İstanbul 26’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi gazeteci Fatih Altaylı’yı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı tehdit suçlamasıyla 4 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırdı. İtiraz yolu açık olan cezanın kesinleşmesi durumunda, yaklaşık 6 aydır Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Altaylı, yaklaşık 18 ay, yani 1,5 yıl daha hapis yatacak. Altaylı’nın karar okunduktan sonra tepkiyle elindeki dosya ve kağıtları yere attığı,
Fatih Altaylı yeni bir habercilik türü başlattı: hapishane haberciliği. Artık maalesef jenerik ismi hak eden Ekrem İmamoğlu soruşturmaları nedeniyle, Fatih’in de tutulduğu Silivri Cezaevinde o kadar çok siyasetçi, bürokrat var. Yaratıcı bir yöntemle onlardan, kendisiyle görüşmeye gelen milletvekillerinden, yazışanlardan, avukatlarından, sadece içeride olanları değil dışarıya dair bilgileri de aktararak haberciliğini aksatmıyor. Örneğin son olarak kendisini
Bilimsel bilgi kamuya nasıl ulaşır? Yalnızca akademik dergilerle değil; onu sadeleştiren, çoğul seslere alan tanıyan, bilime samimiyetle yaklaşan medya organlarıyla. Bir bilim insanı olarak halkla buluşmamı sağlayan bu alanlar, yalnızca içerik değil; aynı zamanda anlam, merak ve güven üretir. Bugün bu yazıyı yazıyor oluşum da böylesi bir alanın bana açılmış olması sayesinde. Tıpkı bir zamanlar
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı gazeteci Fatih Altaylı aleyhinde “Cumhurbaşkanını tehditt” suçlamasıyla 5 yıldan az olmamak üzere 7,5 yıla dek hapis cezası istemiyle iddianame hazırladı. Altaylı 21 Haziran akşamı evine gelen polisler tarafından gözaltına alınmış ve 20 Haziran’daki bir video yayınında, Osmanlı hanedanı döneminde bazı Padişahların “boğulduğu, suikasta kurban gittiği, boğazlandığı, intihar süsü verildiğini” hatırlatıp o yüzden



