Sinan Oğan’ın 22 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a destek verdiğini ilan etmesiyle 2023 cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının bir sanal aktörü daha sahneden çekildi. Desteğini CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na verse ne fayda sağlayacağı da belli değildi, Erdoğan’a ne fayda sağlayacağı da öyle. Ancak Oğan’ın siyaset sahnesinde parlamasına, parlatılmasına neden olan sorun yerli yerinde duruyor: Erdoğan’ın Türkiye’deki Suriyeliler açmazı.
28 Mayıs seçimine 5 gün kalmışken Erdoğan da Kılıçdaroğlu da milliyetçilik söylemini yükseltti. Erdoğan milliyetçilik söylemini Kılıçdaroğlu’na HDP tarafından verilen desteği PKK’ya ulayarak kullanıyor. Daha dün gece, TRT yayınında Kılıçdaroğlu’na karşı kullandığı PKK bağlantısı videolarının “Ama montaj, ama şu, ama bu” diyerek sahte olduğunu kabul etmesi başlı başına skandaldı.
Erdoğan’a anında “Montajcı sahtekâr” yanıtı veren Kılıçdaroğlu ise hem Cumhur ittifakı destekçisi Hüda-Par’ı Hizbullah’a ulayarak hem de Suriyeliler konusundaki ikircikli duruşunu öne çıkararak kullanıyor milliyetçi söylemi.
Çıkmaz ayın son çarşambası
Türkiye’deki Suriyeliler konusunda yalnızca dünkü beyan ve tartışmalar dahi sorunun -maalesef deprem felaketinden fazla- seçim üzerinde etkisi olma ihtimalini gösteriyor.
Öncelikle Oğan’ın hazır habercileri karşısında bulmuşken uzattıkça uzattığı basın açıklamasında kullandığı cümlenin gerçek değil, sadece temenni olduğunu söylememiz gerekiyor. Yani ne Cumhurbaşkanı Erdoğan ne de AK Parti iktidarı yetkilileri tarafından Suriyeli sığınmacıların geri dönüşü konusunda kamuoyuna ilan edilmiş bir takvim, bir plan mevcut.
Nitekim gündüz saatlerinde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş arasındaki görüşmede de Suriyeliler konusu gündeme geldi.
Özdağ durumu “Aramızda farklılıklar olduğu açık” diye özetledi.
Kurtulmuşa göreyse “Güvenli ve onurlu dönüş için mesafe” alınıyordu; “İnşallah Suriye’de normalleşme” sağlanırsa geri dönüş olabilirdi.
Bu “çıkmaz ayın son çarşambasına” takvim vermek gibi bir şeydi. Çünkü Suriye Dışişleri Bakanı Mikdat Faysal daha bir gün önce Türkiye ile normalleşmenin ancak Türk ordusu Suriye topraklarından çıkarsa mümkün olacağını söylemişti.
Erdoğan’ın Suriyeliler açmazı
Üstelik Faysal bu açıklamayı Kahire’de, Suriye’nin -iç savaşın çıktığı 2011’den bu yana ilk kez kabul edildiği Arap Birliği toplantısında, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın Beşar Esad ile kucaklaşması ardından yaptı.
Peki, daha 10 Mayıs’ta Moskova’da Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Erdoğan’dan isteği üzerine Faysal ile buluşan Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ne dedi Suriye ve Suriyeliler konusunda?
“Göçmenlerin tamamını göndereceğiz dersek doğru olmaz” dedi; Çavuşoğlu’nun babası ‘çoban bulamıyorum’ diye söyleniyordu. Türkler artık çobanlık yapmak istemiyor, Suriyeliler yapıyordu. Elbette çok daha düşük ücretlerle.
Çavuşoğlu’nun bu sözleri AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin “Suriyeliler giderse Anadolu’nun bazı şehirlerinde ekonomi çöker” itirazını çağrıştırıyordu.
Ama Erdoğan’ın Suriyeliler açmazı ne sadece ucuz iş gücü ne de sadece gayrimenkul üzerinden vatandaşlık satışı yoluyla kritik noktalarda seçmen kazanma ile sınırlı.
ÖSO sıkıntısı da var
Erdoğan 2011’den itibaren Suriye’deki Esad rejimini devirme amaçlı silahlı grupları destekledi. Bunların çoğu cihatçı, Selefi gruplardı. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden hemen sonra başlayan Suriye operasyonlarıyla birlikte sınıra duvar inşasına başlandı. Bu aşamaya dek tahminen 5 milyona yakın Suriyeli Türkiye’ye geçmişti. Rus jetlerinin 2020 başında 34 askeri şehit etmesi ardından Erdoğan Esad’ı devirme hedefinden vaz geçti.
Türkiye’deki Suriyeliler homojen değil. Bir kısmı hala Suriye’de Türk hükümetinin -artık Suriye Milli Ordusu adını alan, eski Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bünyesinde savaşıyor; aileleriyse burada. Bir resmî kaynak sohbetimiz sırasında “Haydi gidin desek gitmezler ki, bu defa bize ayaklanabilirler” diye Türkiye’nin başına aldığı belanın boyutlarını özetledi.
İşin vardığı daha uyarıcı boyutu CHP’li Veli Ağababa öne sürdü dün. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde artık Suriyeliler de vardı. Bir yandan baktığınızda vatandaşlık verdiğinizde oy kullanma hakkı verdiğiniz gibi askerlik hak ve görevi de veriyorsunuz. Diğer yandan Suriyeliler konusunun neden seçimin yakıcı konularından biri haline geldiğini anlıyorsunuz.