AK Parti TBMM Grup Başkan Vekili Mahir Ünal geçen hafta katıldığı bir etkinlikte Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet ilanı sonrası en önemli reformlarından olan Arap Alfabesinden Latin alfabesine geçişini sert biçimde eleştirdi.
Ünal, “Bir kültür devrimi olarak cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir” dedi.
“Bugün konuştuğumuz Türkçe ile bir düşünce üretemeyiz, sadece ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz” diye ekledi.
Ünal’ın sonradan düzeltmeye çalıştığı bu sözlerini içerik olarak da tartışacağız birazdan. Çünkü önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 23 Ekim’de Diyarbakır’da söylediklerine de aynı çerçevede değinmemiz gerekiyor.
“Şu anda Edirne Cezaevinde olan zatın” dedi ülkenin Cumhurbaşkanı, HDP’nin önceki eş başkanı Selahattin Demirtaş’ı kastederek;
“Kürtlükle alakası var mı? Yok. Bu adam Kürt değil. Ama Kürt kardeşlerimi sömürüyor.”
Ve şöyle devam etti: “Şu anda bir tane eş başkanları var. Kürt mü? Değil.”
Başka örneğe de geleceğim ama burada nefeslenip Erdoğan’ın yaptığının tehlikeli bir kışkırtma olup olmadığını soralım. Ve tutup tutmayacağını.
Erdoğan ne demek istedi?
Erdoğan Diyarbakır meydanında gelene gidene “Ne zaman çıkacağı” sorulan Demirtaş’ın etnik köken olarak Kürt değil Zaza olduğunu hatırlatmak istiyor. Diğer iması da HDP eş başkanı Mithat Sancar’ın etnik kökeninin Arap olmasına. Birincisi bu çıkış, Türk, Kürt, Arap, Boşnak, Laz, Çerkes yok, hepimiz biriz söylemiyle ağır çelişiyor. Diyarbakırlılara “Siz Kürtsünüz ama HDP’li Demirtaş ile Sancar’a Kürt değil, onlara oy vermeyin” demek istiyor. Bunu çıkıp bir muhalefet lideri, ya da sokaktaki vatandaş söylese, en hafifinden bölücülükle suçlanır, başına gelmeyen kalmaz.
İkincisi, Cumhurbaşkanı bu söylemle HDP’yi sadece Kürtlerin partisi görmek istediğini açığa vurmuyor mu? Oysa yakın zamana dek kendilerine oy veren Kürt seçmenin, HDP’ye oy verenlerden fazla olduğuyla övünmüyor muydu AK Partililer?
Bir de Erdoğan bunları zaten kendisini dinlemeye gelen ve getirilen kitleye söylüyor. Bu sözleri Ahmet Türk’ün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Erdoğan’a rakip olursa “oy veririz” sözlerinin yayınlandığı gün söyledi. Acaba artık kendi kitlesinden de emin değil mi?
Gelelim Arap alfabesine
AK Parti’nin ağır toplarından Mahir Ünal, Arap alfabesinden Latin alfabesinden geçişi eleştirirken, bunun dilimizi ve düşünmemizi de yok ettiğini söyledi. Türkçe yok olmadı; ister Arap, ister Kiril, isterse Çin alfabesiyle yazılsın Türkçedir. Düşünmemizi de yok etmemiştir. Örneğin bir Cumhuriyet çocuğu olup Cumhuriyetin açtığı İlahiyat Fakültesi ardından sosyoloji okuyan Ünal bu düşüncesini Türkçe dile getirebilmiştir.
Verdiği örnek kusurludur. “Mesela melül, mahsun, inkisar, keder, hüzün, buhran” sözcüklerinin sadece “stresliyim” sözcüğüyle kullandığımızı öne sürmüştür. Ben sokaktan çevireceğiniz herhangi bir insanın eğer kederli ya da mahsunsa “stresliyim” diyeceğini hiç zannetmiyorum. Ünal’ın eğitim düzeyi ve entelektüel kapasitesinde olan bir siyasetçinin de örneğin “Türkiye’de ekonomik buhran var” yerine “ekonomik stres var” diyeceğini sanmam.
Ünal bu söylediklerini tevil etmek için “Cumhuriyet’e değil, kültür devrimine yöneliktir, düşmanlık çıkaramazsınız” derken dahi Arap alfabesinden çıkışın yanlışlığını savunuyor, İngiliz tarihçi Arnold Toynbee ve yazar Kemal Tahir’den alıntılar yapıyor.
Eski alfabeye dönüş iması mı?
Peki, Ünal seçime doğru Cumhuriyet’i hala hazmedemeyip geriye dönüşü savunan kesimlere örneğin Arap alfabesine dönüş mü ima ediyor? Eğer öyleyse, bunu -belki muhalefeti kışkırtıp gündem saptırma amaçlı- tutulmayacak bir seçim vaadi saymak mümkün.
Çünkü doğru değil. Çünkü Ünal’ın siyasi İslamcı kesimlere böyle göz kırptığı günlerde, Türkiye’den AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım’ın da katılımıyla Bursa’da toplanan “Aksakallılar Konseyi” Türkçe konuşulan ülkelerin alfabe birliğinin sağlanması için bir “Ortak Alfabe Komisyonu” kurmaya karar veriyordu.
Azerbaycan zaten bağımsızlığını almasından bir süre sonra Kiril alfabesinden Türkiye gibi Latin alfabesine geçmişti. Kazakistan ve Özbekistan da Latin alfabesine geçişte son aşamada. Ortak Alfabe Komisyonu da ilk toplantısını Kırgızistan’da yapacak.
Yani Ünal ne kadar yakınsa da Arap alfabesine geçileceği filan yok. AK Parti çevrelerinde bu tür çıkışlara bazen “tersine takiye” dendiği de oluyor; yani oy tabanındaki katı siyasi İslamcıların desteğini yitirmemek amaçlı takiye.
O nedenle bu çıkış boş bir seçim vaadi ve kışkırtma görünümü veriyor.