Hamas lideri İsmail Haniye’nin İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın göreve başlama yemin töreni için bulunduğu Tahran’da nasıl öldürüldüğüne dair bir açıklama henüz yapılmadı. Ama yavaş yavaş şekillenmeye başlayan bazı senaryolar var. Bu senaryolar temel olarak saldırının dışarıdan mı, içeriden mi yapıldığı üzerine ikiye ayrılıyor.
Haniye, 30 Temmuz öğleden sonra parlamentodaki yemin töreni ardından, Tahran’ın kuzeyinde, konaklaması için ayrılan Gaziler Evine gidiyor. İranlı yetkililerin açıklamasına göreyse saldırı 31 Temmuz sabaha karşı saat 02.00 sularında gerçekleşiyor.
Burada bir parantez açalım. Pezeşkiyan’ın yemin töreninden bir süre sonra Beyrut’tan gelen haber Tahran’a ulaşıyor. İsrail jetleri Beyrut’taki bir binayı nokta operasyonuyla imha etmişti. İsrail kaynakları hava akınında Hizbullah askeri sorumlularından Muhlis Şükür olarak da bilinen Fuad Şükür’ü öldürdüklerini söylemişlerdi. Hizbullah ölümü iki gün sonra, 1 Ağustos’ta doğruladı. (*) İsrail Şükür’ü 27 Temmuz’da Dürzi köyü Mecdel Şems’te roket yağdırıp futbol oynayan 12 çocuğun öldürüldüğü eylemden sorumlu tutuyordu.
Haniye lojmana çekilmeden önce bu haberi almış olsa gerek.
Tahran suikastıyla İsrail’e hasım iki Ortadoğu örgütünün liderliği aynı gün içinde vurulmuş oluyor.
Haniye nasıl öldürüldü: Dışarıdan saldırı ihtimalleri
Suikast hakkında medyaya düşen ilk haberler, Haniye’nin kaldığı lojmana baskın yapıldığı şeklindeydi. Bunun anlamı Pezeşkiyan’ın yemin töreni gibi dünyanın her yerinden temsilcilerin geldiği önemli bir günde, Devrim Muhafızları ve istihbaratın güvenlik açığı demekti. Ancak birkaç saat sonra İran medyası Devrim Muhafızları kaynağıyla, Haniye’nin hava saldırısıyla öldürüldüğü haberini verdi. Saldırı iddia edildiği gibi başka bir ülkeden, ya da dışarıdan yapıldıysa bu da İran’ın hava savunma sisteminde açık var demekti.
Saldırı eğer uçakla, örneğin F35 ile yapıldıysa, İsrail’den kalkan bir F35’in 1000 km etkili menzili 1500 km ötedeki Tahran’daki bir hedefi vurup geri dönmek için havada bir değil, iki yakıt ikmaline gerek duyardı. Kaldı ki bu da İran’ın hava savunma radarlarına -siber saldırıyla körleştirilse dahi yakalanma ihtimali demekti.
Hava saldırısı füzeyle yapılmışsa bu da İran’ın Rus S300 hava savunma sistemini delip geçtiği anlamına gelir. İran’a komşu topraklardan Tahran’a kuş uçuşu en yakın mesafeler Azerbaycan’dan 300, Türkmenistan’dan 200 kilometre.
İçeriden ise kim?
Saldırı dışarıdan, örneğin Beyrut’taki gibi uçakla, ya da füzeyle yapıldıysa, binanın tamamının zarar görmesi ihtimali yüksekti. Oysa aynı lojmanın başka bir katındaki dairede konaklayan Filistinli İslami Cihad Grubu lideri Ziyad Nahallah’ın burnu bile kanamamıştı.
Saldırı tam olarak Haniye’yi hedef almıştı.
Eğer suikast dışarıdan değil içeriden, yani İran, hatta Tahran içlerinden yapıldıysa bu durumda da birkaç senaryodan söz edilebilirdi.
1- Bir dron, yani insansız hava aracından Haniye’nin kaldığı kata saldırılmıştı,
2- Tahran’ın içi ya da yakınlarından güdümlü ya da görüş mesafesinden nişanlanarak bir roket atılmıştı,
3- Daha önceden içeriye yerleştirilmiş bir bomba zaman ayarı ya da uzaktan kumandayla patlatılmıştı.
Bu durumda saldırıyı kimin yaptığı ve kimin yaptırdığı soruları ortaya çıkıyor.
İsrail, İran’ı savaşa kışkırtıyor
İran saldırıdan İsrail’i sorumlu tutuyor. Türkiye’deki siyasi tepkiler de öyle. İsrail gizli servisi Mossad’ın İran’da daha önce ölümcül eylemleri var. Bu amaçla yerel işbirlikçilerden destek almış olabilir. Bu konuda parmakların çevrildiği birkaç şüpheli var. Bunlardan biri Halkın Mücahitleri örgütü. Bir diğeri son zamanlarda idam cezalarıyla hedef alınan ve 1950’lerden beri İsrail’le dirsek temasları olan Kürt gruplar. Taşeronluk işlerinde siyasi gruplar yerine yerel suç örgütleri dahi kullanılabilir.
Her halükârda Haniye suikastının şimdiden görülebilen birkaç sonucu var:
1- Haniye’nin öldürülmesi yapılan bütün “İntikam” beyanlarına karşı Hamas’a ve Gazze’deki direnişe büyük bir darbedir,
2- Katar ve Mısır üzerinden yürüyen ateşkes görüşmeleri, Hamas taviz vermedikçe rafa kalkmış görünmektedir,
3- Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve Filistin halkının can güvenliğini öne çıkaran rolü önem kazanır,
4- Suikast İran’ın kendi vatandaşlarına göz açtırmayan güvenlik sisteminin dışarıdan saldırılar karşısında zafiyetini ortaya koymuştur,
5- ABD ve Batı Avrupa’nın desteğini da arkasına alan İsrail, göze alamayacağını düşündüğü İran’a meydan okuyup savaşa kışkırtmaktadır.
Zamanında Suriye için söylendiğinde dikkate alınmadı ama Türkiye’nin çok dikkatli olması gerekiyor.
(*) 1 Ağustos 2024, saat 07.11’de güncellendi.