Bu yazıya başlık yazarken doğrusu zorlandım. Yazının başlığı “Erdoğan geri adım attı, Sezen Aksu kazandı” olabilirdi örneğin. Ya da “Öcalan ile ikinci İmralı süreci başladı mı?” gibi bir başlık da uygun olabilirdi 26 Ocak gecesi NTV-Star ortak yayınında Erdoğan’ın söylediklerine. Ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ihale yolsuzluğuyla suçlaması daha önemli geldi.
Hem Öcalan hem Sezen Aksu konusunda da geleceğim ama önce bu yolsuzluk suçlamasına değinelim. Hakkında jet hızıyla yayın yasağına girme ihtimaline karşı da önlem olur; çok kişinin mahkemelerden erişim yasağı kararı çıkma ihtimaline karşı bu tür haberleri arşivlediğini biliyorum.
Bu bir muhalefet liderinin iktidarı yolsuzlukla suçlamasının ilk örneği değildi. Ama bu defa Kılıçdaroğlu elinde kendisine “namuslu bürokratlar” tarafından iletildiğini söylediği bir belgeyi sallayarak belli bir ihale iptalinden söz ediyordu. Cumhurbaşkanlığı tarafından iptal edilen ihalenin bir süre sonra dört katına yakın bedelle yandaş şirkete verildiğini öne sürüyordu Kılıçdaroğlu. Erdoğan’a aradaki farkın ne olduğunu, nereye gittiğini soruyordu.
Erdoğan’ın yayınını sabote eden zamanlama
Kılıçdaroğlu’nun bu iddiaya ortaya atma zamanlaması da Erdoğan’ı sabote etme amaçlıydı. Cumhurbaşkanının televizyon programının saat 22.00’de yayınlanacağı belliydi. Kılıçdaroğlu akşam saatlerinde Twitter üzerinden saat 22.00’de önemli bir bilgi vereceğini duyurdu. Geniş halk kitleleri bunu izledi mi bilemiyorum, Twitter’da sabah saatlerine dek 28 bin 500 kişi paylaşmış, 114 bin kişi beğenmişti evinde çekip yayınladığı 5 dakika 10 saniyelik videoyu. Ama gazetecilerle siyasetçilerin kaçırmadığı kesin.
Kılıçdaroğlu, yayındaki gazetecilere bunu Erdoğan’a sormalarını önermiş, daha sonra “Siz sormaya çekindiniz, bağlayın isterseniz ben sorayım ıslak imzalı milyarları” diye bir Tweet mesajı daha yayınlamıştı. Geçenlerde Habertürk yayınında kendisi konuşurken yayına TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun alınmasına gönderme yapıyordu.
Kılıçdaroğlu’nun da kendi propaganda ekibini kurduğu yeni taktikler geliştirdiği anlaşılıyor. Bundan sonra Erdoğan’ın her yayınında benzer bir çıkış yapacak gibi.
Hangi ihale iptal edilip kime verilmiş?
Kılıçdaroğlu’nun “bir imzayla 6 milyar beşli çeteye peşkeş çekildi” iddiasına konu ihale de Ulaştırma bakanlığıyla ilgiliydi. Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli arasındaki 201 kilometrelik demiryolu hattı için ihale 3 Nisan 2018’de yapılan 2,5 milyar liraya sonuçlanmış ancak bazı usulsüzlükler gerekçesiyle iptal edilmişti. Aynı proje 22 Ağustos 2020’de 9,4 milyar liraya Kalyon İnşaat’a verilmişti. Verilmiş diyorum, çünkü bu defa açık ihale yapılmadan sadece “savaş, salgın hastalık ve özellikli işler” için kullanması gereken ihale yasasının 21/B maddesi devreye alınmıştı. İYİ Partili Lütfü Türkkan konuyu TBMM’ye taşınmış Karaismailoğlu’na aradan geçen sürede dolar kuru 2 kat artmasına rağmen ihale bedelinin neden 4 katına yakın artırıldığını sormuştu.
Demiryolu inşaatının verildiği Kalyon İnşaat, son kar fırtınasında sınıfta kalan İstanbul Havalimanını yapıp işleten şirketler arasında. AK Parti hükümeti çizgisindeki Sabah yayın grubunun sahibi. Dünyada en çok kamu ihalesi alan şirketler arasında. İlk on şirketten beşi, Türkiye’den. Diğerleri Limak, MNG, Cengiz, Kolin. Kılıçdaroğlu “beşli çete” derken bu şirketleri kast ediyor. Bu durum Türkiye’yi yolsuzluk iddiaları liginde ilk sıraya çıkarıyor, ikinci sırada Çin var.
İnsanın aklına geçenlerde Koç grubunun kazandığı Kalamış Marina ihalesinin iptali ve ardından çıkan Birleşik Arap Emirliklerinin varlık fonu sayılan Abu Dabi Kalkınma Holding’e verileceği iddiaları geliyor.
Demiryolu inşaatıysa on yıldır bitmemiş.
Sezen Aksu’ya dememiş de kime demiş mesela?
Hilafete geri dönüş çağrıları yapan bir imamın şarkıcı Sezen Aksu’yu bir şarkısı nedeniyle “Havva Anamıza hakaret etti” diye hedef yapması ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan Çamlıca Camii’nde “uzanan dilleri koparmaktan” söz etmişti. Bunun üzerine Sezen Aksu da “Dilimi ezemezsin, beni öldüremezsin” diye cevap niteliğinde bir şiir yayınlamıştı.
Bu sözlere toplumun her kesiminden tepki geldi. Hatta AK Parti yönetiminde dahi bunun “ağır kaçtığını” söylemeye cesaret edenler olmuş. Bunun üzerine Erdoğan da “Tamam ama Sedef Kabaş’ın peşini bırakmayın” demiş.
Dünkü yayında o sözlerin muhatabının Sezen Aksu olmadığını söyledi. Toplumdaki Sezen Aksu sevgisi ve yaşatılan haksızlık, muhtedir Cumhurbaşkanına geri adım attırmıştı. Ama Sezen Aksu değilse kimdi mesela Erdoğan’ın “dil koparma” muhatabı? Bay Kemal mi, Ekrem İmamoğlu mu, Selahattin Demirtaş mıydı, kimdi?
Yoksa İkinci İmralı süreci mi başladı?
Erdoğan’ın İmamoğlu ve Demirtaş’tan epey çekindiği 26 Ocak yayınıyla kesinleşti. Daha üç buçuk yıl önce açılan İstanbul Havalimanının kar yağışıyla çökmesinden, Ankara-İstanbul karayolunun açılamamasından söz etmeyen Erdoğan, -doğrusu kendisine malzeme vermekten geri durmayan İmamoğlu’nu hedefine koydu.
Ama beş yıldır hapiste tutulan HDP’nin önceki eş başkanı Selahattin Demirtaş’ı hedef yaparken, geçenlerde AK Parti grubunda Demirtaş ile yasadışı PKK’nın ömür boyu hapse mahkûm lideri Abdullah Öcalan arasında olduğunu öne sürdüğü çelişkiyi bir adım ileri götürdü.
“Öcalan’ın Demirtaş’ın verdiği mesajlardan rahatsız olduğu bir gerçek” dedi.
Peki, Erdoğan’a kim söylemişti Öcalan’ın Demirtaş’ın mesajlarından rahatsız olduğu “gerçeğini”? İmralı Adası cezaevinde Öcalan ile muhatap olanların Adalet Bakanlığı’na bağlı cezaevi personeli dışında Milli istihbarat teşkilatı (MİT) olduğu biliniyor. Akla acaba seçimlere giderken Erdoğan’ın Öcalan üzerinden yeni bir PKK diyalogu süreci mi başlattığı, ya da başlatacağı sorusu takılıyor.
Nitekim İYİ Parti lideri Meral Akşener, Covid karantinasından “Allah muhabbetinizi artırsın” diye bir Twitter mesajı yayınladı Erdoğan’ın sözleri üstüne.
Kürt seçmen Demirtaş’a kızıp Erdoğan’ı mı seçecek?
Acaba CHP’yi HDP ve PKK ile ittifak içinde gösterip İYİ Parti ile arasını buradan açmaya çalışan MHP lideri Devlet Bahçeli ne düşünüyor bu konuda? Acaba o da Demirtaş’ın ne yapmak, nereye varmak istediğini sorup Öcalan’ın sözünden çıkmaması gerektiğini ima eden Erdoğan’a katılır mı?
Yakında Öcalan’dan bir Erdoğan’a destek mesajı gelir mi acaba?
Acaba HDP seçmeninin Erdoğan’ın sözleri üzerine “Bak Öcalan da karşıymış Demirtaş’a” diyerek seçimlerde Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına mı oy verir? Ya da en azından seçimi boykot edip Erdoğan’ın kazanmasını mı sağlarlar?
Senaryolar, senaryolar…
Cumhurbaşkanının AK Parti’nin MHP ile ittifakı gibi nedenlerle kendisinden soğuyan Kürt seçmenin aklını çelmek için Demirtaş’ı Öcalan’a şikâyet etme durumunda kalması gerçekten hazin bir durum.