içinde yıldızı yükselen isimler arasında gösterilmişti.
Pösteki gerçi Erdoğan’ın aday olacağını, olmaması ihtimalinin çok düşük olduğunu da söylüyor. Zaten Akar’ın bir aday olarak seçime girmesi durumunda, muhalefetin çıkaracağı herhangi bir aday karşısında şansı olabileceğini düşünmüyorum.