Hayat

Bir şehri kurtarmak: 1944 Paris, 2022 Kiev

General von Choltitz, İkinci Dünya Savaşı’nda “Tarihe Eyfel Kulesi’ni ve Paris’i yıkan adam olarak geçmek istemiyorum” diyerek Hitler’in yıkım emrine karşı gelmişti. Rus Birlikler Kiev dışında beklerken, yıkım ihtimali akla Choltitz’i getirdi. (Photo: Wikipedia/ Commons)

Rusya-Ukrayna savaşı sürerken, Rus birlikleri, sadece bir-iki günde ulaştıkları başkent Kiev dışındaki bekleyişini sürdürüyor. Putin’in gerçek niyetini kimse tam bilmese de, sokak çatışmalarında büyük askeri zayiat vermemek ve tüm dünyanın tepkisini çekecek sivil kayıplarına yol açmamak için Kiev’i işgal emrini vermediği tahminler arasında…

Bu durum ne kadar devam eder bilmiyoruz ama son günlerde uzaktan bombardımanla Kiev dışındaki bazı önemli şehirlerin vurulduğu, harabeye döndüğünü görüyoruz. Son olarak Mariupol’un yanmış, yıkılmış bir halde Ruslar’ın eline geçtiği haberleri geldi. Elbette en önemli konu, insanların zarar görüp görmediği. Ancak siviller boşaltsa bile dünyanın en güzel kentlerinden biri Kiev’in savaş alanına dönmesi ihtimali insanın tüylerini diken diken ediyor. Bir çok önemli eserin süslediği bu şehrin yakılıp yıkılması tehlikesi, zamanında Berlin’in, Londra’nın, Stalingrad’ın, yakın geçmişte Beyrut’un, Halep’in güzelliklerinin yok ediliş acısını bilenleri ürkütüyor.

Goethe’yi hayran bırakan şehir

Büyük Dinyeper Nehri’nin iki yakasına kurulu Kiev, tarihi binlerce yıl öncesine giden dünyanın en eski kentlerinden… Doğu Slav uygarlığının tarihi merkezi. Tüm Rusya’nın Hristiyanlaşmasının öncü eşiği. 900’lü yıllardan itibaren Doğu Hristiyanlığı’nın en önemli merkezlerinden biri. Kutsal kabul edilen dini alanlar her yıl hacılarla dolup taşıyor. Opera ve tiyatro binaları dünya çapında. UNESCO Dünya Tarih Mirası Listesi’nde yer alan birçok esere sahip.

Çarlık dönemine atfen, “Rus şehirlerinin anası” denilen Kiev, yeşil doğayla uyumlu zarif yapılaşmanın nadir bir örneği… Goethe’nin, “İçinde parklar olan şehirler gördüm ama parkın içinde şehir ilk kez görüyorum” dediği bir estetik kenti.

Putin, Harkov’a, Mariupol’a ve diğer bazı Ukrayna kentlerine yaptığını güzel Kiev’e de yapar mı, bilmiyorum. Ama bütün bunları düşünürken, bu korkunç ihtimal ile emirlere körü körüne uymak veya sorgulamak, gerekirse karşı çıkmak arasında bir bağlantı aklıma geldi. Her yönüyle uyuşmasa da, birçok benzerlik içeren tarihten çarpıcı bir örneği, Kiev vesilesiyle aktarmak istedim. Hem bir dünya şehrini kurtarmayı, hem de “emir eri” olmamayı içeren bir örneği…

Hitler’in korkunç emri

General Dietrich von Choltitz, 1894’te Alman İmparatorluğu’nun Neustadt kentinde (Şimdi Polonya’da Prudnik) doğar.

1914’te genç bir subay olarak Alman ordusuna ve Birinci Dünya Savaşı’na katılır. İkinci Dünya Savaşı’nda ise önde gelen generallerden biri olur.

Savaşın bütün önemli cephelerinde birliklere komuta eder. 1939’da Polonya’nın, 1940’ta Fransa’nın, 1941’de Sovyetler Birliği’nin işgalinde görev alır.

Batı cephesinde Rotterdam’ın, doğu cephesinde Sivastopol’un alınmasında başarı gösterip Hitler’in takdirini kazanır, hızla yükselir. 1943’e gelindiğinde doğu cephesinde bir panzer (zırhlı) kolordusunun komutanıdır.

Müttefikler 6 Haziran1944’te Normandiya Çıkarması’yla Avrupa’yı Nazilerden kurtarmaya girişince, Von Choltitz, Sovyet cephesinden Fransa’ya kaydırılır. Buradaki görevi Amerikan kuvvetlerinin Cotentin yarımadasını istila etmesini önlemektir. Ama doğu cephesinde Sovyet Kızılordusu önünde geri çekilmeye başlayan Alman ordusunun Fransa’da tutunması da mümkün değildir.

Cotentin ve Normandiya’yı düşüren ABD, İngiliz, Kanada ve Fransız orduları hızla Paris’e doğru akarken, Choltitz de Fransa Başkenti’nin askeri valiliğine atanır.

Ağustos ortalarına gelinmiş, Müttefikler Paris yakınlarına ulaşmıştır. Choltitz, çaresizce kent çevresinde savunma hatları kurmaya çalışırken, Hitler kendisine bizzat telefon edip, o korkunç emri verir:

“Savunma imkanı kalmadığını gördüğün an Paris’i havaya uçuracaksın.”

Vicdanla emir arasında sıkışmak

Choltitz irkilir. Hitler geçmişte de sayısız gaddar emir vermiştir ama böylesini ilk kez duymaktadır. Paris’in tüm insanlığa miras eserlerini düşünür. Yakın zamana kadar sadakatle bağlı olduğu Führer’i, Eyfel Kulesi’nin, Louvre Müzesi’nin, Zafer Takı’nın, Sen nehri üstündeki zarif köprülerin, Paris’in bütün muhteşem yapıları ve kültürünün yok edilmesini istemektedir. Madem şehir elinden çıkacak, alanlara da bir şey kalmamalıdır. Gözü öyle dönmüştür ki, benzer bir emri birkaç ay sonra Almanya işgal edilmeye başlandığında, kendi ülkesinin bütün alt yapısının yok edilmesini isteyerek de verecektir.

Nazi rejimi, verilen emri yerine getirmeyenleri ağır şekilde cezalandırmakta (kasap çengelinde asmak, kurşuna dizmek veya toplama kamplarına atmak), yetmezmiş gibi ailelerini de sorumlu tutmaktadır. Savaşın son döneminde Hitler’in bu konudaki emri açıktır:

“Emre itaatsizlik eden cephedeki komutanın Almanya’daki ailesi de cezalandırılacaktır.”

Yani karşı çıkmanın bedelini sadece o subay değil, annesi, babası, kardeşleri, eşi ve çocukları da görecektir.

Şimdi kendinizi Dietrich von Choltitz’in yerine koyun veya bugün “Emredileni yaparım, yoksa başıma iş alırım” diyenlerle Von Choltitz’i yan yana düşünün.

İşgalcilikten kurtarıcılığa

Alman generalinin önünde iki seçenek vardır. Birincisi, Hitler’in emrini yerine getirip, Paris’i yok etmek, kendisi ve ailesini olası bir cezadan kurtarmak. İkincisi, emre itaatsizlik edip, Paris’i kurtarmak ama bu arada kendisi ve ailesini ateşe atmak…

İlk seçenek sonunu düşünen biri için kolay yoldur ama vicdani değildir. İkincisi ise ölümlerden ölüm beğenmektir.

Von Choltitz, fazla düşünmez. Bir kentin, dünya mirasının katili olmak yerine, riskli yolu seçer. “Tarihe Eyfel Kulesi’ni ve Paris’i yıkan adam olarak geçmek istemiyorum” der. Kimselerin cesaret edemediğini yapıp Hitler’in emrini dinlemez ve Paris’in tek kaldırım taşına bile dokunmaz.

Müttefik orduları Paris kapılarına dayandığında göstermelik bir iki küçük çarpışma dışında direnişe izin vermeyip kentin zarar görmesini önler. Önce şehirdeki Fransız direnişçilerle temasa geçip, ateşkesi sağlar. 25 Ağustos 1944’te de Montparnasse Garı’nda Fransız general Leclerc’e Paris’i sapasağlam teslim eder.

Emre itaatsizlik ettiği için normal şartlarda Almanya’daki ailesinin başına felaketler gelmesi beklenirdi ama ya kendisi bunu önleyecek tedbirleri aldığı ya da can derdine düşmüş Nazi rejimi bunu yapamadığı için kimseye bir şey olmaz.

Eski düşmana minnet

Von Choltitz, 1947’ye kadar ABD’de savaş esiri olarak kaldıktan sonra, ülkesi Almanya’ya döner. Kendisinin Paris’e gösterdiği merhameti, müttefikler Alman şehirlerinden esirgemiş, acımasız bombardımanlarla harabeye çevirmiştir. Eski general, Baden Baden’de sakin ve onurlu bir hayat sürer, anılarını yazar 1966’da 72 yaşında ölür.

Öyküsündeki en anlamlı olaylardan biri cenazesinde yaşanır. Nazi işgalinde büyük kayıplar verip, büyük acılar yaşamış Fransızlar, eski düşmanları, işgal valisi için görkemli bir cenaze töreni düzenler. Çünkü bilmektedirler ki, sahip oldukları yüzlerce muhteşem eser onun sayesinde ayakta kalmıştır. Ona bugün de “Paris’in kurtarıcısı” diye saygı duymaktadırlar. Von Choltitz’in hikayesi, yıllar sonra, 2014’te Volker Schlöndorff’un “Diplomatie” filmine konu olur.

Bugün yolunuz Paris’e düşer de, Eyfel Kulesi’ne çıkar, Zafer Takı’ndan ya da Sen üstündeki zarif köprülerden geçerseniz veya Louvre’u gezerseniz, General Von Choltitz’i anmayı unutmayın. Bilin ki, hayran hayran gezdiğiniz Paris, o hayatını ortaya koyarak Hitler’e direndiği için ayaktadır.

Cömert Arslan

Gazeteci

Recent Posts

Özel, Bahçeli’ye Sinan Ateş cinayetini sordu: o iki isim kim?

Sinan Ateş cinayeti davası siyasetin gündeminde yer tutmaya devam ediyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin CHP…

5 saat ago

Şimşek fiili başbakan gibi: dış politikadan iç güvenliğe kadar

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i hedefe koymak gibi bir niyetim yok. Onu zaten AK…

11 saat ago

Reisi’nin ölümü: İran’daki mollalar rejimi kâğıttan kaplan mı?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın 19 Mayıs’taki helikopter kazasında ölümleri,…

1 gün ago

Kastamonu’nun derdi ne?

Behlül Özkan - Evren Balta 31 Mart seçimleri bitmiş, sonuçlar açıklanmış ve artık yeni bir…

1 gün ago

Yeni “oyun değiştirici” teknolojiler hayatımızı riske mi atacak?

Ateşli tartışmalarımızda “bugün dünyadaki en önemli oyun değiştirici gelişme nedir?” diye sorulduğunda kimisi iklim değişikliğini,…

2 gün ago

İddia: Merkez Bankası alıma geçmeseydi dolar şimdi 32 değil 27 TL idi

31 Mart seçimlerinden önce ABD dolarının TL karşısında daha fazla değer kazanmaması için rezervlerinden döviz…

2 gün ago