Hükümet çevrelerince “dezerformasyon” yani bilgi kirliliği yasası olarak adlandırılan, gazetecilik örgütlerinin “sansür” yasası olarak kınadığı yeni basın yasası Meclis’te muhalefetin bütün itirazlarına rağmen AK Parti ve MHP oylarıyla kabul edilmek üzere. Hükümet bu yasayla özellikle sosyal medyadaki kirli haberlerin temizleneceği iddiasında.
T24’ten Asuman Aranca’nın haberinden öğrendiğimize göre Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tam da bu günlerde bir Dezenformasyon Bülteni çıkarmaya başlamış. Bu bültende aynı gün, 10 Ekim’de ikisi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan iki ağır dezenformasyon vakası yok. Ayrıntılarına birazdan geleceğimiz Kadıköy’deki ölümlü patlama ve İBB cenaze aracıyla uyuşturucu taşınması olaylarından söz ediyorum.
İletişim Başkanlığına göre kirli haberler
Buna karşın şu haberlerin kirli olduğu saptanmış: Diyanet İşleri Başkanlığının 2021’de 58 milyon küsur lira faiz geliri elde ettiği, 656 yıllık camiye PVC pencere takıldığı, doğal gaz depolarında 600 milyon metreküp açık bulunduğu ve Türk Sahil Güvenliğinin kaçak göçmenleri Yunanistan’a ittiği haberleri yalanlanmış.
Önemli bir hizmet, neyin yanlış olduğunu, kasıtlı çıkarıldığını bilmemiz iyi olur. Tabii bu uygulama sadece İletişim Başkanlığının AK Parti iktidarı bakımından uygun görülmeyen haberlerin cımbızlanmasıyla sınırlı kalmasa daha iyi olur. Örneğin, PKK’nın 26 Eylül’de Mersin Mezitli’deki terör saldırısındaki intihar eylemcisinin CHP’nin tutuklu gazeteciler listesinde bulunduğu haberini doğrulanmadan ve PKK’nın kanlı eyleminden çok CHP’yi hedefe koyarak verenler arasında İletişim Başkanlığına bağlı kamu yayıncısı TRT de bulunuyordu.
Önce Kadıköy patlaması
İstanbul’da, Kadıköy Fikirtepe’deki bir evde 9 Ekim saat 19.00 sularında bir patlama oldu. Patlama sonucu çıkan yangında 3 kişinin öldüğü 1 kişinin yaralandığı açıklandı. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Twitter hesabından yaptığı açıklamada patlamanın doğalgaz kaynaklı olduğunu duyurdu.
Gözler İBB Başkanı İmamoğlu’na çevrildi.
Ancak bir süre sonra İstanbul Belediyesi doğal gaz şirketi İGDAŞ patlama olan dairenin doğal gaz bağlantısı olmadığını açıkladı. Bunun üzerine Vali, gece yarısına doğru yaptığı açıklamada doğal gaz patlaması değil, sadece patlamadan söz etmek zorunda kaldı.
10 Ekimdeyse ölenler ve yaralanan kişinin Özbekistan uyruklu olduğu iddiaları yayılırken, soruşturmayı terör suçları savcılarının soruşturacağı açıklandı.
Bu da kirli haber örneğiydi ve kirlenmeye yol açan Valinin -tıpkı Mersin olayında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’da gördüğümüz gibi- siyasi kaygılarla doğrulanmamış bilgiyi bir an önce duyurma çabasıydı.
Sonra cenaze aracında esrar
O haber sönerken yeni bir haber çıktı. İBB’ye ait bir cenaze aracında Adana’da yapılan aramada 144 küsur kilo esrar bulunmuştu. Hükümet yanlısı internet siteleri ve sosyal medya hesapları İmamoğlu’nu yeniden hedefe aldı. Kolombiyalı uyuşturucu baronu Escobar’ı andıracak şekilde “ekrobar” diye etiketler açıldı. Adana Emniyeti basının İBB logolu araç önüne esrar çuvalları ve narkotik köpeğini yerleştirip fotoğraf çekmesine izin verdi.
Ama kısa süre sonra aracın İBB cenaze araçları ihalesini CHP’nin 2019’da Belediye Başkanlığı seçimini kazanmadan önce, 2018’de alan bir şirkete ait olduğu anlaşıldı. Şirketin sahibi AK Parti yanlısı Yeni Şafak gazetesinin sahibi Albayrakların akrabasıydı. Uyuşturucu taşıyan iki şoförse CHP döneminde değil 2017’de işe girmişti. İmamoğlu haklarında soruşturma açıldığını duyurdu.
Bu da bir kamu kurumunun (İçişleri) bir başka kamu kurumunu (İBB) hedef yapması çerçevesinde bir kirli haber örneğiydi ama ömrü kısa sürmüştü.
Seçim döneminde kirli haber gerekçesi
Bu yasanın çıkış noktasında bağımsız enflasyon hesaplama grubu ENAG’ın TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon oranlarından farklı açıkladığı enflasyon rakamları vardı.
Türkiye kritik 2023 seçimlerine giderken iktidarın hoşuna gitmeyen seslerin çıkmasını engellenmesi gayreti olarak görülmesi doğal. Gazetecilik örgütleri, en sıradan eleştiri ya da örneğin suç dosyasının haber yapılmasının, üzerinde yorum yapılmasının dezenformasyon, kirli haber diye suçlanarak cezalandırılmaya çalışılacağı endişesiyle buna “sansür yasası” diyerek karşı çıkıyor.
Bu yasa bugün eleştirel sesleri ve muhalif kesimleri susturmak için kullanılacak ama ileride bugün ondan medet umanları da vuracak. Ancak iktidar bunu görecek durumda değil, hedefe kilitlenmiş vaziyette son sürat ilerliyor.