Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Y Kromozomu ve Erkeklik: Çöküş mü, Evrim mi?

Yazar: Utku Perktaş / 11 Aralık 2025, Perşembe / Oda: Hayat

Y kromozomu tükeniyor mu? Bu soru son yıllarda yalnızca bilim insanlarının değil, toplumun da zihnini meşgul ediyor. Görsel: canlibilimi.com

İnsan biyolojisi toplumların verdiği tepkilerle karşılaştırıldığında yavaş değişir. Bu nedenle Y kromozomunun seyri, bilimsel bir merak konusu olduğu kadar politik ve kültürel bir gerginlik hattına da dönüşüyor. Küçük bir genetik molekülden söz ediyoruz ama yüklenen anlam çok büyük: Erkekliğin biyolojik temeli, toplumsal konumunun gölgesinde tartışılıyor. Bedenle ilgili bir mesele, kaçınılmaz biçimde kimlik ve iktidar tartışmalarını da içine çekiyor.  Son yıllarda popülerleşen iddia şu: Y kromozomu küçülüyor ve erkekler, evrimsel zaman ölçeğinde, yok olabilir. Bu cümle tek başına bile kamuoyunda paniğe, alaycılığa veya cinsiyet savaşlarına malzeme olabiliyor. Oysa bu iddianın ardında çok daha sakin, çok daha incelikli bir biyolojik gerçeklik var.

Bilim bize şunu söylüyor: Evet, Y kromozomu tarih boyunca ciddi ölçüde gen kaybetti. Ama bu, erkekliğin ortadan kalkacağı anlamına gelmiyor. Hatta genetik veriler, bu çöküşün büyük ölçüde yavaşladığını gösteriyor. Gerçek hikâye, felaket senaryolarından daha uzun, daha karmaşık ve daha ilginci toplumsal olarak yüzleşmemiz gereken başka soruları gündeme getiriyor.

Küçülen Bir Kromozomun Uzun Tarihi

Y kromozomu bugün yaklaşık 45 ila 55 farklı gen taşıyor; X kromozomu ise bunun neredeyse 20 katı. Bu fark ilk bakışta dramatik görünse de evrimsel süreçte olağan. Memelilerin atasal soyunda X ve Y aslında sıradan bir kromozom çiftiydi; zaman içinde görev bölüşümü yapıldı ve Y, erkek gelişimini tetikleyen SRY isimli geni üstlendi.

Ancak Y’nin bir sorunu vardı: Yalnızdı.

Kendini onarabileceği bir eş kromozomu yoktu. Testis gibi mutasyon oranının yüksek olduğu bir ortamda durmadan darbe alıyor, ama hasarını tamir etmeye çalışsa da her zaman başarılı olamıyordu. Bu yüzden milyonlarca yıl boyunca gen kaybetti, küçüldü, sadeleşti.

Bu tablo, bilim insanı Jenny Graves’i de dahil olmak üzere birçok araştırmacıyı şu soruya yöneltti: Bu gidişat Y kromozomunu bir sona mı yaklaştırıyor?

Tükeniş Çanları mı, Doğal Denge mi? 

2000’lerde yapılan karşılaştırmalı çalışmalar, Y’nin hızlı bir gerileme yaşadığını gösteriyordu. Graves bu eğilimin devam etmesi hâlinde Y’nin 5–10 milyon yıl içinde tamamen yok olabileceğini öne sürdü. Bazı popüler bilim kitapları (örneğin Brian Sykes’ın Adem’in Laneti gibi) erkekliğin sonunu 100.000 yıl gibi kısa sürelerde bile mümkün göstermişti.

Ama bilim ilerledikçe resim değişti. Nature dergisinde yayımlanan önemli bir çalışma (Hughes ve ark., 2005), farklı primat türlerinin Y kromozomlarını karşılaştırdı: İnsan, şempanze ve Rhesus maymunu. Sonuç şaşırtıcıydı: Son 25 milyon yılda Y neredeyse hiç gen kaybetmemişti. Hatta son 6 milyon yılda tek bir gen dışında değişiklik yoktu (Hughes ve ark., 2012). Araştırmanın yürütücüsü Jennifer Hughes’un yorumu ise oldukça net: “Y kromozomu sanıldığı gibi çökmüyor. Kaybetmesi gerekenleri kaybetti ve şimdi stabil. Kalan genler kritik ve çok iyi korunuyor.” Yani Y kromozomu bir zamanlar gerçekten dramatik bir çöküş yaşamış olsa da bugün adeta bir “denge noktasına” oturmuş gibi görünüyor.

Y’nin Sağlıktaki Rolü 

Y kromozomunun küçüklüğü, onu önemsiz gibi gösteriyor. Oysa son yıllarda yapılan çalışmalar (Sano ve ark., 2022) bunun tam tersini gösteriyor. Özellikle yaşlanan erkeklerde Y kromozomu kaybı, ciddi sağlık sorunlarıyla ilişkilendiriliyor. Science dergisinde yayımlanan çarpıcı bir çalışmada araştırmacılar, erkek farelerden Y kromozomunu çıkarıp sağlıklarını izledi. Sonuçlar ürkütücüydü: Y’siz fareler daha erken öldü, kalplerinde fibrozis hızlandı, bağışıklık hücreleri adeta “yön değiştirerek” organ hasarını arttırdı.

İnsanlarda da benzer bir tablo var: 70 yaşındaki erkeklerin %40’ından fazlasında, bazı hücrelerde Y kaybı görülüyor. Bu durum kalp hastalıkları, bazı kanser türleri, Alzheimer, genel ölüm riski ile ilişkilendiriliyor.

Yani Y kromozomu sadece erkekliği belirleyen bir genetik anahtar değil; erkek sağlığının kırılganlığını açıklayan biyolojik bir bileşen.

Bu sonuçlar, toplumun erkeklik üzerine kurduğu ‘güçlü ve dayanıklı beden’ imgesinin, biyolojik gerçeklikle her zaman örtüşmediğini gösteriyor. O toplumdaki erkek imajının ardında biyolojik bir kırılganlık var. Bu kırılganlık, belki de erkek sağlığının yeterince araştırılmamasının ve erkeklerin tıbbi yardım alma konusundaki çekingenliğinin gölgesinde kalmış durumda.

Peki ya Y tamamen yok olursa?

Bilim bu soruya tahmin ettiğinizden daha ilginç bir cevap veriyor. İnsanlar Y’siz yaşayamaz gibi görünse de, doğa bu konuda çok yaratıcı. Doğu Avrupa’daki bir küçük memeli türü ve Japonya’daki sıçan türlerinin bazıları tamamen Y’siz. Bu türlerde Y kromozomu ve SRY geni tamamen yok olmuş durumda, ama erkekler hâlâ var.

Bu nasıl mümkün oluyor?

Bu memeli türleri üzerine yapılan yeni bir çalışma (Schartl ve ark., 2023), erkekliği belirleyen yeni bir genetik anahtarın geliştiğini gösterdi. SOX9 geni yakınlarında ortaya çıkan küçük bir DNA kopyası, SRY’nin işlevini devralmıştı. Yani tür, adeta alternatif bir erkeklik yazılımı geliştirmişti.

Bu bulgu, insanlık için şu anlama geliyor: Evrim, Y çökerse yeni bir cinsiyet belirleyici mekanizma yaratabilir.

Ama bu iyimser senaryonun yanında daha politik/etik bir ihtimal de var: Farklı insan toplulukları farklı yeni cinsiyet belirleyici sistemler geliştirirse, gelecekte insan türü birkaç farklı türe ayrılabilir.

Bu biyolojik bir ihtimal; fakat beraberinde felsefi bir soru getiriyor: Birbirimizi hangi ölçütlerle “aynı tür” sayıyoruz? Genetik mi, kültür mü, etik mi?

Bilim Erkekliği Yeniden Düşünmemizi Sağlıyor

Bu tartışmanın en önemli yanı şu: Y kromozomunun geleceği, erkekliğin yok olmasıyla ilgili değil, erkekliği nasıl kavradığımızla ilgili. Genetik bize “erkeklik” kavramının sabit olmadığını, evrimsel bir yazılım olduğunu gösteriyor. Bu yazılım: değişebilir, dönüşebilir, kendine yeni yollar bulabilir.

Bu da başka bir etik soruyu karşımıza çıkarıyor: Toplumsal olarak sabitlemeye çalıştığımız cinsiyet rolleri, biyolojik olarak ne kadar sabit?

Y kromozomunun hikâyesi, erkekliğin kırılganlığını değil, aslında doğanın uyum yeteneğini yansıtıyor. Bir başka deyişle: Bilim erkekliği tehdit etmiyor; onu biyolojik determinizmin dar çerçevesinden kurtarıyor.

İnsanlığın hikâyesinde sadece bir satır

Y kromozomu ne bir felaket metaforu ne de bir kader çizgisi. Doğa bunu daha önce çözdü; yine çözer. Biyolojik çeşitlilik, genetik esneklik ve evrimsel yaratıcılık, türlerin devamının her zaman en güçlü müttefiki oldu.

Bugün asıl mesele, Y’nin geleceği değil, bilimsel bilgiyi nasıl konuştuğumuz, korkularımızı nasıl şekillendirdiğimiz ve cinsiyet üzerine hangi politik anlamları yüklediğimiz.

Y kromozomunun sessiz genetik hikâyesi, bize biyolojiden çok daha fazlasını hatırlatıyor: İnsan türü, değişimden korkarak değil, değişimi anlayarak ayakta kalır. İnsan biyolojisinin de toplumsal yaşamın da tek bir çizgiden ilerlemediği açık; türümüzü ayakta tutan şey homojenlik değil, biyolojik ve kültürel çeşitliliği kabullenme ve değişimi anlamlandırma kapasitemizdir.

Kaynaklar:

Hughes, J. F., Skaletsky, H., Brown, L. G. ve ark. (2005). Conservation of Y-linked genes during human evolution revealed by comparative sequencing in chimpanzee. Nature, 437, 675–678. https://www.nature.com/articles/nature04101

Hughes, J. F., Skaletsky, H., Brown, L. G. ve ark. (2012). Strict evolutionary conservation followed rapid gene loss on human and rhesus Y chromosomes. Nature, 483, 82–86. https://doi.org/10.1038/nature10843

Sano, S., Walsh, K. ve ark. (2022). Hematopoietic loss of Y chromosome leads to cardiac fibrosis and heart-failure mortality. Science, 377, 292–297. https://doi.org/10.1126/science.abn3100

Schartl, M., & Lamatsch, D. K. (2023). How to manage without a Y chromosome. Proceedings of the National Academy of Sciences of the United States of America (PNAS), 120(2), e2218839120. https://doi.org/10.1073/pnas.2218839120

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: Y kromozomu

OKUMAYA DEVAM EDİN

Ayvalık Film Festivali’nden artakalan İki büyük İnsanlık İzi
Sanal müzelerde tabiat tarihi turu
Ömer Koç: Salgınla eğitimde fırsat eşitsizliği derinleşti
  • Y Kromozomu ve Erkeklik: Çöküş mü, Evrim mi?11 Aralık 2025
  • Futboldan Medyaya, Siyasete Dek Topyekûn Çürüme: Ne Patlamaz Lağımmış?10 Aralık 2025
  • Uyuşturucu Suçlaması: Habertürk, Yayın Yönetmeni Ersoy’u Görevden Aldı10 Aralık 2025
  • İmamoğlu Diploma Duruşmasında: Savunmaya Değil, Suçlamaya Geldim8 Aralık 2025
  • Süreçte Barış Vicdanı Neden Eksik?8 Aralık 2025
  • Ankara’dan SDG yoluyla PKK’ya üç ciddi uyarı: bu gidişle hava dönebilir8 Aralık 2025
  • Suriye’de Şara Yönetiminin Bir Yılı: Türkiye-İsrail Gerilimi ve ABD7 Aralık 2025
  • Türkiye–İsrail İlişkileri Kalıcı Bir Kopuşu Kaldırabilir mi?7 Aralık 2025
  • Komisyon’da Öcalan Oldubittisi: İstenen Mesajı Vermedi mi?5 Aralık 2025
  • 5 Aralık 1934: Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı5 Aralık 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP