Yetkin Report

  • English
  • Siyaset
  • Ekonomi
  • Hafıza Kartı
  • Hayat
  • Yazarlar
  • Arşiv
  • İletişim

Orman yangını değil, ihmal felaketi yaşıyoruz

Yazar: Mehmet Gün / 04 Ağustos 2021, Çarşamba / Oda: Siyaset
Orman yardımlarıyla yaşadığımız felaketi büyüten, nasıl olsa hesap sorulmayacağından cesaret alan aymazlık, basiretsizlik ve ihmalkârlıktır. (Foto: Twitter)

Havalar sıcak, rüzgâr poyraz olunca Akdeniz’deki Ege’deki ormanlarımızın en ufak bir alevde çıra gibi yandığını çocuklar bile biliyor. Geçtiğimiz aylarda kuzey kutup bölgesinde +38 santigrat dereceyi görüldü, geçilemeyen Kuzey Buz Denizi’nin buzları eridi. Sibirya’nın tundraları günlerce yandı. Neredeyse dört mevsim kar kalkmayan Kanada’nın kuzeyi yandı, tutuştu. Küresel ısınmanın ülkemizin bulunduğu kuşağı, kuraklaştırıp çölleştirme tehlikesi taşıdığı apaçık ortada.
Ormanlarımızdan sorumlu bakan ve bürokratlar bundan bir ay önce bir araya gelerek bir toplantı yapsa, kibir ve böbürlenmeden uzak, olarak gelmekte olan tehlikeye karşı alınabilecek tedbirleri bir saat konuşsalar bu günkü felaketi yaşamazdık belki de.

Ülke kaynaklarına kayyum çökertmek

Kıyılarımızda yarım saat uçuş mesafesinde 3-4 istasyonda 3’er 4’er yangın söndürme uçağı hazır bekletseydik, yarım saatte bir sorti hesabından aynı anda 32 yangına anında müdahale edebilir felaketi bu boyutta yaşamazdık. Alevler kafasını gösterdiğinde 3 tarafımızı çevreleyen denizlerin suyunu üstüne boca eder, el aleme avuç açmak yerine etrafımıza örnek olur, Türkiye’nin gücünü ve liderliğini dünyaya gösterirdik. Hem de güzelim ormanlarımız günlerce yanmaz, dumanları gökyüzünü kara bulut gibi kaplamaz, üstümüze küller yağmaz, on binlerce canlımızın yandığı, köylümüzün geçimini temin ettiği ormanlarımızdan gelen yanık kokuları şehirlerimizi sarmazdı.
Modern Türkiye’nin kurumları ile sorunlu olup, onda bile yarım yamalak mücadele eden zihniyet; işten anlamaz birini başına kayyum atamış, bilmem kaç tane yangın söndürme uçağını, yedek parçaya, bakıma ve teknik elemana muhtaç bir şekilde hangarlarda bekletiyor.
Elimizdeki uçakları kullanılır hale getirmemek ve kullanmamak için türlü kulp bulurken aynısını diklendiği AB ülkelerinden yardım olarak alıyor.

Basiretsizlik, aymazlık ve ihmalkarlık

Nedir bu aymazlık, basiretsizlik ve ihmalkarlık? Yağmur duasına bile Manavgat, Gündoğmuş dağları cayır cayır yandıktan, orman yangınları felaketi andırdıktan çıkmışlar…
Nedir ve nedendir memleketin zorla biriktirilen maddi kaynaklarına karşı bile ideolojik ayrımcılık? Nedir, nedendir bu kibir, kifayetsizlik ve liyakatsizlik?
Kimsenin dillendirmek istemediği kök sebep apaçık bellidir: 2017 Anayasası cumhurbaşkanına ihmalleri ve isabetsiz karar ve işlemleri nedeniyle hesap sorabilmesi, bakan bürokrat atamalarını denetleyerek liyakati güvenceye alabilmesi ve siyasetçileri frenleyebilmesi gereken yargının iplerinin cumhurbaşkanına ve onu seçen siyasi partinin eline vermiş durumdadır. Felaketi davet eden, kifayetsiz ve kibirli siyasetçileri milletin başına geçiren, liyakati sağlayamayıp partizanlığı geçer akçe haline getiren bu sistemdir.

Millet ve devlet hesap sorulamayanlara teslim

Partisini sıkı sıkı kontrol edebilen, kendisini aday gösterterek cumhurbaşkanı seçtirebilen siyasi parti lideri; kendisine hesap soracak, eksiğini gösterecek, yanlışını düzeltecek hâkim ve savcıların da iplerini ele almış durumda. Bugün AK Parti lideri böyle; yarın bir gün bir başka parti seçimi kazandığında o parti liderinin de aynı şekilde davranması şaşırtıcı olmayacak.
Devletin bütün gücünü ve bu gücü kullanma yetkisini elinde toplayan yürütmenin başı cumhurbaşkanı keyfince kararlar alacak, sonraki seçimlerde kendisine oy vereceğini garanti ettiklerinin gösterdiği kifayeti tartışmalı, liyakatsiz kişileri bakan, bürokrat atayacak… Ve bir Allah’ın kulu bile buna karşı mahkemeye gitme cesareti gösteremeyecek.
Sonuçta ihmaller, vizyonsuzluklar sonucunda ortaya felaketler çıkacak. Doğal kaynaklarımız telef olacak; fakat kimse hiçbir zaman hesap soramayacak.

2017 halkı kandırma referandumu

2017 anayasa değişikliğini güya “başkanlık sistemine geçmek iyidir” diyerek millete “iyi bir şey” diye takdim edenler, başka ve daha kötülerini de içine yedirerek bu şartları hazırladılar. Başkanlık sistemini tercih ediyorum diye olumlu oy veren masum vatandaşı kandırıp, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırma, siyasilere bir daha hesap soramama değişikliğine de oy verdirdiler.
Cumhurbaşkanına şahsi suçları nedeniyle dahi, atadığı bakanlara hukuken hesap sorulabilmesi için bir teklif verilebilmesi için bile meclisin yarısından çok fazlasının oy vermesi gerekiyor. Türkiye’de bunun hiç gerçekleşmeyeceğini görmek için cahil birisinin bile akıl yürütmesine gerek yok; gerçek apaçık ortada.

Facialar sorumsuz siyasetin eseri

Cumhurbaşkanının dilediği gibi atadığı, görevden aldığı bürokratlara görevi ihmalleri, ihlalleri ve basiretsizlikleri nedeniyle hesap sorulabilmesi için idari amirlerinin yani bakanların ve cumhurbaşkanının izin vermesi şart. Böyle bir izni vermek istemeyecekleri ve en son noktaya kadar da vermeyecekleri açık. Çünkü izin verirlerse bürokratlarının kabahatinden doğrudan kendilerinin sorumlu olduğu ortaya çıkacak.
Soma Faciası ve Pamukova Tren kazası davasında Anayasa mahkemesi gerçek sorumluların mahkeme önüne çıkarılmadığını tespit etmedi mi? Çorlu tren kazasında biricik evladını kaybeden Mısra hanım, “gerçek suçlular mahkemeye çıkarılmıyor” diye feryat etmiyor mu? Sincan YHT kazasında makinistler mi, güvenlik işlemleri bitmeyen tren yolunda sefer yapılması talimatı veren üstleri mi sorumlu?
Üst düzey bürokratlara siyasi bürokratlar dava açılması izni vermezler elbette.
Onlara dava açılamazken bürokratlara dava açılırsa bu garip sistemin ne kadar adaletsiz olduğu, siyasilerin memleketi babalarının çiftliği gibi yönetebilir ama hesap vermez oldukları, üstelik haklarında başvurulacak yargının da elinin kolunun bağlı olduğu ortaya çıkacak.

Tek çare: koşulsuz yargı bağımsızlığı

Ormanlarımız yanarak altındaki granit dağların çırılçıplak ortaya çıkmasını, bu ve benzeri felaketlerin sürmesini, ancak ve ancak bu çarpıklıkları ortadan kaldırarak önleyebiliriz.
İlk yapılması gereken, yargıyı kimsenin etki edemeyeceği, ancak kendisi hukuka tam olarak hesap verir hale getirmek, devlet gücünü kullanan her türlü siyasinin ve kamu görevlisinin suçları ve ihmalleri hakkında Anayasada ve yasalardaki soruşturma ön izinlerini iptal etmektir.

Yeni yazılardan haberdar olun! Lütfen aboneliğinizi güncelleyin.

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun.

Aboneliğinizi onaylamak için gelen veya istenmeyen posta kutunuzu kontrol edin.

Etiketler: bağımsız yargı, Çorlu tren kazası, Kayyum, liyakat, mehmet gün, Orman yangınları, Sibirya

OKUMAYA DEVAM EDİN

14 Mayıs seçimleri: Yeni bir yol ayrımı
Yeşil ve gri pasaport muamması: AB’ye vizesiz seyahat sancısı
Sencar: “İktidar Kurum için değil İmamoğlu için çalışıyor”
  • Suriye yaptırımları üzerine dörtlü toplantı: Erdoğan çevrimiçi katıldı14 Mayıs 2025
  • Yeni bir dönemin eşiğinde: Barış, sadece silahların susması değildir14 Mayıs 2025
  • Bir zamanlar Hacettepe Üniversitesi: sessiz direniş ve hafıza14 Mayıs 2025
  • Rusya-Ukrayna: 15 Mayıs İstanbul hala kesinleşmedi. Putin ne yapacak?13 Mayıs 2025
  • PKK’nın fesih kararı ve hükümetin yanıtlaması gereken sorular13 Mayıs 2025
  • Toplum Terörsüz Türkiye sürecinden habersiz: Araştırma12 Mayıs 2025
  • PKK kendini fesih ve silahlı mücadeleye son kararı açıkladı12 Mayıs 2025
  • Özel: Silah bırakılmasını bekliyoruz. Erdoğan: Müjdeleri alacaksınız10 Mayıs 2025
  • Yasakla koruyup baskıyla şekillendirerek yönetmeye çalışmak10 Mayıs 2025
  • Kürt sorununa PKK’nın silahsızlandırılması yoluyla çözüm kapısındayız9 Mayıs 2025
Haberler arşivinde arama yapın...

Siyaset

Ekonomi

Hafıza Kartı

Hayat

Arşiv

English

Hakkımızda

Künye

Yazarlar

Yardım

Reklam & İşbirliği

Bize Ulaşın

tbtcreative.com | UFKZDN © 2024 yetkinreport.com

Kurumsal Bilgiler     ·      Yardım     ·      Kullanıcı Sözleşmesi     ·      Yasal Çekince

TOP