Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İsveç ve Danimarka’da Kuran-ı Kerim yakma eylemleri gerçekleştiren Rasmus Paludan ve Hollanda’da benzeri bir eylem yapan aşırı-sağcı Pegida örgütü lideri Edwin Wagensveld hakkında resen soruşturma başlattı.
Başsavcılıktan yapılan açıklamada, Paludan’ın Stockholm’de 21 Ocak’ta gerçekleştirdiği Kuran yakma eylemin yanısıra, ayrıca Danimarka’da da Kuran yaktıkları ve başka tarihlerde provakatif eylemler gerçekleştirdikleri belirtilerek;
“Şüpheliler tarafından İslam Dininin kutsal değerleri olan Kuran-ı Kerim ve İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’e yönelik olarak halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ve halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama niteliğinde eylemler yaptığı anlaşılmakla; olaylara ilişkin halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme ve halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama suçlarından resen soruşturma başlatılmıştır,” denildi.
İsveç’teki eylemlerde aşırı sağ etkisi ve Paludan
Danimarkalı aşırı sağcı, islam karşıtı politikacı Paludan, aşırı sağcı Stram Kurs (Sert Çizgi) partisinin başkanı. Yabancı düşmanı söylemleri ve provokatif kuran yakma eylemleri ile tanınan Paludan’ın Danimarka’da ırkçılık ve hakaretten hakkında verilmiş hapis cezaları var.
Ağustos 2020’de İsveç’te gerçekleştirmeyi planladığı bir kuran yakma eylemi sebebi ile 2 yıl İsveç’e girmeme cezası alan Paludan, babasının İsveç vatandaşı olmasını kullanarak vatandaşlığa başvurmuş, başvurusunun onaylanmasının ardından aynı yılın Ekim ayında İsveç’e gelmişti.
Nisan 2022’de gerçekleştireceğini ilan ettiği Kuran yakmayı da içeren çeşitli provokatif eylemlerle ayaklanmalara sebep olan Paludan’ın, Türk büyükelçiliği önünde gerçekleştirdiği soruşturmaya konu olan eylem için izin alabilmiş olması düşündürücü.
İsveç geçtiğimiz Eylül ayında yapılan seçimlerin ardından üç merkez-sağ partinin kurduğu bir koalisyon hükümeti tarafından yönetiliyor, fakat bu koalisyon aşırı sağcı İsveç Demokratları (Sverigedemokraterna) partisinin desteğine muhtaç. Neo-Nazi köklere sahip bir parti olan İsveç Demokratları’nın son seçimlerde gösterdiği başarının arkasında Rusya’nın desteği olduğu konuşuluyor.
Batı’da aşırı sağın güçlenişi ve Rusya
Ocak ayından itibaren 6 ay boyunca Avrupa Birliği başkanlığı yürütecek olan İsveç yönetiminin bu aşırı sağcı ve yabancı düşmanı gruplara olan bağımlılığı, Avrupa Birliği’nin göçmen politikalarını nasıl yönetecekleri konusunda endişe yaratıyor. İsveç yönetiminin NATO üyeliği için Türkiye’nin oyuna ihtiyacı olmasına rağmen, Paludan’ın provokatif eylemlerine izin vermesi, hükümetin aşırı sağcı unsurlara ne derece taviz verebileceğine dair ürkütücü bir örnek sunuyor.
İsveç Demokratları, ifade özgürlüğü ve nefret söylemleri arasındaki çizgiyi korumakta zorluk çeken Batı ülkelerinde son yıllarda hız kazanan aşırı sağcı ve yabancı düşmanı akımlardan sadece birisi. Rus devleti son yıllarda özellikle sosyal medya üzerinde bot ve trol hesaplarla sinyal arttırarak ve propaganda haberler yayarak bu akımların seslerinin duyulmasını ve taraftar kitlelerinin genişlemesini sağlıyor. Rusya bu aşırı grupların etkinliklerinin artmasına destek vererek Batı demokrasilerini destabilize etmeyi hedefliyor. Bunun en çarpıcı örneği ise Amerika’da 6 Ocak Kongre baskını ile sonuçlanan süreç. Amerika’da aşırı sağcı, komplo teorici, militan grupların güç kazanmasında özellikle Twitter üzerinden koordine olan Rus “trol” hesaplarının etkisinin büyük olduğu biliniyor.
Paludan ve kuran yakma eyleminde de Rusya’nın parmağı var. Bu eylem için resmi izin harcını yatıran kişi daha önce Rus devlet ajansı RT’de serbest muhabir olarak çalışmış olan bağımsız gazeteci Chang Frick. Kendisi de İsveç Demokratları’nın üyesi olan Frick, 2017 yılında partidaşı Rus doğumlu politikacı Pavel Gamov’un gerçekleştirdiği Rusya gezisini takip etmişti.
Finlandiya Dışişleri Bakanı Haavisto, Fin YLE TV1 televizyonuna geçen Cumartesi verdiği röportajda Paludan’ın Rusya ile bağlarının “araştırıldığını ve yakınları arasında bazı bağların bulunduğunu” açıklayarak “3. bir gücün, örneğin Rusya’nın, veya NATO üyeliğine karşı grupların ortalığı karıştırmaya çalışıp çalışmadığına dair sorular var ve bu kesinlikle affedilebilir değil” diye konuştu.
İsveç’te Türkiye karşıtı propaganda
NATO ile ilgili bu tartışmalar sürerken, İsveç’te sosyal medya üzerinde Türkiye karşıtı propaganda devam ediyor. Bu propagandaya konu olan durumlardan biri Stockholm’de son zamanlarda gerçekleşen şiddet olayları ile Türkiye’de bulunan bir çete liderinin bağlantısı.
Stockholm’de geçen Cumartesi günü gerçekleşen bir silahlı saldırıda 15 yaşında bir erkek çocuğu hayatını kaybetti. Olay Stockholm’de Sundsvall uyuşturucu pazarında etkin iki çete arasındaki şavaşın son sonuçlarından birisi. Başkent bir süredir bu uyuşturucu savaşında patlamalar da dahil çeşitli şiddet olayları ile sarsılıyor.
“Kürt Tilki” ve Rusya’nın propaganda operasyonları
Savaşan iki çete “Yunanlı (Greken)” ve “Kürt Tilki (Kurdiske räven)” takma isimlerini kullanan iki lider tarafından yönetiliyor. Kürt Tilki, 2020 yılında İsveç’ten önce Kuzey Irak’a, oradan da Türkiye’ye kaçan ve geçen sene Marmaris’te bir baskında yakalanıp serbest bırakılan 36 yaşındaki Irak asıllı İsveçli Miran Othman. Kırmızı bültenle aranan ve İsveç devleti tarafından bir süredir iadesi talep edilen Othman salıverilmesinin ardından Türk vatandaşlığına geçti.
Othman, Stockholm’de gerçekleşen bu çete savaşının sorumlusu olarak görülüyor ve iadesinin yapılmaması Türkiye karşıtı propaganda için önemli bir malzeme. Aralık ayında Expressen gazetesi Othman ile ilgili haberine “Türkiye İsveç’in NATO üyeliğini onaylamak için İsveç’ten iadeler bekliyor. Ama aynı zamanda ciddi suçlardan aranan İsveçliler Türkiye’de iade riski olmadan özgürce yaşıyor” diyerek başlıyordu.
Cumartesi günü yaşanan silahlı saldırı da sosyal medyada “Stockholm suşi restoranında vurularak öldürülen 15 yaşındaki çocuk Türkiye’nin iade etmeyi reddettiği azılı suç liderine bağlı uyuşturucu savaşının son kurbanı” başlığı ile yayıldı.
Rusya, özellikle sosyal medya üzerinden yürüttüğü gizli propaganda operasyonları ile biliniyor. İsveç’in NATO’ya üyeliğini istemeyen Rus devletinin, İsveç vatandaşları arasında Türkiye karşıtı hisleri körükleyerek NATO görüşmelerini riske atan eylemlere çanak tutuyor olduğundan şüpheleniliyor.