Şimdi okuyacağınız ifadelerin bana ait olmadığını muhatap alınması gereken biri varsa onun da ilayiyat doktoru Ali Erbaş yönetiminde, vergilerimizle yaşayan Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu trol terörü ihtimaline karşı baştan belirtmek isterim.
- “Hamas tarafından İsrail halkına karşı işlenen vahşetin kayıtsız şartsız kınanması ve rehinelerin Hamas tarafından derhal serbest bırakılması gerektiği konusunda mutabık kalınmıştır. Derhal serbest bırakılmalıdır.
- “Hamas terörü bölge genelinde sayısız masum insana tarifsiz acılar yaşatmıştır. Hamas’ın terörist saldırılarının sokaklarımızda alkışlanmasına ve hatta görmezden gelinmesine izin vermeyeceğiz.”
Bu ifadeler, Almanya’nın Düsseldorf şehrinde 16 Ekim 2023’de yapılan bir “diyalog toplantısı” ardından yayınlanan basın bildirisinden aynen alındı. Almanca orijinalini merak edenler bu bağlantıdan okuyabilir. Zaten Türkçe tercümesine de yer verilmemiş, nedenini yazıyı okuyunca tahmin edebilirsiniz.
Bildirinin imzacıları ve DİTİB
Basın bildirisi şu ifadelerle son bulmuş:
- “Hep birlikte Hamas’ın dünya çapındaki Yahudi kurumlarına saldırı çağrısını mümkün olan en güçlü şekilde kınıyoruz. Antisemitizmin hiçbir türünün Kuzey Ren-Vestfalya’da yeri yoktur. Bu ruhla diyalog içinde olmaya devam edeceğiz.”
Hamas’ın İsrail’e 7 Ekim saldırısından 9, İsrail’in Gazze’deki Filistinlilere yönelik halen devam eden saldırısının başlamasından 8 gün sonra yapılan toplantı çağrısında bulunan İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Juliane Seifert olmuş. Toplantıya Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti Federal ve Avrupa İşleri, Uluslararası İlişkiler ve Medya Bakanı Nathanael Liminski de katılmış.
Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti dışında bildiride kurumsal imzası bunulan kuruluşlar şunlar:
- DİTİB Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Birliği
- Kuzey Ren-Vestfalya İslam Dini Cemaati
- İslam Kültür Merkezleri Birliği, Eyalet Birliği VIKZ NRW
- Almanya Müslümanları Merkez Konseyi, NRW Bölge Birliği
DİTİB, Almanya’da 1984’te Köln’de kurulan Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinin kısa adı.
Süleymancılar ve Diyanet
DİTİB Başkanı, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti adına Almanya’da Din Ataşesi sıfatını taşıyor; Diyanet İşlerine bağlı; halen Muharrem Kuzey görevde. Düsseldorf’ta VIKZ merkezinde yapılan toplantıya Genel Sekreter Eyüp Kalyon katılmış.
Türkiye’nin yıllarca Almanya’da yaşayan Sünni Türklerin VIKZ yerine Diyanet etkisinde olması için çalıştığı, Almanya’nın bu izni 12 Eylül 1980 darbesi ardından Kenan Evren’in bizzat ilgilenmesiyle alınıp DİTİB’in kurulduğu biliniyor.
VIKZ, İslam Kültür Merkezleri Birliği, 1973’te yine Köln’de, Nakşibendi tarikatına bağlı Süleymancılar tarafından kurulmuş; Süleyman Hilmi Tunahan’ın izinden gidiyorlar. Cemaatin başında halen Tunahan’ın kızının torunu Alihan Kuriş bulunuyor. Kuriş, Refah Partisinden Antalya Milletvekili seçilip 28 Şubat süreci ardından Mesut Yılmaz’ın Anasol-D hükümetinde” partisiz bakan” olan, cemaatin önceki liderlerinden Ahmet Denizolgun ve 2018-2023 dönemi AK Parti İstanbul milletvekili Süleyman Denizolgun’un yeğeni. Din ve siyasetin içiçe olduğu bir Cemaatin ve ailenin üyesi.
VIKZ’nin başında ise halen Ali Yılmaz bulunuyor.
Sadece Süleymancılar yoktu
İşin bir başka dikkat çekici yanı, Hamas’ı terörist ilan edip kınayan bu bildirini Türk basınına sadece “Süleymancılar İsrail’e destek oldu” tadında, DİTİB’in imzası anılmadan duyurulması.
Bu geçen Ekim ayında yapılan bu toplantıya dair haberlerin de tam İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser ile 27 Haziran’da Berlin’de yaptığı önemli görüşmenin hemen öncesinde, 25 ve 26 Haziran tarihlerinde Türk basınında yer alması.
Oysa açıkça görülebileceği gibi Hamas’ı İsrail’e saldırısını sert ifadelerle kınayan basın bildirinin altında sadece Süleymancıların değil, Diyanet İşlerine bağlı DİTİB’in de imzası var. Birilerinin DİTİB’in imzasının saklamaya çalıştığı anlaşılıyor.
Diyanet bir şey söyler mi?
Bir bilgi daha: DİTİB Başkanı Kuzey’in 28 Aralık 2023’te Alman Federal Hükümetine yazdığı “açık metupta” Filistin halkının yaşadığı “insani trajediden” söz ediliyor, Hamas’ın 7 Ekim saldırısının İsrail halkının tuttuğu yas ve rehinelerden duyduğu endişeden söz ediliyor ama İsrail’i kınayan bir ifadeye rastlanmıyor; belgesi burada.
Bir de soru: Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye’de başka Almanya’da başka siyaset mi izliyor, başka söylem mi kullanıyor?