

Ersoy’un uyuşturucu soruşturmasında verdiği pişmanlık ifadesi tahliyesine yetmedi. AK Partiden ise “iç temizlik” talebi geldi. (Foto: Arşiv/Ekran görüntüsü)
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen uyuşturucu operasyonunun kilit ismi, Habertürk’ün görevden alınan Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy, 30 Aralık’ta yeniden Çağlayan Adliyesine getirilince “İtirafçı olacak” haberleri yapıldı. Acaba vereceği isimlerle bir süredir tahmin edildiği şekilde siyaset, bürokrasi ve iş dünyasından isimler de suçlanacak mıydı? Yoksa savcılar, bir gün önce tutuklanan Veyis Ateş ve Taner Çağlı’nın ifadesi üzerine yeni sorular mı soracaktı sadece?
Uyuşturucuyu Nasıl Geçiriyormuş?
Bir parantez açalım: Veyis Ateş da Habertürk’te genel Yayın Yönetmenliği sırasını savmıştı. Sedat Peker’in gündeme getirmesiyle, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu döneminde, halen ABD’de bulunup Türkiye’de kara para aklama, tefecilik ve suç örgütü kurma suçlarından aranan Sezgin Baran Korkmaz’dan “Ankara’yla arasını bulmak için” 10 milyon avro rüşvet talep ettiği iddiaları ardından istifa ettirilmişti. Ateş’in tutuklanmadan önceki ifadesinde Ersoy’u, “20 yıllık itibarını” 2 günde yerle bir etmekle suçladığını okuyoruz.
Yaygın medyada Taner Çağlı’nın ifadesindeki Ersoy’un yatına B. ve D. Adlı iki kadınla gelip birlikte yattıkları ayrıntıları öne çıkarıldı ama bence savcılar daha çok Çağlı’nın ifadesindeki Ersoy’un uyuşturucuyu istediği yerden geçirebileceği iddiasıyla ilgilenmişlerdir. Ben olsam ilgilenirdim. Uyuşturucuyu kimden buluyor, kimlerin yardımıyla istediği yerden geçiriyormuş, bu iddia doğruysa? İşin içinde siyasetçiler, bürokratlar var mıymış?
Sabah gazetesinde Dilek Güngör, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i, “Türkiye’nin Di Pietrosu” ilan ettiğine göre, İtalya’daki “Temiz Eller” operasyonlarının savcısının bunları sormuş, sordurmuş olması beklenir.
Ersoy’un Pişmanlığı Tahliyesine Yetmedi
Ersoy’un iki saatten fazla süren ek ifadesi ardından yine cezaevine gönderildiğine bakılacak olursa, itirafı tahliyesine kısa gelmiş olmalı. Çünkü yine Hürriyet ve Sabah’ta yer alan haberlerde, ifadesinin soruşturmanın derinleştirilmesine yardımcı olmadığı haberleri yer aldı.
Bizim gazetecilik mesleğinin yazılı olmayan kurallarındandır. Doğru soruyu, doğru kişiye, doğru zamanda ve doğru şekilde sorarsan doğru yanıtı alma şansın vardır. Yoksa kendi etrafında döner durursun.
CHP lideri Özgür Özel bir süredir uyuşturucuyu Türkiye’ye kimlerin getirip dağıtımını yaptırdığını, Türkiye’nin Escobar’ın kim ya da kimler olduğunu sorup duruyor.
Aynı soruyu Gürlek ve savcıları da soruyorsa eninde sonunda bir yerlere ulaşacaklardır. Ama bu işin dibine kadar inme, nereye, kime kadar giderse gitme niyet ve cesaretinin de olması gerekir.
Temizlik deyince, AK Parti bünyesinden gelen bir “iç temizlik” talebine dikkat çekmemiz gerekir.
Bülent Turan’ın İç Temizlik Talebi
Bülent Turan halen İçişleri Bakan Yardımcısı. Daha önce AK Parti’nin TBMM Grup Başkan Vekilliğinde bulundu; ağırlığı olan bir isim.
Turan 30 Aralık’ta, tam da Ersoy’un yeniden ifadesinin alındığı gün, Yeni Şafak gazetesinde “Çizgimiz Kalemizdir” başlıklı bir yazı yayınladı. Yazısında AK Partinin “bugün inanç-ahlâk-dava şuuru aksından yeni bir sınamayla karşı karşıya” bulunduğunu söyleyen Turan şunları da yazmış:
• “Garip olan ise bizim olmayan çürük elmalar için “bir dakika, bu bizim değil ki” demekte tereddüt etmemiz. Değerlerimizden gelen ve kabahati önce kendinde aramayı erdem olarak gören anlayışımız, bir noktadan sonra, sürekli olarak kendinden şüphe etme hastalığına ve iletişim körlüğüne dönüşüyor.
• “Ancak meseleye sadece bu pencereden bakıp kendi iç muhasebemizi yapmamak da sorunu halının altına süpürmek olur. Kapımızın önüne bırakılanlar olduğu gibi, maalesef üstümüze yapışan parazitler veya çizgisinde sabit duramayanlar da var elbet.”
İç Temizlik ve Riskleri
Çürük elmalar, kapıya bırakılan Truva atları, üstümüze yapışan parazitler, çizgisinde duramayanlar…. Bunlar İçişleri Bakan Yardımcısı Turan’ın uyuşturucu operasyonu ile kirli çamaşırları ortalığa saçılan, güya muhafazakâr mahalle kökenli kişi ve bağlantılar için kullandığı sıfatlar.
İktidar mahallesinin medya prenslerinden olan Ersoy’un ve etrafında AK Parti iktidarı sayesinde o mevkilere -ve hangi yollardan geçerek- gelebildikleri görülmeye başlayan kişilerin, ilişkilerin durumu sanırım muhafazakâr mahallede şok dalgalarına yol açtı. Ersoy’un ve ela Rümeysa cebeci’nin imamhatipli, Veyis Ateş’in ayrıca İlahiyatçı olması AK Partilileri ayrıca üzmüştür.
Ama bu işin sadece medya ve eğlence sektörüne meraklı iş dünyasıyla sınırlı kalmayacağı, kalmaması gerektiği de görülüyor.
Ekrem İmamoğlu ve CHP’li belediyeler soruşturmasında sınırları zorlayan, zorlaması için AK Parti ve MHP’den siyasi teşvik gören Gürlek, uyuşturucu, kara para, paraziter ekonomik ve siyasi ilişkiler soruşturması konusunda da sınırları zorlaması için aynı desteği bulabilecek mi?
Eller öyle o kadar kolay temizlenmiyor.


