Covid-19 krizi patlamadan önce Türkiye’nin hop oturup hop kalktığı, her biri hükümet tarafından son bağımsız Türk devleti için beka sorunu, yani ölüm kalım meselesi diye öne çıkarılan krizleri hatırlayan var mı?
Nerede kaldığımızı hatırlatayım. En son Yunanistan sınırında kalmıştık. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yön göstermesiyle Suriye ve Asya ülkelerinden binlerce mülteci, son durak Almanya hedefli Avrupa Birliği (AB) yolculuğu için Yunanistan sınırına yığılmıştı. AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve Dış ve Güvenlik Politikaları sorumlusu Josep Borell Fontelles Türkiye’ye gelip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmüşlerdi; 4 Mart’tı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Türkiye’deki ilk koronavirüs Covid-19 vakasını açıklamasına (10 Mart) henüz altı gün vardı. Ertesi gün, 5 Mart’ta Erdoğan ve ekibi Moskova’ya uçacaklardı.
Hatırlıyor musunuz? 27 Şubat’ta Suriye’nin İdlib şehri yakınlarında, hâlâ Rus uçaklarının mı, yoksa Rusya destekli Suriye uçaklarının mı işi olduğu açıklanmamış bir saldırı sonucu 34 Türk asker şehit olmuştu. Bu yazı 27 Nisan’da yazılıyor, sadece iki ay geçti üzerinden; hatırlayın “İdlib beka meselesi” nutukları atılıyordu. İşte Putin’le onu görüşmeye gidiyordu Erdoğan. Tabii Libya’yı da konuşacaklardı. Hatırlayın, Libya da beka sorunumuz, hatta yeni bir İstiklal Savaşımızdı. Türkiye açıktan Sarrac hükümetini, Rusya örtülü olarak Hafter isyancılarını destekliyordu. Sonra 9 Mart’ta NATO toplantısı vardı, NATO gündeminde İtalya’yı, kasıp kavurmaya başlayan, Fransa ve İspanya’ya sıçrayan Koronavirüs salgını yoktu. Ama İdlib, Libya ve evet, Türkiye ile ABD arasında Rus S-400 füzeleri alımı üzerine çıkan F-35 uçakları sorununu vardı. Ertesi gün Türkiye’deki ilk hasta resmen ilan edildi; İtalya’da bir fuara katılan yakınından virüsü kapıp, sonra vefat eden bir vatandaş olduğu öğrenildi.
Covid-19 bütün sorunların üstünü örttü
Hâlâ merak eden var mı şurada iki ay öncesine dek hükümetin, ekonomi ve diğer konulardaki her muhalefeti “beka sorunu” diyerek “milli birlik ve beraberlik” kalkanıyla karşıladığı bu meselelerdeki son durumu? Belki çoğunuz merak etmiyordur ama ben yine de söyleyeyim.
Yunanistan ile sorun bıraktığımız yerde duruyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 140 bin küsur kişinin Yunanistan’a geçtiğini söylemesine Atina öfkeli, onlar da vatandaşlarına “durdurduk, gelemediler” propagandası yapıyor.
Libya’da çatışmalar devam ediyor. Ancak Halife Hafter güçleri, temel olarak Türkiye’nin Feyiz Sarrac güçlerine sağladığı hava savunma desteğinin de katkısıyla başkent Trablus etrafında aylardır sürdürdüğü kuşatmayı kaldırıp çekilmek zorunda kaldı; bu arada birkaç şehri de Sarrac güçlerine bıraktılar.
Suriye’de İdlib gerilimi biraz daha düşmüş durumda. Halep’i Lazkiye ve Şam’a bağlayan M4 karayolunda şimdiye dek 5 Türk ve Rus ortak askeri devriyesi yapıldı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a göre bu nisbî rahatlama üzerine 60-70 bin Suriye vatandaşı Türkiye sınırından İdlib’e dönmüş durumda. Ama bu da başka sorunları birlikte getiriyor. Bu devriyeleri engellemek isteyen cihatçı Heyet Tahrir üş-Şam örgütüne Türk güvenlik güçlerinin (insansız hava araçları desteğinde) ateş açması sonucu 26 Nisan’da iki kişinin öldürüldüğü haberleri ortalığı karıştırdı. HTŞ’nin kışkırttığı bölge halkı Türk askerine tekbirlerle taş yağdırıyor.
S-400 hala en ciddi sorun
Kıbrıs’ı unutmadık. Türk donanması Ege’de ve Kıbrıs Libya arasında tatbikatlara devam ediyor. Artık sıfırı gören petrol fiyatları ve ona bağlı olarak düşen doğal gaz fiyatlarıyla Kıbrıs enerji kaynakları efsanesi fazla uzun ömürlü olmayacak gibi.
Unutmuş olmayalım. Fransa’da Emmanuel Macron da bu Kıbrıs enerji kaynaklarını kendi Akdeniz egemenliği için beka meselesi sayıp uçak gemisi Charles de Gaulle’ü buralara göndermişti, hatırlıyor musunuz? İşte o uçak gemisindeki mürettebatın yarısı Korona-pozitif çıktı, gemi karantinada.
Bu süreçte en önemli diplomatik temaslardan birisi 20 Nisan’da Erdoğan’ın, Covid-19 konusunda her gün yeni bir saçmalık yapan ABD Başkanı Donald Trump ile telefon görüşmesiydi. Ertesi gün batılı haber ajansları Türkiye’nin Nisan ayında öngördüğü S-400 füzelerini çalıştırmaya başlama (aktivasyon) planını (iptal ettiğini değil) ertelediğini duyurdu. Bunu Trump’ın 24 Nisan mesajında muhaliflerinin bütün beklentisine karşı Ermeni “soykırımı” sözcüğü yerine, selefleri gibi Ermenice “Medz Yeghern” yani “Büyük Felaket” ifadesini kullanması izledi.
Herkes bir şekilde zaman kazanmaya, sorunları korona sonrasına ötelemeye çalışıyor.
Covit-19 salgını dünyadaki bütün sorunların üzerine, belki ekonomilerdeki çöküşler hariç, kalın bir örtü çekmiş gibi. O örtü kalktığında, her şeyin kaldığı yerden ama daha da birikmiş yüklerle devam ettiği görülecek.