Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın AK Parti yönetim üyelerine “ticarethaneye çevirmeme” uyarısı, 5 Ocak’ta memleketi Rize’deki İl Kongresinde geldi. Medyanın pek ilgi göstermediği bu sert sözler aslında Erdoğan’ın 23 Şubat’ta yapılması beklenen Genel Kurulunda köklü değişiklikler yapabileceğine dair önemli bir işaretti.
“Tatlı su siyasetçileri” sorunu
Erdoğan AK Parti’de kamuoyuna pek yansımayan işlere belli ki çok sinirlenmişti ki, Türkiye’nin en büyük sorunu olarak ne Milli Güvenlik Kurulu toplantılarının değişmez maddesi olan terörle mücadele ne de peşi sıra sert adımların atıldığı ekonomik krizi gösterdi. En büyük sorunun “tatlı su siyasetçileri” olduğunu söyledi:
- “Türkiye’nin en büyük sorunu, ‘tatlı su siyasetçisi’ tipinin her yeri işgal etmiş olmasıdır. Kayda değer hiçbir iş yapmadan, sadece lafla, sadece seviyesiz polemikle, sadece yalan yanlış sosyal medya paylaşımlarıyla siyasetçilik oynayan bu tipler, maalesef bizim aramıza da sızabiliyor.
AK Parti’nin kurucu lideri partisine “maalesef” kayda değer iş yapmadan, lafla, seviyesiz polemikle, yalan yanlış sosyal medya paylaşımlarıyla “siyasetçilik oynayan” tatlı su siyasetçilerinin “sızdığını” ilan ediyordu.
“Ticarethaneye çevirirsiniz”
Cumhurbaşkanı, partililerini kendisinden gizli iş çevirebileceklerini zannetmemelerini, çünkü yanlış yapanlara dair çok şikayetler aldığını da kendi ifadesiyle şöyle “haykırıyordu”:
- “Size benim vatandaşlarımdan herhangi birisi gelir, sizden bir işin yapılmasını, gereğini istiyorsa, onu bir başka yere havale etme hakkınız yok. Bunu yaptığınız sürece, ben Genel Başkanınız olarak varsa sizlere hakkımı helal etmiyorum. Bazılarına bu söylediklerim zor gibi gözükebilir ama bilin ki bu Genel Başkan, bu Cumhurbaşkanı çok şikâyetler alıyor. Bu şikâyetleri benim burada haykırmam lazım. Hepinizin bunu bilmesi lazım.”
Gelen şikayetler arasında belli ki çıkar karşılığı parti, ya da kamu işi yapma iddiaları vardı ki, Erdoğan sert suçlama ve uyarılarına devam ediyordu:
- “Tekrar altını çizerek ifade ediyorum, bunları herhangi bir çıkar, kazanç, makam, mevki beklentisi ile değil, davamızın bizlere yüklediği mesuliyet bilinciyle yapmak mecburiyetindeyiz. Aksi taktirde partiyi ticarethaneye çevirirsiniz. Bu bizim asla müsaade etmeyeceğimiz, rıza göstermeyeceğimiz, göz yummayacağımız bir durumdur. (…) Bunun adı siyaset değil açık söylüyorum millete ihanettir.”
AK Partiye de sert girecek
Bu eleştirileri bir muhalif siyasetçi, ya da bir gazeteci yöneltse bugünkü ortamda başına gelecekler, medyada linç kampanyasından başlar.
Erdoğan’ın il kongrelerinde cevaz verdiği değişikliklerin ayrıntısına henüz vakıf değiliz ama bu “ticarethaneye çevirirsiniz” uyarısının etkisi olduğunu varsayabiliriz.
Bazı okuyucuların “Zaten çevirmediler mi?” dediğini duyar gibiyim ama konuyu saptırmak istemiyorum; burada önemli olan gelinen aşamada bunu 22 küsur yıldır iktidarda olan AK Parti’nin liderinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemesi.
Peki, başka nelere sert girdi de AK Partiye de sert girecek?
Erdoğan’ın 2025’te izleyeceği hareket hattına dair ilk işaret asgari ücretini işçilerin değil işverenlerin taleplerine yakın belirlenmesiyle alındı. 2025’te yükün sabit gelirlilere, küçük esnaf ve çiftçilere taşıtılacağı bir tür mali sıkıyönetime işaret ediyordu. Nitekim en düşük emekli maaşındaki artışın da beklentilerin altında kalması da bu bakışı doğruladı.
Erdoğan’ın ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin girişimiyle başlayan Öcalan açılımı sürerken PKK’ya silahları “gömmezlerse gömülecekleri” uyarısında bulunması da sert bir çıkış değil mi?
Devamı gelecek gibi.