Depremden etkilenen 14 milyon nüfuslu 11 ilimizde 8 milyon civarında kayıtlı seçmen vatandaşımız yaşıyordu. Yaklaşık 64 milyon seçmenin oy kullanacağı 2023 seçimlerinde bu nüfus, toplam seçmenlerin takriben yüzde 12-13’üne denk düşüyor. Depremzedelerin, enkazdan çıkarılabilen yakınlarının cenazelerini defnettikten sonra barınma, güvenlik ve sağlık kaygılarıyla bölge dışındaki illere göç etmeye başladıkları görülüyor.
Bu göç bir süre daha devam edebilir. Kaçınılmaz sonuç, deprem bölgelerindeki illerimizin nüfuslarının azalması olacak. Seçim tartışmaları sürerken, depremzedeler e-devlet sistemi üzerinden adreslerini değiştirecekler ve yeni yaşam alanlarının nüfuslarına kaydolacaklar. Toplumsal doku ve hafıza yeniden şekillenecek. Tartışmalar bir yana, afete maruz kalan vatandaşlarımızın önceki adreslerinde oy kullanmaları giderek zorlaşacak.
Bu meselenin basit, adil, ahlaki, hukuki ve demokratik bir çözümü var: Deprem bölgesini mecburen terk eden vatandaşlarımıza, geçici olarak yerleştikleri illerde aslî (önceki) adreslerini değiştirmemeleri; gerekirse bu illeri ikinci adresleri olarak kaydettirebilecekleri söylenebilir. Bunda amaç depremzede vatandaşlarımıza yaşadıkları yerlerde kendi illeri için oy kullanma imkanının sağlanmasıdır. Bu, o kadar da zor olmasa gerek.
Depremzedelerin oy hakkı YSK’nın elinde
Böyle bir düzenleme nasıl yapılabilir? Seçim kanununda, “seçim hazırlıklarının seçim bölgelerine göre yapılacağı” kayıtlı. Bu ifadeyi dar yorumlarsak, kayıtlı seçmenler için yaşadıkları ilin sınırları dışında sandık kurulamaz. Oysa geçtiğimiz seçimlerde, YSK seçim bölgelerinin nasıl belirleneceğine ilişkin yasada açık hüküm bulunmasına rağmen seyyar sandık kurulmasını onaylamıştı. Böyle bir emsal önümüzde duruyor.
O halde, YSK benzer bir kararla depremzedelerin bulundukları illerde kendi illeri için oy kullanmalarını teminen karar verebilir.
Yaşanan afetin büyüklüğü, hayatın olağan akışının dışına çıkmak için yeterince güçlü ve ikna edici bir ‘zorunlu sebep’ yaratmıyor mu? Bu olamıyorsa, CHP’nin önerdiği gibi, seçim kanununa bir madde eklenmesi ve bu ek maddenin bir yıl beklemeden hayata geçirilmesi için Anayasa’ya geçici bir madde eklenmesi mümkün görülebilir. Neticede aslî amaç, depremzedelerin afete maruz kalan illeri için doğal ve hukuki oy kullanma haklarını korumak olduğu için böyle bir değişikliğe kimsenin karşı çıkacağını düşünmüyorum.
Depremzedelerin oy kullanma haklarına ilişkin önerilerimi geçen hafta YetkinReport’ta yazmıştım. Konu gündemdeki önemini sürdürüyor. Depremzedelerin kendi illerinde oy kullanmalarını sağlayacak düzenlemeye ilişkin soruları maddeler halinde cevaplamak istiyorum.
Depremin etkileri seçime engel değildir
1- Seçimlerin ertelenmesine gerekçe arayan kesimlerin ileri sürdükleri bir görüş, depremde hayatını kaybedenlerin listesinin eksiksiz çıkarılamadığı, bunun seçmen kütüklerinin hazırlanmasına engel olacağıdır.
Bu görüş dayanaksızdır. Depremde hayatını kaybettiği resmi makamlar tarafından açıklanan vatandaşların ölüm tescillerinin yapılmasına engel yoktur. Tescil yoluyla seçmen listeleri otomatik ve anlık güncellenir.
2- Resmî açıklamalar dışında çok sayıda vatandaşımız kayıptır. Kayıpların hukuki durumu cansız bedenlerin bulunmasına veya gelecekte açılacak gaybubet davalarının sonucuna göre belli olacaktır.
Bu durumdaki kişilerin isimlerinin seçmen kütüklerinde sağ olarak kaydedilmesi hukuken veya pratik olarak seçimlerin düzenlenmesini engellemez.
Bu grupta olup akıbetleri halihazırda belirsiz seçmenler seçim günü oy verme merkezine gelirlerse, oy kullanabilirler. Hayatta olmayanların oy kullanmaları mümkün olmayacağına göre, yaşanan belirsizlik seçimleri etkilemez.
3- Bazı vatandaşlarımızın kimlik belgeleri kaybolmuş olabilir. Seçim günü kimlik doğrulaması kolayca yapılamayabilir.
İçişleri Bakanlığı, depremzedelere e-devlet üzerinden diledikleri zaman hızlıca geçici kimlik vermektedir. Dolayısıyla deprem bölgesinde kalan veya başka illere göç eden vatandaşlarımızın oy verme sırasında kimlik ibrazı sorunu yoktur.
Depremzedelerin başka illere göçü
4. Çok sayıda vatandaşımız deprem sonrasında illerinden ayrılmış başka illere yerleşmiştir.
Bu konu yalnız seçimler açısından değil, bölgenin sosyal dokusunun korunması bakımından da önemlidir. Doğup büyüdükleri illerden geçici olarak ayrılanların adreslerini başka illere taşımaları teşvik edilmemelidir. Aksi halde, bölgenin dokusu bozulur, bu illerin daha önce çıkardıkları milletvekili sayısı önemli ölçüde azalır.
Depremzedelerin yeni adreslerinde eski illeri için geçerli olacak şekilde oy kullanmaları mümkündür.
Yurtdışındaki vatandaşlarımız için son 2-3 seçimdir uygulanan yönteme deprem bölgemizdeki illerde yaşayan vatandaşlarımız için başvurulabilir.
YSK kararıyla, deprem bölgemizdeki vatandaşlarımıza kendi illerinde veya geçici olarak ikamet ettikleri il ve ilçelerde oy kullanma hakkı sağlanabilir. YSK bu konuda olumsuz görüş bildirdiği takdirde, siyasi partilerin oydaşacakları bir hukuki metin üzerinden yasal düzenleme yapılabilir.
Niyet varsa, imkân var
Böylece depremden etkilenen 11 ilimizdeki vatandaşlarımız, e-Devlet ve YSK bilişim sistemleri üzerinden dilerlerse kendi illerinde veya yerleştikleri yeni illerinde oy kullanabilirler.
Bu uygulamaya geçerken, çeşitli illerde oy kullanacak depremzedelerin sayısını önceden belirlemek gerekecektir. Başka illerde oy kullanmayı öngören depremzedeler e-Devlet üzerinden seçimlerde hangi il veya ilçede oy kullanacaklarını beyan edebilirler.
Son günlerde yapılan açıklamalardan, iktidar ortalarının da muhalefet partilerinin de seçimlerin ertelenmesini istemedikleri izlenimi uyanıyor. Bu niyet beyanı sözde kalmamalı, bir an önce uygulamaya geçirilmelidir. YSK’nın seçimler için hazırlıklarını yoğunlaştırması, 85 milyonluk nüfusunun 64 milyonunun kayıtlı seçmen ve vergi mükellefi olduğu ülkemizde açıktır ki, yeterince haklı bir beklentidir.