Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye’nin Yunanistan ile karasuları genişliği ve adaların silahsızlık statüsünün ihlali konusundaki anlaşmazlıkların sürdüğünü belirterek Atina’nın silahlanma harcamalarını ve güvenlik politikasını sert bir dille eleştirdi.
Akar “Biz NATO içinde Yunanistan ile müttefikiz. Yunanistan NATO içinde çeşitli ülkelerle ittifak anlaşmaları yapıyor, mutabakat muhtırası imzalıyor. NATO varken bunlar niye? Silahlanma var bunlar kime karşı. Diyoruz ki bu silahlanma ne için? Normal savunma için çok fazla, Türkiye için çok az. Kendilerince boylarını aşan iddialar üzerinde yürümeye devam ediyorlar. İttifak içinde ittifak NATO’yu zayıflatır,” dedi.
Basın kuruluşlarının Ankara temsilcileri ile bakanlıkta 8 Ocak’ta bir basın toplantısı düzenleyen Akar, Yunanistan’ın Türkiye’yi bir “dış tehdit” gibi göstermek istediğini, ancak Türkiye’nin yayılmacı bir politikası olmadığını belirtti.
Akar: “Barışçıl yöntemle çözülsün istiyoruz, cevap alamıyoruz”
Sorunları “barışçıl yöntemlerle ve diplomasiyle” çözmek istediklerini belirten Akar, “Güven Arttırıcı Önlemler” toplantısının devamı için Yunanistan yetkililerini Ankara’ya davet ettiklerini bir kez daha hatırlattı. Akar, “Toplantılarda meselelerin tartışılıp iyi komşuluk ilişkileri içinde çözüm bulmasını istiyoruz” dedi.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili ilişkilerde özellikle “karasularının genişliği, hava sahası, Uçuş Bilgi Bölgesi (FIR) hattı, Arama Kurtarma Sahasına yönelik ihtilaflar, Gayrı Askeri Statüdeki Adaların silahsızlık statüsünün ihlali, Egemenliği Anlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık ve Kayalıklar konusu, Doğu Akdeniz ve silahlanma girişimleri,” konu başlıklarında anlaşmazlıklar yaşanıyor.
Akar, “tatbikatları gerginliği azaltalım diyoruz, istenilen yanıtları cevapları maalesef alamıyoruz,” dedi.
“Yunanistan ihlallere devam ediyor“
Akar, “Yunanistan’da ekonomik durum malum ciddi sıkıntıları var. Hal böyleyken son derece pahalı silah sistemlerini almaya hevesleniyorlar. Savunma bütçesini artırıyorlar,” dedi.
Yunanistan gemi ve uçaklarının 2021 yılında uluslararası anlaşmalara rağmen Ege adalarına askeri nitelikte toplam 90 üst düzey ziyaret yapıldığını söyleyen Akar şöyle devam etti: “Sürekli bir tahrik, provokasyon var. Özellikle bazı siyasilerin provokasyonları gereksiz NOTAM, NAVTEX’ler var. 1988’de mutabakat imzalanıyor. Mutabakatla ‘turizm mevsiminde dini ve milli bayramlarda tatbikat yapmayalım’ deniliyor. Bunları çiğniyorlar. Devamlı bir tahrik.” dedi.
“12 mil hesabını yapmasınlar”
Yunanistan’ın batı kıyılarındaki kara sularını 6 milden 12 mile çıkarma planı Ankara ile ciddi gerilime sebep oluyor.
Yunanistan, Türkiye’nin taraf olmadığı Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne atıfta bulunarak Ege’de kara sularını 12 mile çıkarabileceğini savunuyor. Sözleşmenin 3’üncü maddesi, ülkelerin kara sularının genişliğini 12 deniz milini aşmayacak şekilde tespit etme hakkına sahip olduğunu belirtiyor.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Ağustos ayında yaptığı açıklamada ülkesinin karasularını 12 mile çıkarma planını açıklamış, Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Yunanistan’ın Ege Denizi’nde bu yönde bir adım atması durumunda bunun “casus belli” yani savaş nedeni sayılacağını bildirmişti.
Bu konuda sert bir dille cevap veren Akar, “Sakın bir hataya düşmesinler. ‘12 milin zamanıdır’ gibi yanlış hesap yapmasınlar. Bu yanlış hesabı başkaları da yaptı, Fırat Kalkanı operasyonunu düzenledik. Bizi test etmesinler, maceraya girmesinler. 6 mil yapmışsın, oturun oturduğunuz yerde.” dedi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı: “Türkiye Saldırgan bir siyaset izliyor”
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, 4 Ocak’ta Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal Bin Ferhan El Suud ile Atina’da gerçekleştirdiği resmi ziyaretin ardından Türkiye ile ilgili eleştirilerde bulundu.
Dendias, “Türkiye’nin bölgede bugüne dek görülmemiş derecede büyük boyutlar kazanan saldırgan bir siyaset izlediğinden” söz etti.
BBC Türkçe’nin haberine göre Dendias, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın “Yunan adalarının silahlardan arındırılmaması halinde bu adaların egemenliklerinin tartışılmaya açılması gerektiği” şeklindeki son açıklamalarını buna örnek gösterdi ve Türkiye’nin gerçekleri kasıtlı olarak saptırdığını öne sürdü.