Skandal CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 80 kadar danışmanla yollarını ayırdığı 15 Haziran günü patladı. Daha birkaç gün önce, yani Milletvekili listeleri 10 Nisan’da TYSK’ya teslim edilmeden önce Kılıçdaroğlu’na methiye düzen AK Parti’nin eski Maliye Bakanı ve o aşamada CHP Konya Milletvekili, Abdüllatif Şener, Halk TV yayınında Kılıçdaroğlu’na oy dahi vermediğini ilan etti.
Gazeteci Fikret Bila kendisine Kılıçdaroğlu onu yine milletvekili listesine yazmış olsaydı da aynı şeyi yapıp yapmayacağını sordu. Şener, “Bu sonucu değiştirmez” gibi siyasi fırsatçılık dışında başka kavramla açıklanamayacak bir yanıt verdi. Zaten vekil listesinde adını görmeyince hemen harekete geçmiş, önceki TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un oğlu Bedirhan Şener’i TBMM Başkanlığındaki kadrosunu onaylamaya ikna etmişti.
Gazeteci Şaban Sevinç, ismini vermeden CHP’den milletvekili seçilen bir kişinin daha Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini iddia etti. Bu işler böyledir, bir başladı mı çorap söküğü gibi gider.
Sadece Şener değil ki
Şener CHP’ye alındı da ne faydası oldu acaba? Fox’taki Orta Sayfa programımızda gazeteci Nevşin Mengü, daha önce Şener’in danışmanlığını yapan Ahmet Kurtuluş’un bir ifadesini aktardı. İddiasına göre Konya’daki bazı sorunlar üzerine bir araştırma önergesi sunumu hazırlanmış ama Şener “Mülki amirlerle (yani Vali ve diğer devlet görevlileri) aramızı bozmayalım” diye TBMM’ye sunmayı reddetmişti. O dönem Başbakan- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından AK Parti’nin ilk 11’inden çıkarılmış olan Şener, CHP seçmeninin oylarıyla yeniden Meclis’e dönmüştü ama anlaşılan gözü arkada kalmıştı.
Ama bu durumda olan sadece Şener değil, şu anda skandal orada patladığı için onu konuşuyoruz. Sadece AK Parti, MHP kökenlileri değil, merkez sağdan da artık kendi siyasi akımlarında miadlarını doldurmuş, yer bulamamış siyasetçilerin 4’iüncü, 5’inci, 6, 7’inci dönem milletvekilliklerinin sefasını CHP’de sürdükleri ortada.
CHP’nin Meclis Grup Başkanı Özgür Özel, Şener’in açıklamalarını içi kanayarak izlediğini söyleyip onu seçtirmek için üstü çizilen CHP adayından özür diledi. Yıllarca CHP’nin gençlik kollarında kadın kollarında çalışmış kişiler, il ve ilçe başkanları kendilerinin siyasi hakkı olduğunu düşündükleri aday listelerinde başka partilerden ithal isimleri gördüler. CHP seçmeninin 28 Mayıs yenilgisi ardından partiye kızgın ve küskün olmasının en önemli nedenlerinden bu.
Miadı dolmuş oyuncularla ilk 11
Özel keşke bu düşüncelerini milletvekili listeleri hazırlanırken Genel Başkanına da söyleseydi. Kılıçdaroğlu elbette sorumludur ama sadece o değil ki sorumlu olan; bu CHP’nin eski hastalığı. Bülent Ecevit’in 1977’de Süleyman Demirel’in Adalet Partisinden istifa eden vekillerle hükümet kurduğu “Güneş Motel olayı” 12 Eylül askeri darbesi öncesi siyasetin çürümesine örnek gösterilen olaylar arasında değil miydi? Deniz Baykal’ın milliyetçilerden oy çekebileceğini söyleyerek CHP’ye aldığı Korkmaz Karaca, sonra AK Parti yönetimine girip, Sedat Peker’in yolsuzluk iddiaları sonrasında Cumhurbaşkanlığı görevlerinden de istifa etmek zorunda kalmadı mı?
Danışmanlar konusu da aynı. İlişkisi kesildiği söylenen 80 kadar danışmandan bir kısmı gönüllü ya da parti üyesiydi; nitekim aralarında kapağı TBMM’ye atmış tuzu kurular da bulunuyordu. (Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz gibi siyasi fırsatçılıkla işi olmayan birkaç uzman ismi eleştirimin dışında tutuyorum. Zaten milletvekili listesinde o da yer bulamadı.) Ama CHP kaynakları 65 kadarının aynı gün maaş bordrolarının da kesildiğini bildiriyordu. Bu danışmanların çoğunun CHP ile ne bir geçmişleri ne gönül bağları ne de gelecekleri vardı.
CHP kendi tabanındaki üye yapısını çeşitlendirip genişletmek yerine rakip partilerde miadını doldurmuş, futbol deyimiyle artık yedek kulübesinde dahi yer verilmeyen kerameti kendilerinden menkul oyuncularla ilk 11 kurma çalışmasına devam ettiği müddetçe daha çok Abüllatif Şener skandalı yaşanır. Ama CHP seçmeninin sabrı o kadar dayanır mı? Ondan emin değilim.