Merkez Bankası’nın (TCMB) yeni başkanı Hafize Gaye Erkan, parlak eğitimi, birikimi ve genç dinamizmi ile ekonomi yönetiminde kritik bir görevi üstlendiği için tabii ki hem dışarıda hem de ülke içinde heyecan yarattı. Hem de ekonominin böylesine kırılgan olduğu, rezervlerinin eksi 60 milyar doları geçtiği, yıl sonuna dek dış borç geri ödemeleri ve cari açık finansmanı için gereksinim duyulan toplam dış kaynağın 250 milyar doları aşmasından endişe edildiği, düşük faiz ve döviz sarmalının dengeye oturtulamadığı, yüksek riskler ve güvensizlik nedeniyle taze paranın girmekte tereddüt ettiği bir dönemde.
Fazla tanınmayan bir şahsiyet olduğu, parlak bir özgeçmiş ile kamuoyuna sunulduğu için beraberinde bazı sorular da getirdi kapasitesinin yeterliği konusunda; zira eğitim ve iyi yerlerde çalışmak tek başına yetmiyor böylesi kritik görevlerde başarı için. Özellikle de deneme-yanılma zamanının hiç olmadığı, tüm ekonomik aktörlerin hata payı sıfır bir performans bekledikleri bir kavşaktayken.
Erkan First Republic Bank günleri
Goldman Sachs’ın tezgahından geçmiş öğrenimini bitirdikten sonra. Kısa bir süre icra eş başkanlığını yaptığı San Fransisco’da kurulu First Republic Bank, varlıklı müşterilerden mevduat toplayıp onlara başka yerde göremeyecekleri beş yıldızlı hizmet veriyor, topladığı parayı da çoğunlukla konut kredisi olarak dağıtıyordu. Bankanın kurucu başkanı sağlık iznindeydi o göreve geldiğinde.
Ne zaman ki, yükselen faiz oranlarına ayak uyduramadı, Silicon Valley Bank ve Signature Bank çöküşünün panik havası yayıldı, müşteriler First Republic Bank’tan parasını çekmeye başladı. Birkaç gün içinde mevduatların yarısına yakını (100 milyar dolar) buharlaştı işte o zaman Amerikan tarihindeki ikinci büyük banka batması yaşandı. Ülkenin en büyük bankası JP Morgan Chase, First Republic Bank’ı satın almak zorunda bırakıldı.
Şimdilerde batışı dava konusu olmuş bu bankada önce risk yönetimini, daha sonra da altı ay süreyle eş İcra Kurulu Başkanlığı yapmış Hafize Gaye Erkan. Ama 2021’de oradan ihtilaflı şekilde 10 milyon dolara yakın tazminatını alıp ayrılmış ki bu durum sosyal medyada şimdi başkanı bulunduğu Merkez Bankası’ndan daha varlıklı olduğu esprilerine yol açıyor. Daha sonra üstlendiği konut kredisi finansmanı ile alakalı diğer üst düzey görevlerde damgasını vuracak kadar uzun süre kalmamış.
Bürokraside kadın yönetici alerjisi
ABD’deki özgeçmişi etkileyici ama “ahbap çavuş” ekonomisinin el yordamıyla, yukarıdan talimatlarla yürütüldüğü Türkiye’de Merkez Bankası yönetimi, ayakları yere basan yönetim becerisi, başarılı ilişki yönetimi ve daha fazlasını gerektiriyor.
Yeni başkanın kadın olması sevindirici. Dışarıya olumlu bir imaj yansıtmaya başladı; müzakerelerin daha ılımlı geçmesine de fırsat verebilir.
Aynı zamanda ne yazık ki Türkiye gerçeğinde dezavantaj yaratma potansiyeli var. Çünkü AKP’nin bütün kurumları muhafazakâr üst düzey erkek yöneticilerle dolu. Kadın amirlerden talimat almaya, karşı cinsle eşit düzeyde aynı göz hizasında çalışmaya pek alışkın değiller. Kabinede sadece bir kadın bakan var, o da aile işlerinden sorumlu.
Gaye Erkan’ın parlak geçmişe sahip genç (41 yaşında) bir kadın yönetici olması hem muhatap olduğu diğer devlet kurumları hem de kendi kurumunda çıkabilecek ek zorluklara karşı hazırlıklı olmasını gerektiriyor.
Güçlü siyasi destek gerekiyor
Unutmayalım ki, Erkan’ın altında çalışacak son derece yetkin, çoğu doktorasını yurtdışında yapmış, deneyimli bir Merkez Bankası ekibi var.
Kurumlara dışardan atamalar genellikle başarısızlıkla sonuçlanıyor. Özellikle TCMB için değil, genel olarak söylüyorum: devlet kurumlarına dışarıdan atamalar o kurumlardaki koridor manevralarını, Bizans oyunlarını daha anlamadan ekarte ediliyor.
Kurum, dışardan geleni hazmetmekte isteksiz davranır, test eder, sürekli sorgular, rahatsızdır. Kimileri dedikodular, iftiralar ile altını boşaltmaya çalışır. Dışardan gelen de aynı şekilde yakın ekibini beraberinde taşıyamıyorsa kendini yalnız hisseder, kuruma ve kadrolara yeterince güvenemez, tedirgindir, sertleşir, çaresizlikten zorbalığa bile meyledebilir.
Hele bir de en tepeden güçlü siyasi destek gelmez, sadece görüntüyü kurtarmak için kerhen desteklenirse. Desteklemek yetmez, çözüm önerilerimizi, telkinlerimizi kapalı kapılar ardında yetkin ve etkin olanlara vermemiz de gerekiyor.
Erkan, tabii ki ithal ürün değil; Istanbul’da okumuş, Bizans mirasından payına düşenle entrikalara alışkındır. Yeter ki cumhurbaşkanı, bakanlar, medya ve kamuoyu doğru yaptığı işlerde gerçekten arkasında dursun. Uluslararası finans oyunculari ile iletisim ve pazarlık konusunda cok kişiden daha deneyimli. İçeride arkası sağlam olursa dışarıda başarılı olması daha kolaylaşır.
Hazine ve Ekonomi Bakanı ile tam senkronize olması da gerekecek, istendiği kadar “Merkez Bankası bağımsız olmalıdır” dense de. Özellikle de içinde yaşadığımız ortamda. Mehmet Şimşek’in Merkez Bankasına önerdiği ve Twitter üzerinden destek verdiği Erkan ile çalışma geçmişi olup olmadığınıysa henüz bilmiyoruz.
Kavcıoğlu, BDDK ve “Nas”
Dahası, Hazine, Ekonomi, Maliye, (selefinin kaydırıldığı) BDDK ile de çalışma, ayrı bir yerel iş görme, ilişki yönetme becerisi gerektirecek. Bir önceki Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun BDDK’ye başkan atanması Erdoğan’ın “hâlâ” “kontrol bende” işareti olarak da algılanabilir. Yeni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Külliye’deki eskiden sürekli müdahalelerde bulunan danışmanlar ordusunun nasıl hareket edeceği de hala bilinmezler arasında.
Gaye Erkan’ın özel ve kamu bankaları patronları ile yoğun teşrik-i mesaisi olacak. Yurtdışı merkez bankaları, finansal piyasalar, kurumlar ile bağların güçlendirilmesi, onlara güven verilmesi, Merkez Bankası mesajlarının doğru ve zamanlı yansıtılması için stratejik iletişim ana işleri arasında.
Hepsinin ötesinde işlerini “şeffaf, öngörülebilir, hesap verilebilir ve uluslararası normlarda” yapmaya çalışırken, Külliye’nin “Nas”, “faiz sonuç değil nedendir” söylemi, otoriter kişiliği, İslamcı medya ile nasıl bas edeceği de düşündürüyor piyasaları.
Erkan: Bardağın yarısı dolu
Şimdi tüm bu hususlar ışığında şu sorular akla geliyor:
- Türkiye ekonomisinin kan kaybettiği bu dönemde Erkan TCMB Başkanı olarak doğru bir isim mi?
- Onu bu göreve getiren gerçek hamisi kim? Şimşek mi? Kişilerden bağımsız olarak Merkez Bankası kararlarını alan gerçek güç kimde olacak?
- Erkan devlet yapısı içinde ağır sorumluluklar almaya ve ilişkiler yönetiminin altından kalkmaya hazır mı? Ekip çalışmasına ne ölçüde yatkın?
- Üç-beş ay sonra onu her an alaşağı etmeye çalışacak güçlü iktidar çevreleri ve onların etkilediği medya lobileri marifetiyle havlu attırılır mı? Ya da Cumhurbaşkanı’nın ani bir kararı ile görevden alınır mı?
Türk ekonomisinin birikmiş sorunları iyi özgeçmişi olan bir teknokrat tarafından tek başına çözülemeyecek kadar ağır ve çok ciddi yapısal reformlar, yönetişim devrimi, dünya ile yeni bir angajman gerektiriyor.
Ama madem Gaye Erkan bu göreve atandı, koltuğuna oturdu, yukarıdaki soruları ve gerçekleri aklımızda tutalım ve de aslında neler yapılması gerektiği muamma olmadığı için önyargı beslemeden performansını izleyelim. İlk kadın TCMB Başkanı “bardağın yarısı doludur” diyerek kredi açılmasını, desteklenmeyi hak ediyor.
Zaten birkaç aya kalmaz yukarıdaki soruların yanıtları ve piyasanın tepkileri ortaya çıkacaktır.