Geçenlerde İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın X hesabından yapılan bir yayında, operasyonlarda şunların ele geçirildiği duyuruluyordu: 5️ adet kripto para soğuk cüzdan hesabı, 2️9 adet telefon, 7️ adet bilgisayar, 1️3 adet banka/kredi kartı ve 2️ adet tabanca.
Normalde tonlarca uyuşturucu, onlarca uzun namlulu silah, binlerce kurşun yakalandığını duyuran bu gibi bilgilendirmelerde artık kripto para soğuk cüzdanı, bol miktarda telefon, sunucu, kredi kartları gibi kendi başlarına bulundurulmaları suç unsuru olmayan ama yeni nesil suç örgütlerinin sıkça kullandığı, favori ekipmanları yer alıyor.
Suç örgütlerinin faaliyetleri de haraç kesmek, yaralamak, öldürmek değil de Facebook üzerinden ucuza havalandırma satışı vaadi ile dolandırmak, online kumar oynatmak, yasadışı bahis şebekesi kurmak gibi duymaya yeni yeni alıştığımız konu başlıkları olabiliyor.
Sibergöz operasyonları
İçişleri Bakanlığı her türlü siber suça yönelik olarak düzenlediği operasyonlara “Sibergöz” adını vermiş. Murat Yetkin bu yazı konusunu önerdiğinde Sibergöz 19 yapılmıştı, aradan geçen birkaç haftada Sibergöz 22 tamamlandı. Hemen her haftaya en az bir operasyon düştü.
Sibergöz 19 ile 10 ilde 33 kişi, “Bilişim sistemlerini kullanarak nitelikli dolandırıcılık ve hırsızlık” suçlarından yakalandı.
Siberggöz 20’de 20 ilde, 64 kişi internet üzerinden sanal ortamda “nitelikli dolandırıcılık” suçlamasıyla “araç kiralama ve sigorta firmalarının isimlerini kullanarak oluşturdukları sahte reklam ve hesaplarla mağdurların kredi kartı ve banka kartı bilgilerini çalmaktan” tutuklandılar.
Sibergöz 21’de ise 25 ilde 156 kişi “Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanuna (7258 sayılı) muhalefet ve suç gelirlerinin aklanması” suçlamasıyla tutuklandı.
Sibergöz 22’de ise Kayseri merkezli 10 ilde, “Çevrimiçi Çocuk Müstehcenliği ve Tacizi ile Mücadele” kapsamında eş zamanlı olarak düzenlenen operasyonlarla 15 şüpheli yakalandı. Telegram isimli mesajlaşma uygulaması üzerinden çocukların müstehcen görüntülerinin para karşılığı satışa sunulduğu ve çeşitli ödeme kanalları ile ödemelerin gerçekleştirilerek görüntülerin satın alındığı tespit edildiği bildirildi.
Dijital suçlar ve suç çeşitliliği
Görüldüğü gibi dijital teknolojiler yaygınlaştıkça onlar vasıtası ile işlenen suçlar ve suç çeşitliliği de artıyor. Sağlık sektöründe dijitalleşme yaşandığında, kötü niyetli kişiler sağlık verileri üzerinden çeşitli dolandırıcılık yöntemleri buluyorlar, sizin adınıza reçete düzenleyip ilaçlarını sizden önce alanlardan, sizin adınıza yakalanmadığınız bir hastalık tanımlayıp yüz binlerce liralık tetkiki devlete ödetenlere kadar nerede bir açık varsa mutlaka sömürenler çıkıyor.
Geçen yazımda bahsettiğim gibi artık yapay zekanın belirli bir eşiği aşması ile birlikte daha önce karşılaşmadığımız birçok dolandırıcılık türü de yaygınlaşacak. Belki çocuğunuz sandığınız, çocuğunuzun ses tonunda konuşan bir dolandırıcı sizden acil para talep edecek, belki muhasebe müdürünüz sandığınız dolandırıcı sizden acil bir para transferi isteyecek ve siz çevrimiçinde konuştuğunuz kişiyi gerçek sanarak istediklerini yapacaksınız. Tüm bunlar yaşanmaya başladı bile.
Bu tarz olayları engellenmenin tek yolu bilinçli davranmak, hiçbir zaman sakinliği elden bırakmamak ve her zaman yaşadığınız olayın gerçekliğini iki defa sorgulamak. Artık duyularımıza bile güvenemeyeceğimiz dönemlere giriyoruz.
Peki ne yapalım?
Bireyler kadar kurumları da ilgilendiren siber suçlar, dijital suç örgütleri çağı rahatsız edici ve üzücü olsa da daha büyük ölçekte ne gibi sorunlar yaşatabileceğini düşündükçe huzursuz oluyorum.
Ülkemizde maalesef hala pek çok devlet işinin sıradan telefonlar ve WhatsApp ya da Telegram gibi uygulamalar üzerinden yürütüldüğünü biliyoruz. Bir gün kötü niyetli birisinin bu telefonlara sızmayacağının garantisi var mı? Askerlerin çoğu hala sosyal medyada. Bu askerlerin kandırılıp lokasyon bilgilerinin operasyon detaylarının alınmayacağının, hatta belki de çoktan ve sürekli olarak alınmadığının garantisi var mı? Seçimler yaklaşırken insanlarımızı galeyana getirecek sahte videoların önüne geçebilecek gücümüz var mı?
Artık futbol maçlarından sonra bile çok kısa sürede montajlanmış videolar, verilmemiş ama gerçekmiş gibi spor sayfalarında yayınlanan demeçler, gerçek görüntüsü saklanarak servis edilen haberlere her hafta rastlıyoruz. Düşünün lig şampiyonluğuna giden uzun yoldaki bir maç sonrası bu kadar kaotik bir ortamı bir avuç genç haberleri ve görüntüleri manipüle ederek yaratabiliyorsa, bir uluslararası gerginlik sırasında ya da azınlıklarla ilgili bir hadisede ya da bir partinin diğer parti için söylemlerinde vs. aynı kaos yaratılırsa ne olur? Biz halkın kışkırtılması ile neler yaşanabileceğini çok acı tecrübeler sonucunda iyi öğrenmiş bir milletiz.
Daha özgür internet daha güvenli
Bu ve benzeri sebeplerden ötürü İçişleri Bakanlığı’nın Siber Vatan tanımı, Siberay şubesi ve Sibergöz harekatları çok önemli ama halen yetersiz.
Biz casusları, suç örgütlerini kafelerde, gösteri ve yürüyüşlerde ararken milyonlarca kişinin takip ettiği hesaplarda çoktan yer edinmiş olabilirler, biz düşmanları havada, karada ve denizde ararken onlar cep telefonlarımızdan çıkabilirler.
Peki önlemlerimizi nasıl alacağız? Sosyal medya kanallarını kapatarak mı? Internet hızını yavaşlatarak mı?
Hayır, bence tam tersine internete yatırım yaparak, herkesin daha bilinçlenmesi için küçük yaşlardan itibaren internet okur yazarlığı, finansal okur yazarlık ve haber okuma gibi konulara eğilerek, yerli teknoloji girişimlerini destekleyerek yani kısıtlamak yerine sonuna kadar özgürlük vererek ve insanlarımızı bilinçlendirerek yapabiliriz. İnterneti yavaşlatmak, yayınları yasaklamak gibi geçici önlemler Türkiye’ye yakışmıyor.