Rusya’daki Wagner isyanının her ne kadar bittiği ilan edilse de gerçekler hiç öyle değil. İsyan, deyim yerindeyse askıya alındı, pazarlıklar ve gerilimin devam ettiği görünüyor. Muhtemel senaryolara göre gelişmelerin Türkiye’ye etkileri olacak.
Bunları tek tek ele alacağız ama önce bu Pazar sabahı Ayvalık’ta bu konu üzerine kulak misafiri olduğum, biri Almanya’dan olmak üzere iki emekli vatandaş arasındaki bir sohbeti aktaracağım:
– Ne oldu? Hemen geri çekilmiş.
– Yedi tepesine bombayı, gördü gününü, bastı geri.
– Devlet var yahu karşısında, Rus ordusu.
– Zaten adı da Wagnermiş, Alman ismine benziyor.
Komplo teorilerine doğru gidiliyordu ama bir arkadaşları denize çağırdı; sohbetin orada devam ettiğine eminim.
Sıradan Türk vatandaşları bir tatil sabahının köründe dış politik gelişmelere bu yorumları yapıyorsa, Rusya’daki karışıklığın Türkiye’yi ilgilendirmediğini, Türkiye’nin de bu işle ilgilenmemesi gerektiğini söylemek zor.
Peki, neden henüz bitmiş sayılmaz? Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in gücü bu isyanla neden sarsıldı? Ve bu durum Türkiye’yi nasıl etkiler? Bakalım…
Wagner isyanı henüz bastırılmadı
Öncelikle isyanın lideri, paralı asker ordusu Wagner’in kurucusu Yevgeni Pirgojin’in isyanı bitirmediği sadece Moskova’ya doğru ilerlemeyi durdurduğu anlaşılıyor. Ancak Prigojin, bir gün içinde “kan dökmeden” Moskova’ya 200 kilometre yaklaştıklarını özellikle vurguladı.
İkincisi, bunu açıklayan Putin’in yakın dostu Belarus Cumhurbaşkanı Aleksander Lukaşenko; arabulucu olarak devreye girdiği anlaşılıyor. Karışıklık durulana dek Prigojin orada kalacakmış. Demek ki Putin “ihanete” sert karşılık vereceğini söylemesine rağmen bir arabulucuya ihtiyaç duymuş.
Üçüncüsü, Putin’in sözcüsü Dimitri Peskov’un duyurduğuna göre, Prigoijn aleyhine açılan vatana ihanet ve isyana teşvik soruşturması kapatılacak, isyana atılan Wagner üyesi paralı askerler yargılanmayacak.
Dördüncüsü, Moskova Belediye Başkanı Sergey Sobyanin, şehirde olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığını, 26 Haziran pazartesi gününü tatil ilan edildiğini söyledi ve vatandaşların mecbur kalmadıkça evlerinden çıkmamalarını istedi.
Yani gerilim devam ediyor. İsyan bastırılmış değil, başlatan Prigojin tarafından durdurulmuş vaziyette.
Kavalalı İsyanı ve Prigojin
Durum tarihimizdeki Kavalalı Mehmet Ali Paşa isyanına benziyor. Mısır Valisi özerkliğini ilan etmiş, Suriye’nin de kendisine bağlanması talebiyle 25-30 bin askerle İstanbul’a yürümeye başlamış, Kütahya’da ilerlemesini durdurmuş, Sultan İkinci Mahmut, Boğazların Rusların eline geçmesinden endişe eden İngiltere ve Fransa’nın devreye girmesiyle 1833’te kendi valisiyle barış anlaşması imzalamıştı. Uzayan kriz 1845’te Payitaht’ın Mısır’da Kavalalı’nın hakimiyetini tanımak zorunda kalmasıyla sona ermişti.
Prigojin ise Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Valeri Gerasimov’un görevden alınmasını istiyor. Putin’i aldattıklarını ve Rus ordusunu plan ve hazırlıkları tamamlanmadan Ukrayna savaşına soktuklarını ve sonuç alamadıkları iddiasında. Tabii son zamanlarda özellikle Şoygu’yu kendilerine Rus ordusu envanterindeki silah ve cephaneyi vermemekle suçladığı da biliniyordu.
Dolayısıyla şimdi Şoygu ve Gerasimov’un görevde kalıp kalmayacağına bakmak gerekiyor; belki buna Rus Dış İstihbarat Servisi SVR’nin Başkanı, Putin’in KGB’den yoldaşı Sergey Narışkin’i de katmak gerekebilir.
Yani Prigojin isyanıyla Kremlin’deki dengeleri değiştirirse, bu isyanın bastırıldığı değil, sonuca ulaştığı anlamına gelir.
Putin’in Wagner alışkanlığı
Bu ihtimal, Putin’in sistemde tasfiye amacıyla Prigojin’le danışıklı dövüş içinde olduğu yolundaki komplo teorilerine güç veriyor.
Putin’in Prigojin’i ABD, Almanya ya da Batılı güçlerle işbirliği değil, “şahsi hırslarına yenik düşmekle” suçlaması da dikkat çekici; oysa en kolayı Prigojin ve Wagner’i “batıya satılmakla” suçlamak olurdu. (İsyanın çıkmasıyla ABD yönetiminin İngiltere, Fransa ve Almanya’yla ortak tutum arayışına girdiğini kayda geçelim.)
Tabii Kavalalı gibi bir de gazeteci Fuad Safarov’un HaberTürk’te anımsattığı Suret Hüseyinov örneği var. 1993’te Azerbaycan’da Albay Suret Hüseyinov Gence’de ayaklanıp Bakü’ye yaklaştığında onu durduran, o zaman Nahcivan Meclis Başkanı nolan Haydar Aliyev olmuştu. Hüseyinoy geri döndü, bir süre Başbakanlık da yaptı ama Aliyev’in Ebulfez Elçibey’i devirmesi ardından Hapse atıldı.
Wagner’in Ukrayna’dan önce Libya, Mali, Sudan’ın aralarında olduğu Afrika ülkelerinde Putin’in “vekâletler savaşını” yürüten gayrı-resmî ordusu işlevini gördüğü ve görmekte olduğu gerçeğini unutmamak lazım. Putin rejimi lejyoner Wagner güçlerine kurutulması kolay olmayan bir bağımlılık geliştirmiş durumda.
Türkiye’ye muhtemel etkileri
Emekli MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, 14 Mayıs seçimleri öncesinde Wagner ve Prigojin’in siber saldırılar ve sosyal medya operasyonlarıyla ABD dahil bazı seçimlere Putin adına müdahalesi üzerine bir yazı yayınlamıştı; bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Ancak ortada bir danışıklı dövüş yoksa ve Putin gerçekten suç dünyasından gelip zenginleşerek paralı asker ordusunu kuran ve aslında kendi Frankenstein’ı olan Prigojin’i bastırmak için tavizler vermek zorunda kalırsa, bu bütün dünyada güç kaybı olarak algılanacaktır.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, isyanın çıkması ardından Putin’i doğrudan arayıp konuşan az sayıda lider arasındadır. İki liderin şahsi yakınlığı, son zamanlarda Türkiye-Rusya ilişkilerini ABD ve diğer NATO müttefiklerinin dikkatini çekecek derecede geliştirmiştir. Türkiye’nin bunu diğer Karadeniz komşusu Ukrayna ile de ilişkilerini koruyarak yapmasında Erdoğan ve Putin’in özel ilişkilerinin de payı oldu. Ukrayna krizinde, tahıl anlaşması ve esir değişimi gibi adımlar Türkiye sayesinde atılmıştır.
Putin’in Kremlin’de güç kaybına uğranası, sadece Ukrayna savaşını değil, Türkiye-Rusya ilişkilerini de etkileyebilir.