“Çin büyük, güçlü bir devlet” diye vurguluyor Çin’in Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Çıng Veyhua (Cheng Weihua – 程卫华 ); “Bizi bile önemsemeyerek içişlerimize karışan ABD’ye bir itirazımız olmazsa, daha küçük, güçsüz ülkeler nasıl dayanabilir? Dünya orman kanununa döner.”
Bu sözler son Tayvan Krizinin Pekin’i nasıl derinden etkilediğinin ve bu nedenle ABD’ye tepkisini Tayvan krizinin ötesine, küresel plana taşımaya hazırlandığının işareti.
Çıng “ABD, Tayvan kartını oynayarak Çin’i çatışmaya kışkırtmaya çalıştı. Kışkırtmaya gelmeyeceğiz” diyor zoom üzerinden, Türkçe yaptığımız söyleşide; “Çin’in limitlerini test etmeye çalıştı. Medya üstünlükleri var. Çin altında kalmayacak. Biz barışı seven bir milletiz. Tayvan Boğazının iki tarafı da aynı millet; biz kardeşleriz. Kan dökmek istemiyoruz. Ama ilkelerini de savunan bir milletiz. Bir milim bile taviz vermeyeceğiz.”
– Yani, bu siyasetiniz Tayvan ile sınırlı kalmayacak, dünyanın diğer bölgelerine de yansıyacak mı?
– Evet. Daha adil, yeni bir uluslararası düzen amaçlıyoruz. Tayvan ile sınırlı kalmayacak.
– Bu önleyici, proaktif siyaset izleyeceğiniz anlamına mı geliyor?
– Evet.
“ABD iç hukukunu dayatıyor”
Çin’li diplomatın Tayvan ile sınırlı kalmayacağını söylediği ABD ile mücadele çizgisinin hedefleri arasında ABD’nin yaptırımlar siyaseti var.
• “ABD kendi iç hukuku ile başka ülkelere baskı kuruyor. Gelişmekte olan ülkelerin gelişme hakkını ellerinden almaya çalışıyor. Hangi alanda ileri gidersek de darbe vurmaya çalışıyor. Mesela, Huawei’nin güvenlik nedenleriyle engellenmesi bir bahane. Çin’in bazı uzay çalışmalarına “ABD menfaatlerine karşı” diye yaptırım koyuyor.
“Uzun kolu müttefiklerine karşı da çalışıyor. 2018’de Türkiye’ye alüminyum kısıtlamasında [Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy] Pelosi’nin rolü vardı. Rusya’dan S-400 füzeleri aldı diye Türkiye’nin Savunma Sanayii Başkanlığına yaptırım ilan etti.
“ABD’nin zorbaca yöntemlerine karşı birlikte mücadele edilmeli. Bu sadece Çin İçin değil, bütün dünya için önemli. Çin dayanamazsa diğer ülkeler de dayanamaz.”
Çıng, Ekim ayında yapılması beklenen Çin Komünist Partisi 20’inci Kongresinin ABD ile küresel mücadele bakımından belirleyici olacağı iddiasını şu iki noktaya dayandırıyor:
• “Dünya ekonomisi için de önemli olan Çin ekonomisinin gelişmesini sürdürmeye ve dünya çapında ABD hegemonyasına karşı mücadeleye kararlıyız.”
Çin ve “Dünya beşten büyüktür”
Çin’in “ABD hegemonyasıyla” bir mücadele alanının da Birleşmiş Milletler olarak görüyor.
– BM’de Güvenlik Konseyi reformunu destekliyoruz. Gelişmekte olan ülkelerin, Afrika ülkelerinin temsiliyetini önemsiyoruz.
Bu ilk anda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” sloganını çağrıştırıyor. Ama Erdoğan’ın saydığı “beş” içinde ABD, Rusya, İngiltere ve Fransa ile birlikte Güvenlik Konseyi’nin veto yetkisine sahip beş üyesi içinde Çin de var. Soruyorum:
– Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” sloganı gibi mi?
– Japonya, Almanya, Brezilya, Hindistan gibi ülkeler de var.
– Ama Erdoğan dünya nüfusunun önemli kısmını oluşturan Müslüman ülkelerin de temsilini istiyor.
– Gelişmekte olan ülkelerin, Müslüman ülkelerin, Afrika ülkelerinin temsiliyetini önemsiyoruz.
Ben de ikinci kez Afrika vurgusunu önemsiyorum. Mücadelenin yükseleceği alanı gösteriyor. Türkiye de o alanda kendisini gösterdi son yıllarda.
Çıng’ın söylediklerinden Pelosi’nin son Tayvan çıkışının Çin’i çileden çıkardığını anlıyoruz. Öte yandan Çin’in bu mücadeleyi -Tayvan Adasını kuşatan askeri tatbikatlar yapsa da ekonomik ve siyasi alanda yürütmek istediğini de anlıyoruz.
“Pelosi ziyareti olmasa bunlar olmazdı”
– ABD’nin Çin’in içişlerine müdahalesi olarak Pelosi’nin Tayvan ziyaretini mi kast ediyorsunuz?
– Evet. Üç nedenden dolayı.
Birincisi ABD kendi taahhütlerine aykırı davrandı. 1971 Anlaşmasına göre ABD bir tek meşru Çin devleti olduğunu, onun da Çin halk Cumhuriyeti olup Tayvan’ın onun bölünmez parçası olduğunu, bunun da diplomatik ilişki kurma şartı olduğunu kabul etmişti.
İkincisi ABD uluslararası toplumun konsensüsüne aykırı davrandı. 1971’e kadar BM’deki Çin koltuğu Tayvan adınaydı. Gelişmekte olan ülkelerin desteğiyle ABD’ye rağmen ÇHC’ne devredilmişti.
Üçüncüsü 1971 anlaşmasında Amerikan halkının Tayvan halkıyla kültür ve ticaret anlaşmasını sürdüreceği de yazılı. Ama Pelosi’nin ziyareti kültür ve ticaret ilişkileriyle sınırlı değildi.
Türkiye’de bazıları sanki gerilimi Çin’in tırmandırdığı yorumunu yapıyor. Oysa ABD’yi her düzeyde, en üst düzeyde uyardık. Pelosi ziyareti olmasa bunlar olmazdı.
Pelosi, Tayvan’a Rusya-Ukrayna savaşının sıcaklığında gitti. ABD’nin bu çıkışı Çin’in Rusya’ya daha fazla desteğiyle mi sonuçlanır, azaltmasıyla mı? Bunu zaman gösterecek. Ancak Türkiye’yi de etkileyebilecek Çin-ABD rekabetinin tırmanışı artık gündemde.