Gazeteci Hasan Cemal 60 yıla yakın gazetecilik hayatından sonra parlamenter siyasete atıldı. Yeşil Sol Parti’nin İstanbul İkinci Bölge adayı olarak seçilebilirse en yaşlı üye sıfatıyla TBMM’nin açılışını yapabilir. Bu kadar yıl gazeteci milletinin Hasan Abi’si olduktan sonra belki de bu seçimin -liderler hariç- medyada en çok yer verilen milletvekili adayı olmasına şaşmamak lazım.
Yalnız Hasan Cemal’in medyada yer alışında “en sıkıldığı konu” olduğunu söylediği 2010 Anayasa referandumunda “Yetmez ama evet” demiş olması peşini bırakmadı. Oysa “Ben bu konu artık geçmişte kalsın istiyorum” diyor; “Miadını doldurdu artık bu konu, Türkiye’nin önünde yepyeni bir sayfa açma ihtimali çok yakın.”
Peki, nedir o açılma ihtimali çok yakın yeni sayfa?
Hasan Cemal’e göre Türkiye’nin “Erdoğan ve Saray rejiminden kurtulma ihtimali” çok yakın; “Türkiye tarihi bir noktada.” Hemen ekliyor: “Cumhuriyetin ikinci yüzyılında siyasetçiye düşen görevler var.”
“Kılıçdaroğlu sayesinde”
İkinci yüzyılda siyasetçiye düşen görevin ne olduğunu düşünüyor peki?
Cemal:
• “Cumhuriyeti kuran birinci Meclis devrimci bir Meclis idi. Eksiklikleri olabilir ama devrimci bir Meclis’ti. Demokrasi -belki sadece Türkiye’de de değil ama demokrasi eksiği vardı. Şimdi ikinci yüzyılda demokrasi açığını kapatma şansımız var. İkinci yüzyılda cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak, demokratik cumhuriyeti kurma şansımız var.
• “Altılı Masa Türkiye’nin yüz yıllık tarihinde, yetmiş yıllık çok partili demokrasi tarihinde eşi görülmemiş bir örnek. Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde eşi görülmemiş bir demokratik uzlaşma yakalandı. Bir tarafta Millet İttifakı, diğer tarafta Emek ve Özgürlük, Yeşil Sol Parti, Kürtler…
•“Bu seçimde Erdoğan ve Saray rejiminde kurtulma ihtimali çok yakın. Bunu umut ediyorum. Tabii bir uzlaşma ruhunun yakalandığını söylüyoruz ama bunun devam ettirilmesi lazım. Kürt sorunu konusunda da bir umut ışığı var.”
Hasan Cemal’in “yetmez ama evet” gibi çok sıkıldığı bir konu da AK Parti iktidarının (önce 2013 Gezi protestoları, sonra 2015’te PKK ile diyalog bitene dek) bazı icraatına verdiği kısmi destek. Şimdi belki o geçmişe de sünger çekmek istercesine Erdoğan’a en sert çıkışları yapıyor; son olarak Fatih Altaylı’yla mülakatında “Demokrasi ve hukuk devletinin ağzına etti” dedi.
“Sonda söylenecek başta söylenmeden”
Erdoğan’ın AK Parti iktidarında PKK ile üç diyalog girişimi oldu. Bunun sonuncusunda HDP de devredeydi. CHP o dönem çözümün kapalı kapılar ardında değil TBMM çatısı altında olması gerektiğini savunuyor ve bu nedenle hem AK Parti hem de HDP tarafından çözümü engellemeye çalışmakla suçlanıyordu. Şimdi -önce HDP- sonra Yeşil Sol Parti de çözümün Meclis çatısı altında olması gerektiğini söylüyor. Hasan Cemal bu değişimi nasıl görüyor?
Yanıtları şöyle:
• “Bu netameli bir konu. Bazı şeyleri herkesin gözü önünde konuşmakla çözemezsiniz. Bu işler İspanya’da Bask’ta, İrlanda’da, Filistin’de de böyle oldu. Yani sadece Meclis’teki aktörlerle çözülemez bazı şeyle ama Meclis’te konuşmadan da çözülemez. Nihai çözüm yeri Meclis’tir.
• “Bir de Kürt sorununda toptancı çözümden kaçınmak lazım. Önce kolay olandan başlayıp zor doğru gitmek lazım. Doğuda en sonda söylenecek şey en başta söylenir ve iş biter, orada kalır. Çok acılar çekildi. Kimsenin duygularını incitmeden, yaşanan deneyimlerden ders çıkararak ilerlemek lazım. Bu defa olabilir umudundayım.”
Cemal seçilirse, Yeşil Sol Parti’nin milletvekili kadroları arasında Cengiz Çandar ile birlikte geniş uluslararası ilişki ağlarına sahip iki isim de bulunacak. İkisi de geçmişe sünger çekmek isteyen 14 Mayıs şayet Cumhuriyetin ikinci yüzyılına yeni sayfalar açacaksa yeni köprülere de ihtiyaç olabilir.