Türkiye son birkaç gün içinde İsrail’in Gazze’de sayısı altı ayda 35 binden fazla Filistinlinin hayatını alan saldırılarına karşı iki önemli adım attı. Önce Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Uluslararası Adalet Divanında İsrail’e soykırım suçlamasıyla Güney Afrika cumhuriyetince açılan davaya müdahil olma kararını ilan etti. 2 Mayıs’ta da Ticaret Bakanlığı daha önce 54 maddede kısıtlama getirdiği İsraille ticaretin tamamen durdurduğunu açıkladı. Bakalık, açıklamasında uygulamanın İsrail’deki Binyamin Netanyahu hükümeti Gazze’ye, “kesintisiz ve yeterli miktarda” insani yardıma izin verene dek süreceğini vurguladı. Konu son olarak Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile Ankara’daki ortak basın toplantısında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sorulmuş, Erdoğan “O iş bitti” yanıtını vermişti.
Kararın zamanlaması
Kararı kesinleştirmek işi Fidan’ın İslam İşbirliği Örgütü ve Arap Birliğinin Gazze Temas Grubunun 28-29 Nisan’da Riyad’daki toplantısından dönüşü beklendi. Fidan Riyad’da Dünya Ekonomik Forumu toplantıları için bulunan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve AB Güvenlik ve Dış Politika sorumlusu Josep Borrell Fontelles ile de görüşmüştü.
Fontelles Riyad’dayken, İsrail’e baskı uygulanması amacıyla Mayıs sonuna dek birkaç AB ülkesinin daha Filistin devletini tanıma kararı alabileceğini söylemişti. Bunların arasında İspanya, Belçika, İrlanda, Slovenya ve Malta olması bekleniyor.
Fidan’ın Fontelles ve Blinken ile görüşmelerinden Batılı ülkelerin İsrail’e askeri yardımı kesmek ve Gazze’ya insani yardımı arttırmak için daha fazla baskı yapacağı işareti almayınca Türkiye’nin vites yükseltme kararı aldığı anlaşılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 4-5 Mayıs’ta Gambiya’nın başkenti Banjul’da yapılacak İslam İşbirliği Zirvesine bu kararları almış olarak gidecek. Böylece İsrail’e karşı daha kesin tutum almaktan çekinen Müslüman ülkelere de örnek oluşturması ve Batı’da İsrail’e karşı gelişen kamuoyu baskısına katkı vermesi amaçlanıyor.
Abbas, Haniye, Netanyahu
Bu arada Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın Riyad’daki Dünya Ekonomik Forumunda söz alarak “İsrail’in güvenliğini sağlama hakkı, Filistin halkının da kendi kaderini tayin hakkından” söz etmesi de yankıya yol açtı. Abbas daha önce İsrail’in de yaşama hakkından bu kadar açık bahsetmemişti. Bu söylem, İsrail’in “Filistinlilerin amacı bizi yok etmek” söylemini elinden alıyor.
Hamas lideri İsmail Haniye’nin 20 Nisan’da İstanbul’da Erdoğan tarafından kabul edilmesi ve Abbas’ın bu sözleri dahi değişen ve sertleşen havanın göstergesi, çünkü Netanyahu artık Hamas elindeki esirleri bıraksa da Refah’a saldıracağını söylüyor.
Bu durum, geçen ay İsrail’in Suriye’deki İran temsilciliğine saldırması, ardından İran’ın İsrail’e -önceden duyurarak- hava saldırısında bulunmasıyla yatıştırılabilen savaşın yayılma tehlikesini yeniden gündeme taşıyor.
Hava İsrail’e karşı dönerken
ABD başta olmak üzere İsrail’e açık destek veren Batı ülkelerinde şöyle bir durum var: üniversiteler ve sokaklar Gazze’daki faciaya karşı dururken hükümetler Hamas’ın 7 Ekim saldırısı ve bir yandan silah sağladıkları İsrail’in insani yardıma daha çok izin vermesi çerçevesinde yaklaşıyor.
Batı derken aslında (13-15 Haziran’da Roma’da toplanacak) G7 demek daha doğru: ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Kanada ve Japonya.
Avrupa Birliğinde hükümetler düzeyinde de görüş ayrılığı su yüzüne çıkıyor. Fontelles’in mayıs sonuna dek Filistin’i devlet olarak tanıyabilir dediği ülkeler bunu gösteriyor. İsveç ve çoğu Doğu Avrupalı AB üyesi zaten tanıyor Filistin’i.
Uluslararası havanın İsrail’e karşı dönmesine rağmen Netanyahu hükümetinin giderek sertleşmesinin en büyük nedeni ABD’deki seçimler. Gerek Başkan Joe Biden gerekse rakibi Donald Trump İsrail lobisini karşısına almak istemiyor. Bu ortamda ABD Kongresinin İsrail’e 26 milyar dolar daha yardım kararı alması, bölgedeki gerilimi daha da arttıracaktır.