Hepimize, her yerden mesajlar yağıyor. Hemen hepsinde AKP iktidarının yarattığı dünyanın karanlık bir parçası anlatılıyor. Öyle çoklar ki, örneğin ekonomist Dr.Murat Kubilay ekonominin ne durumda olduğunu anlatmış (üzerine tıklayarak lütfen bu bilgi selinin tamamını okuyun): 1- Finansal bağımsızlığımızı yitirmemize neden olan AKP'nin ülkemizi düşürdüğü durum bugün tarihi bir noktaya ulaştı. Merkez Bankası net rezervleri EKSİ
2007-2023 arasında rakam olarak söylersek, nüfusumuzun 14,6 milyon artmasına karşılık, seçmen sayımız 21,4 milyon artmış. Yani 16 yılda 6,7 milyon fark var. Başka deyişle, toplam seçmen sayısının yüzde 10,5’u. Bu yüksek farkın nedenini acaba bize YSK, partiler ya da nüfus işlerinden birileri açıklayabilir mi? Çok merak ettik ve çözemedik. Ben konuyla ekim ayından bu yana
İddialar vahim: bazı sandıklarda muhalefet partilerine verilen oylar tutanaklarda iktidar bloku partilerine yazılarak Yüksek Seçim Kurulu verilerine öyle mi işlendi? Bu durumda kaç sandık vardı? Bu nedenle mi -özellikle milletvekili seçimlerinde iktidar ve muhalefet partileri arasındaki fark bu kadar açıldı? Tartışma Diyarbakır’ın Bismil ilçesindeki 1234 sayılı sandık tutanağının sosyal medyaya yansımasıyla başladı. Buna göre 267
Bütün gün sosyal medyada, hemen hemen herkesin “seçimde hile” teorileri yazdığını gördük. Aslında “hile teorileri” yazan insanların çoğu, kötü niyetle yapmıyor. Ama eminim, oralarda birileri de, bu ateşi harlıyor. Çünkü bu hile teorileri herkesi kızdırmak, küstürmek ve/veya umutsuzlandırmak için iyi bir yol. Birileri muhtemelen şöyle diyor; “En üstün savaş sanatı, düşmanı savaşmadan boyun eğdirmektir.” (Sun
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın YSK açıklamasına göre yüzde 49,51 oyla, barajın yarım puan altında kalmasına bakarak “İlk turda seçilemedi, güvenoyu alamadı” diye teselli aramak elbette mümkün muhalefet sözcüleri bakımından. Bu teselli arayışlarının 28 Mayıs’taki ikinci turda ne Millet ittifakı ne de diğer muhalif kesimlere en küçük faydasının olmayacağı açık. Neticede CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun da tıpkı
14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kala Yüksek Seçim Kurulu muhalefet tarafından yapılan iki kritik başvuruyu karara bağladı. Buna göre, YSK milletvekili adayı olan bakanların seçimden önce istifa etmelerine gerek olmadığına karar verdi. Ayrıca, CHP ve İYİ Parti’nin ortak liste ile seçimlere girmeye karar verdiği 16 ilde oy pusulalarında “Millet İttifakı” ifadesi bulunmayacak. Bakanların istifasına gerek
Aslında sadece CHP lideri ve muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener için geçerli değil bu zor karar. İttifak partilerinin 14 Mayıs seçimlerine ortak milletvekili listeleriyle girip girmeyeceği AK Parti lideri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP lideri devlet Bahçeli için de geçerli. Bahçeli’nin MHP’nin ayrı listeyle seçime gireceğini söylemesi ardından
Şubat ayında Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) bir dilekçe yazarak, yedek ve asil üyelerini belirleyip kurulun oluşumunu tamamlamasını istemiştim. YSK’dan dilekçeme cevap verildi. Kurul, 15 Mart tarihli cevabında isteğimin “özel istem” olduğunu belirtti. YSK üyeleri; Anayasa’nın 79. Maddesinin ve YSK’nın teşkilatı ve görevlerin hakkındaki 7062 sayılı yasanın 5. Maddesinde açıkça belirtilen, kurulun kendi yasal oluşumunu tamamlaması
İki büyük depremin ardından yaşanan nüfus hareketleriyle seçim sistemimiz yeniden gündeme geldi. Şimdi, depremzede vatandaşlarımızın oylarını kullanırken sorun yaşayıp yaşamayacağı kaygısı da başladı. Hukuki metinlerimiz böylesi büyüklükte nüfus hareketlerini öngörmediği için seçimlere yaklaştığımız bu günlerde konunun siyasal hayata etkisi giderek önem kazanıyor. Akla ilk gelen, depremzedelerin anayasal haklarını kullanmalarının sağlanmasıydı. YSK’nın çalışmasıyla, çadır ve konteynerde