Seçimlerin tarihi 14 Mayıs olarak resmen açıklandı ve seçim süreci başladı. Önümüzde iki ay kaldı. İttifakların Cumhurbaşkanı adaylarıni belirlenmesinin ardından sırada milletvekili listelerinin hazırlanması ve YSK’na sunulması var; son tarih 10 Nisan. Bunun basit bir süreç olacağını düşünmeyelim, zira yeni seçim kanunu öncekilerden epeyce farklı. Kanun, ittifak kuracak partiler için mayınlı araziye benziyor. Kanunun ittifakları tek listeyle seçime girmeye zorlaması bunlardan biri. Uygulamayı ve sonuçları öngörmek, muhtemel zorlukları aşmanın yollarını bulmak gerekiyor.
Uygulama neydi?
Son milletvekili seçimi 2018’de yapıldı. Partilerin ittifakla girdikleri il ölçeğindeki seçimde kazandıkları toplam oy, kazanılan milletvekili sayısını belirliyordu. Devamında, ittifaktaki partilerin aldıkları oylara göre milletvekilleri paylaştırılıyordu.
Bu basit yöntemi örnekleyelim: Toplam 6 milletvekilinin seçileceği bir ilimiz olsun. Burada, bir yanda seçime tek başına girecek (A) partisi olsun. Diğer yanda, 3 partinin kurduğu (B) seçim ittifakı bulunsun. Varsayalım ki, (A) partisi 130 bin, (B) ittifakı 110 bin oy alsın. Bu durumda, (A) partisi ile (B) ittifakı 3’er milletvekili kazanıyorlar. (B) ittifakındaki partilerin aldıkları oylar ittifakın toplam milletvekili sayısını veriyor. İttifaka verilen oyların tamamı, örneklenen ittifakın kazanacağı milletvekili sayısını doğrudan etkiliyor.
Ancak, çok partili siyasi tarihimiz boyunca demokrasiyi aşındırma pahasına oyunun kurallarını değiştirmeye doyamadığımızı biliyoruz. Geçtiğimiz yıllarda ‘başarılı bir hamle’yle seçim kanunumuzu yeniden değiştirdik, örneklediğimiz basit yöntem iptal edildi. Artık ‘nurtopu gibi doğmuş’ yeni seçim kanunumuzla ‘ileri demokrasi’nin nurlu ufuklarına ilerlemeyi deneyeceğiz.
Şimdi ne oldu?
Yeni kanunla getirilen yöntemi gelin sıralayalım. Bu defa,
- İttifaktaki bir partiye verilen oylar ittifakın oy hanesine yazılmıyor,
- İttifaktaki her partinin o ilde milletvekili çıkarabilecek kadar oy alması şart koşuluyor,
- Eğer partilerin münferit oyları milletvekili çıkarmaya yetmiyorsa, bu oyların tamamı yok sayılıyor. Neticede, bu oylar heba oluyor ve ittifaktaki diğer partilerin de işine yaramıyor.
Şimdi bu yeni uygulamanın yansımalarına bakalım:
Yukarıda örneklenen durumda, (B) ittifakı partilerinin ilk ikisinin de 30’ar bin oy (toplam 60 bin oy) aldıklarını varsayalım. Eğer, seçim yapılan ilde 1 milletvekili çıkarabilmek için en az 32 bin oy almak gerekiyorsa, ittifak içindeki bu 2 parti milletvekili çıkaramıyor. Bu partilerin kazandıkları toplam 60 bin oy boşa gidiyor, (B) ittifakının hesabına yazılamıyor. Sonuçta, bu ilin çıkaracağı toplam 6 milletvekili, (A) tek partisine 5, (B) ittifakının üçüncü partisine 1 milletvekili olarak paylaştırılıyor. Tabii, (B) ittifakındaki üçüncü parti de 32 binden az oy almışsa, milletvekilliklerinin tamamı (A) partisine gidiyor.
Kanun ‘oyun içinde oyun’ gizliyor
Bu hesaplama yöntemi ilk kez önümüzdeki seçimde uygulanacak ve sonuçlarını 14 Mayıs akşamı göreceğiz. Ancak bildiğimiz bir şey var: bu seçimde bir ittifakta seçime katılan parti sayısı ne kadar fazlaysa, ittifakın kazandığı oylardan milletvekiline dönüşmeyecek oyların sayısı da o ölçüde artacak. Dolayısıyla, ‘uyanık’ davranarak, ‘el çabukluğu’ marifetiyle kurgulanan yeni seçim sistemi, partileri ittifak içinde kendi münferit listeleriyle seçime yönlendirirken, hüsrana uğratmayı istemiş gibi duruyor.
Şimdi, seçim öncesi mevcut ittifakların durumuna bakalım:
Cumhur İttifakı’nın lokomotifi AK Parti ne yapacak? BBP ile Hüda-Par (ve başkaca eklenebilecek küçük partiler) gibi ortaklarının adaylarını AK Parti listelerine ekleyecek.
MHP nasıl davranacak? MHP, (önceden olduğu gibi) ittifak içinde kendi münferit listesiyle seçime girecek gibi görünse de anketleri ve yeni seçim kanununu dikkate alarak, başka bir yol izleyebilir. Muhtemelen, diğer küçük ortaklar gibi, MHP’nin de AK Parti’nin listelerinden Meclis’e girmeye çalışması akla yatkın görünüyor.
Tek listeyle seçime zorlama
Bu yöntemler, Cumhur İttifakı’nı yeni seçim kanununun ‘tuzakları’ndan koruyacaktır. Başka türlü söyleyelim: Aslında, yeni kanunun küçük partileri bünyesinde eriterek tek listeyle seçime girecek, böylece kötü ekonomik gidişatı dikkate alarak kaybedeceği gücünü toplayacak AK Parti’yi büyütme hedefiyle hazırlandığı görülebiliyor.
Şimdi Millet İttifakı’nın durumuna bakalım: 6 partiyi barındıran Millet İttifakı’nın işi zor. Millet İttifakı’nın özünde büyük demokrasi uzlaşısı yatıyor. Bu uzlaşının felsefesi, partileri kendi özgün kimlikleriyle seçime girmeye teşvik ediyor. Bu partilerden birkaçı İttifak’taki diğer partilerden birinin listeleriyle seçimlere katılabilirler. Ancak, diğer partiler kendi listeleriyle seçime girerlerse, İttifak’ın önemli oy kayıpları olacak. Buna kesin gözüyle bakabiliriz.
Neler olabilir?
Türk siyasal hayatı için veri bankası olma amacıyla yayın hayatına başlayan Siyasett sitesindeki ‘Simülasyonlar’ başlığı altında farklı bileşenlere göre çıkarımlar ve kestirmeler yapınca bu durumu açıkça görmek mümkün.
Yeni seçim sisteminin amacı, daha demokratik bir seçim yapmak değil. Amaç, muhalefeti seçimlerde başarısızlığa uğratmaktan ibaret. Sistem, listelerin hazırlanmasında partileri istemeyecekleri yollara başvurmaya zorluyor. Ancak, özellikle Millet İttifakı’ndaki partilerin kendilerini matematiksel gerçeklere uyarlama isteklerinin olmadığı görülüyor. Eğer milletvekili listeleri hazırlanırken Millet İttifakı’ndaki partiler eşgüdüm yapmazlarsa, Cumhur İttifakı ülke genelinde daha düşük oyla daha fazla milletvekili çıkaracaktır.
Başka türlü inceleyelim: Cumhur İttifakı’ndaki partilerin tümünün adayları AK Parti listelerine yerleşirse, alacakları oyların tamamı milletvekiline dönüşecek, kayıp oy olmayacak. Böylece Cumhur İttifakı yeni sistemin ‘tuzakları’na düşmeyecek.
Millet İttifakı’nın durumuna bakalım: İttifak’taki 2 partinin CHP listelerinden seçimlere gireceği tahmin ediliyor. Bu durumda geriye 4 parti kalıyor. Depremden sonra yapılan 4 anketin sonuçlarının ortalamasını alalım. Bu veriyi Millet İttifakı içindeki diğer 4 parti için simülasyonda kullanalım. Çıkan sonuç çarpıcı: Millet İttifakı, Türkiye genelinde ancak 210 milletvekili çıkarabiliyor. Farklı illerde farklı sayıda parti listeleriyle seçime girilirse milletvekili sayısı 245’e kadar yükselebiliyor. Ancak bu durumda dahi yeni seçim sisteminin ‘tuzakları’ devreye giriyor: Millet İttifakı partilerinin yaklaşık 2,6 milyon oyu milletvekiline dönüşmüyor, heba oluyor.
Ne yapılabilir?
Millet İttifakı’ndaki partilerin tek listeyle seçime girmeleri elzem. Sadece bu durumda matematiksel olarak en yüksek milletvekili sayısına ulaşmak mümkün görünüyor. Ancak bu yöntemde anlaşma sağlanırsa, 6 partinin durumu açıklamaları ve seçmenlerini ikna etmeleri gerekecek. Ortak cumhurbaşkanı adayı belirlenmesindeki zorlu süreç milletvekili listelerinin halka sunumu aşamasında da yaşanacak gibi görünüyor.
Başka bir seçenek, İttifak’ın iki lokomotif partisi olan CHP ve İYİ Parti’nin —İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa gibi birden fazla seçim bölgesi olan illerde— seçime iki partili listeyle girmeleri, bu durumda, kalan illeri aralarında paylaşmaları, her birinin 37-38 ilde, ittifakın diğer partilerinin adaylarını listelerine katarak, birleşik tek listeyle Cumhur İttifakı’nın karşısına çıkmaları. Böyle olduğunda, AK Parti gibi Millet ittifakı da aldığı tüm oyları milletvekiline dönüştürebiliyor.
Bir seçim simülasyonu denemesi
Cumhur ve Millet ittifakları Türkiye genelinde, ittifaklar içindeki diğer parti adaylarını tek liste altında toplayarak seçime girdiklerinde —güncel anket verileri ışığında— tahmini sonuç şöyle çıkıyor:
Yaklaşan seçimin çok sayıda bilinmeyeni var. Seçime bu kadar az süre kalmasına rağmen, bugün kaç ittifak olacağını, ittifaktaki partilerin seçimlere münferit mi yoksa müşterek listelerle mi katılacaklarını veya listelerin nasıl hazırlanacağını bilmiyoruz.
Bu bilinmeyenleri hesaba katınca, partilerin başarılı olabilmeleri için yalnız kendilerini tanıtmalarının yeterli olmayacağı, ileri derecede algoritmanın kullanıldığı, ince hesaplara dayanan simülasyon yapmanın da belirleyici olacağı ortaya çıkıyor.
Parti yöneticilerinin bu algoritmaları bilmeleri doğal olarak beklenemez. Ama yine de İttifaklara katılacak tüm partilerin, vakit geçirmeksizin hukukçuları ve bilişimcilerini toplayarak zihin yormaya başlamalarında ve olasılık hesapları yapmalarında büyük yarar olabileceğini düşünüyorum. Ayrıca unutmamamız gerekir ki, önümüzdeki seçimde sistem tercihimizi de yapacağız; bu nedenle 14 Mayıs seçimi önceki seçimlerden farklı olacak.
Bu arada, kazanılan tarihi fırsatların kendilerini tekrarlamadığını da aklımızdan çıkarmayalım.
İktidar depremzedelere oy düzenlemesinde neden istekli değil?