Hem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hem de gayrı resmî koalisyon ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli’nin neredeyse gün aşırı “Erken seçim yok” demesine karşı bu güz erken seçim ilan edileceği iddialarının ardı arkası kesilmiyor.
İddialar, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ekonomiyi götüremezler, Kasım’da seçim bekliyorum” demesiyle ete kemiğe büründü. Deniz Zeyrek geçen Cuma gecesi Fox TV’deki Orta Sayfa programımızda CHP ve MHP kulislerinde bir erken seçim pazarlığının döndüğünü söylemişti. Daha dün, 7 Haziran’da Erdoğan ile görüşmeye girmeden önce bir kez daha söyledi Bahçeli, Cumhurbaşkanı adayının da Erdoğan olduğunu tekrarlayarak.
Gerçi Bahçeli’nin siyasi gelişmeler karşısında hızla konum değiştirebildiği de malum. Hayır, Erdoğan’ın en ateşli muhalifi iken en ateşli destekçisine dönüşmesinden söz etmiyorum. 2002’den bu yana Bahçeli’nin inisiyatifiyle gidilmeyen bir tek erken seçim, seçim tekrarı ve referandum olmadı.
Erken seçimlerin efendisi bahçeli. Bugün istemedi diye yarın sabah istemeyeceğinin bir garantisi yok.
Erken seçim gerekçeleri ne kadar güçlü?
Kılıçdaroğlu dahil, erken seçim tahmininde bulunanların en önemli tezi ekonomi. Buna göre Erdoğan ekonominin daha da kötüye gitme ihtimali karşısında zararın neresinden dönülse kârdır mantığıyla kış gelip ısınma giderleri daha çok can yakmadan erken seçime gidecek; sanki Kasımda kazanması garantiymiş gibi. Bu tezin alt başlıkları da üretiliyor. Kendisinin kaybetme ihtimaline karşı Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar Akar’ı aday göstereceğine dek gidiyor bu iddialar.
Bun tezleri savunanlar, başkanlık sistemine geçiş dahil, o zamandan bu zaman bütün yapılanların odak noktasında Erdoğan’ın iktidarda kalmasının bulunduğunu gözden kaçırıyor; AK Partinin değil, Erdoğan’ın.
Mevcut koşullarda AK Partinin Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmadığı herhangi bir seçenek, bir senaryo üretebileceği görüşünde değilim. Erdoğan iktidarda yoksa, zaten şimdiden inişe geçen AK Parti sönmeye mahkûmdur. Erdoğan şahsen iktidarda koltuğunda oturmadıkça MHP de parlamento dışında kalır. Ama bir fark var. MHP daha önce de Meclis dışında kalmış ama geri gelmiş, gerçek bir partidir; ANAP ya da DSP değildir örneğin.
İki karşı tez
Bu sonbahar erken seçim tezine karşı söz konusu olan ilk neden ekonomidir. İki nedenden dolayı ve bu iki neden değişmedikçe Kasım’a dek toparlanma ihtimali yok denecek kadar zayıftır. Bunlardan birincisi Erdoğan’ın “faiz neden, enflasyon sonuç” inadı, diğeri de Rusya-Ukrayna savaşının bu yıl içinde son bulma ihtimalinin görülmemesidir.
Halkın yüzde 80’i en büyük sorun olarak hayat pahalılığı ve işsizliği sayarken, ekonominin daha da kötüye gideceğine inanırken bir siyaset kurdu olan Erdoğan’ın koltuğunu aylar öncesinden bırakma riskine gireceğini düşünmüyorum.
Bahçeli’nin bir sabah erken seçim demesi ihtimali bâkidir, o ayrı.
Ama ikinci neden de zaten Bahçeli ve MHP. Seçim barajını yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşüren değişiklikler Nisan ayında yürürlüğe girdi. Bunun anlamı, 6 Nisan 2023’den önce yapılacak bir seçimde yüzde 7 değil yüzde 10 barajının geçerli olacağıdır. Gerçi Bahçeli, TBMM Grubuna hitabında “Anketle doğmadık ki anketle ölelim” diyerek MHP’nin hemen bütün anketlerde yüzde 10’un altında, yüzde 7 civarında görülmesine tepki gösterdi.
Siyasi intihar teşebbüsü sayılır
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı “seçimden kaçıyor” konumuna düşürmek için erken seçim istiyor; daha önce de sayısız defa olmuştur, siyasette yeri vardır bu tür zorlamaların.
Ancak ekonomi ve MHP’nin durumu nedeniyle mevcut koşullarda erken seçime gitmenin Cumhur İttifakı bakımından bir siyasi intihar teşebbüsü de sayılacağını unutmamak lazım.