Ekonomimiz geriledikçe birçok alanda tavizler vermeye başladığımızı görüyoruz. Son olarak 27 Temmuz 2022 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile artık Bulgaristan vatandaşlarının sadece kimlik kartı ile ülkemize gelebilecekleri duyuruldu. Bulgaristan vatandaşlarına getirilen bu kolaylığın sınırdaki esnafımız için alındığı anlaşılmaktadır.
Ülkeler arası ilişkilerde en temel husus mütekabiliyettir. Diğer bir deyişle size nasıl muamele ediliyorsa buna aynı şekilde karşılık verilmesidir. Bu diplomaside en çok dikkat edilen noktalardan biridir. Size karşı olumsuz bir davranışta bulunulduysa bunun karşılığının verilmesi ülkenin itibarı açısından önemlidir.
Mesele sadece Bulgaristan değil. Vize konusunda ne yazık ki ülkemiz sınıfta kaldı. Bu durum yeni olmayıp 1980’li yıllara kadar uzanmaktadır. Turizm odaklı ekonomik gerekçelerle Türkiye zaman içinde birçok ülkeye vize kolaylığı getirdi. Buna rağmen Türk vatandaşları hep vizeye muhatap kaldı.
Türk vatandaşının vize eziyeti
Türkiye yıllardır Avrupa ülkelerinin vize muamelesinden çok sıkıntı çekti. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra Türk vatandaşlarına Avrupa ülkeleri teker teker vize zorunluluğunu getirdi. Daha sonra da Schengen çerçevesinde AB nezdinde genel bir uygulama halini aldı. Türkiye’de herkesin bir vize hikâyesi vardır.
AB ülkeleri Schengen (*) vizesi için olur olmaz belgeler isterler veya çok kısa bir süre için bir kereliğine verirler, ya da vermezler ve aldıkları parayı iade etmezler. Sonuçta vize verilse bile genelde vatandaşlarımızın eziyetle karşılaştıkları durumlar çoğunluktadır. AB’ye aday ülkelerin neredeyse hepsi vize muafiyeti kazanırken Türkiye için bu sağlanamadı.
AB’ye aday olmayan birçok ülkenin bile vizeye ihtiyacı yok.
Vizeyi kaldırıp karşılığında ne aldık?
Mütekabiliyet veya karşılıklılık ilkesi çerçevesinde Türkiye kendisine vize uygulayan her AB ülkesine vize uygulaması beklenirdi. Ancak turizm gerekçe gösterilerek yapılmadı. Hâlbuki zaten vize istediklerimiz dahi ya internet üzerinden başvuru ile bunu sağlıyor ya da ülkemize ayak bastıklarında parasını vererek girebiliyorlardı. Bizim gibi binbir evrak gösterip reddedilme durumu olmuyordu.
Uzun süredir bir kısım Avrupa ülkesinden vize isterken birçoğu için gerekmiyordu. Yeknesak bir politikamız yoktu. Örneğin Almanlar Türkiye’ye vizesiz girerken neden Avusturyalıların vizeye muhatap olduklarını Viyana’da Büyükelçi iken bana pişkinlikle sorarlardı. Biz de siz kaldırmadığınız sürece devam eder diye karşılık veriyorduk.
Ancak 2 Mart 2020’de Güney Kıbrıs dışında geri kalan AB ülkelerinden vize zorunluluğunu kaldırdık.
Karşılığında ne aldık? Merak ediyorum.
Ne yazık ki tutarlı bir vize politikamız bir türlü sağlanamadı. Örneğin 2002’den sonra birçok Afrika ve Orta Doğu ülkesine vize koşulunu kaldırdıktan sonra göç krizi nedeniyle yeniden vize zorunluğu getirildi.
Türk vatandaşlarına vizenin kaldırılması girişimleri
AB’nin Türk vatandaşlarına vizeyi kaldırması için çeşitli girişimlerde bulunduk. Ankara Anlaşmasına dayalı olarak davalar açıldı ve bazıları kazanıldı. Ancak AB tarafı bunu genelleme yapmaktan kaçındı; yeterince üstlerine gidemedik.
Elimize başka fırsatlar geçti. Suriye kriziyle bizden çok istedikleri Geri Kabul Anlaşması (GKA) gündeme geldi. Buna göre ülkemizden yasa dışı yollarla AB ülkelerine geçen Türk ve yabancı uyruklu kişileri geri almamız öngörülüyordu. Ancak geri alırken yasa dışı yollarla gittiklerinin ispatı ve bunun da yetkililerimiz tarafından kabul edilmesi gerekiyordu.
Uzun süre bu anlaşmaya direnmemizin nedeni kaç kişinin geri geleceğinin bilinmemesiydi. Fakat önceden Yunanistan ile bir GKA’nın bulunması ve dahası o sırada ülkemizde yüzbinlerce Suriye bulunurken en fazla birkaç bin kişinin geri alınma olasılığı neticesinde bu anlaşmayı yapmamız kabul edildi. Bunun vize muafiyetine giden yolu kısaltması bekleniyordu.
Neticede AB ile Vize Serbestisi Diyalogu Mutabakat Zaptı ve Geri Kabul Anlaşması Ankara’da AB Komiseri Malmström ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu tarafından 16 Aralık 2013’de imzalandı.
Terörle mücadele yasası engeli
Bir başka imkân göç krizi sırasında ortaya çıktı.
AB göç akını ile baş edemiyordu. Türkiye bunu ilişkilerimize düzene sokmak için fırsat olarak gördü ve bu şekilde vize konusunu da gündeme taşıdık ve bunun hızlıca çözülmesini istedik.
O zamanki ortam lehimizeydi. Her şey yolunda gitseydi Haziran veya en geç Ekim 2016’da tüm Türk vatandaşları için vizeler kalkmış olacaktı. O tarihlerde buna inanan çok az kişi vardı ve yaşanan aksilikler ne yazık ki onları haklı çıkardı.
Tamamlanması gereken altı kriter vardı. Bunlardan en önemlisi terörle mücadele yasasının AB normlarına uyarlanması idi. AB öyle bir haldeydi ki o sıralarda terörle mücadelemizi etkilemeyecek herhangi bir yasa değişikliğini dahi kabul edeceğini belirtmişti. Başbakan Davutoğlu 2016 Mayıs başında geri kalan kriterlerin hızlıca tamamlanması talimatını vermişti. Ancak kendisi kısa süre sonra görevden alındı ve ardından 15 Temmuz darbe girişimi meydana gelince AB ile ilişkiler olumsuz bir hal aldı. Bugüne kadar o altı kriter verdiğimiz sözlere rağmen tamamlanamadı.
Meksika üzerinden ABD’ye kaçan Türkler
Son zamanlarda bunları yerine getirmeden AB’den vize muafiyetinin sağlanmasını istiyoruz ama son altı yıldır AB ile ilişkilerimiz ne yazık ki geriledi. Türkiye’ye aday ülke gibi değil bir üçüncü ülke gibi davranılmaktadır. Üyelik müzakereleri durmuş ve Gümrük Birliği’nin yenilenme çalışmaları da bir takım gereksiz koşullara bağlanmış durumdadır. Şu anda Türkiye aşağıda sıralanan kriterleri yerine getirse bile üye ülkelerin ve Avrupa Parlamentosunun onayı gerekecek ki bunu sağlamak kolay olmayacak. Ne yazık ki AB ile ilişkilerimiz kaçan fırsatların bir özetidir.
Öte yandan, AB’nin bir başka korkusu da vize serbestisinin sağlanması halinde binlerce, hatta milyonlarca vatandaşımızın AB ülkelerine akın edeceğidir. Meksika üzerinden ABD’ye geçmeye çalışan Türkler haberi bu algıyı sadece pekiştirecektir. Ancak AB’nin diğer ülkelerle yaptığı anlaşmalarda yer alan bir hükme göre sayıca önemli bir akım olduğunda vizelerin tekrar konabileceği ibaresi bulunmaktadır. Bu da AB açısından emniyet supabı olduğundan bundan büyük bir endişe duyulmaması gerekir.
Vize serbestisi kriterleri
Vize serbestisi konusunda AB’nin kendi yükümlülüklerini yerine getirmesi için Türkiye kalan altı kriteri tamamlamak zorundadır. Geri kalan altı kriter şunlardır:
– Geri Kabul Anlaşmasının uygulanması (üçüncü ülke vatandaşları ve vatansızlar için 1 Ekim 2017’de yürürlüğe girmesi öngörülüyordu ama AB’nin yaptırımlarına karşılık askıya aldık);
– Terörle mücadele yasasının gözden geçirilmesi;
– Tüm AB üyeleriyle adli işbirliği (Biz Güney Kıbrıs ile doğrudan temas gerekmeyecek şekilde Eurojust veya üçüncü bir üyenin arabuluculuğunu tercih ediyoruz ama Rumlar bunu kabul etmemektedir);
– Kişisel verilerin korunması yasasının AB müktesebatına uyarlanması;
– Europol ile operasyonel işbirliği anlaşması imzalanması (Europol Konsey’den müzakere yetkisi almak zorunda olup, ayrıca Avrupa Parlamentosunun onayı da gerekmektedir.);
– Avrupa Konseyi GRECO tavsiyeleri çerçevesinde yolsuzlukla mücadele önlemlerini alınması.
Bulgaristan son örnek ama sonuncu mu?
AB’den ne zaman bu konuda adım atmalarını istesek bu kriterlerin yerine gelmesinin gerektiği önümüze konmaktadır. Bu nedenle ortam çok uygun olmasa da bunların yerine getirilmesine çalışılması ve deyim yerindeyse topu karşı tarafa atmamız yararlı olacaktır. Ondan sonra da AB’nin verdiği sözler için her ortamda bastırmamız gerekir.
Eğer vize konusunu kökünden çözeceksek bu işe ciddi bir şekilde el atmak lazım. Yoksa Bulgaristan örneğindeki gibi, Türkler vize kuyruklarında beklerken daha birçok ülke vatandaşlarının pasaport bile göstermeden kollarını sallaya sallaya Türkiye’ye geleceklerini göreceğiz.
NOT:
[*] Tüm AB ülkeleri Schengen’e dahil değildir. Bulgaristan, Güney Kıbrıs, Hırvatistan ve Romanya henüz katılmamışlardır. Ama AB’ye üye olmayan bazı ülkeler dahil, Schengen sistemine dahil ülkeler şunlardır: Almanya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Letonya, Lichtenstein, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, Yunanistan.