Rusya ve Ukrayna arasındaki üst düzey ikinci siyasi görüşme de bugün, 29 Mart’ta İstanbul’da yapıldı. Rusya’nın 23 Şubat’ta Ukrayna’yı istilaya başlaması ardından ilk görüşme Rusya ve Ukrayna Dışişleri bakanları Sergey Lavrov ve Dimitro Kuleba arasında Antalya’da yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu savaşın sona ermesi, etrafa sıçrayıp Türkiye’yi de içine çekmemesi için bu defa öncekilerden farklı bir anlayış ve gayret gösteriyor. Otuz yıl kadar önce dağılan Sovyetler Birliğinin en büyük iki cumhuriyeti arasındaki savaşı sona erdirmek için, Sovyet tehdidi gerekçesiyle 70 yıl önce NATO üyesi olan komşuları devrede.
Tarih ülkelere ve insanlara beklenmedik oyunlar oynuyor.
Başka türlü söyleyelim:
Sovyetler Birliğini üyesi cumhuriyetlerin en büyük ikisi, Rusya Federasyonu ve Ukrayna NATO üyesi komşuları Türkiye’nin devreye girmesiyle mi barışacak?
Ukrayna Krizi Türkiye’yi diplomasi sahnesinde öne çıkarttı ancak işin bu jeostratejik, yani hem siyaset hem coğrafyaya bağlı boyutu da var; kriz sonrası siyasi denklemlerde Türkiye’nin ağırlığı artacaktır.
Erdoğan, Putin’in ayağına basmadan yürüyor
İstanbul’da, Dolmabahçe’deki Cumhurbaşkanlığı binasında yapılan görüşmelerin açılışını, Özbekistan’a yola çıkmadan önce Erdoğan yaptı. Görüşen taraflara “Dünya sizden iyi haberler bekliyor” dedi. Erdoğan’ın konuşmasında Türkiye’nin rolünü anlatırken “arabuluculuk” değil, üzerine basarak “kolaylaştırıcılık” sözünü kullanmasıydı.
Arabuluculuk sözünün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i rahatsız ettiğini biliyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan İsrail Başbakanı Naftali Benett’e dek pek çok lider bu role talip. Erdoğan bu defa Çavuşoğlu ve ayrıca Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve (sanırım gerçek anlamda tek) Baş Danışmanı İbrahim Kalın’ın çabalarını da övdü ama Putin ile çok özel ilişkilerinin bu zor diplomasiyi mümkün kıldığı ortada.
Erdoğan 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sırasında ABD ve Batı Avrupa’dan görmeyi beklediği dayanışmayı Putin’den görmüştü. Şimdi Putin’e savaştan siyasi çıkış yolunu hem Putin’i rahatsız etmeden hem de Ukrayna’nın güvenini de kırmadan sağlamaya çalışıyor. Ukrayna’nın barış sağlanması durumunda anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye’yi de görmek istemesi bunu gösteriyor.
Muhtemel sonuç Ukrayna federasyonu mu?
Çavuşoğlu’nun “İlerleme sağlandı” demesi boşuna değil. Rusya şimdiden “diyaloga imkân tanımak” amacıyla Kiev ve Çernihiv şehirlerine ateşi, karşı taraftan gelmedikçe keseceğini söyledi.
Görüşmeler bu tempoda giderse geniş kapsamlı ateşkes ve barış görüşmelerine geçilmesi de mümkün.
Uluslararası medyaya yansıyan bilgilere göre, Ukrayna nükleer silaha sahip olmamayı taahhüt edecek, NATO üyesi olmayacak; Avrupa Birliği üyesi olmasa da özel ilişkiler kurabilecek. Dünkü toplantı ardından “işaretler iyi ama siren seslerini bastırmıyor” diyen Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelensky bunları kabul edebileceklerini zaten söyledi.
Rusya’nın 2014’te ilhak ettiği Kırım ile cumhuriyet olarak bağımsızlıklarını tandığı Luhansk ve Donetsk bölgelerini geri vermesi zor görünüyor. Ancak iyi haber alan kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, hem buralarda Rus etkisinin sürmesi hem de Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün görünüşte devam etmesi için bazı formüller masada. Bunlar arasında Ukrayna’nın üniter yapıdan federasyon yapısına geçmesi ve belki Kırım olmasa da Luhansk ve Donetsk’e özerklik verilmesi de bulunuyor.
ABD Başkanı Joe Biden’in dün bir gazetecinin sorusu üzerine Rusya’ya güvenmese de Türkiye’deki görüşmeleri dikkatle izlediklerini söylemesi de, Amerikalıların sevdiği deyişler “Bir fark yaratmaya” başlandığını gösteriyor.
Umalım Türkiye’nin çabaları sonuç getirsin, savaş yangını etrafa sıçrayıp büyümeden söndürülebilsin.