CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Dünya Gazetesi yazı işleri ekibi ile bir araya geldiği toplantıda, iktidara geldiklerinde izleyecekleri enerji politikası hakkında ipuçları verdi ancak daha kapsamlı açıklamalara ihtiyaç var.
Şanlıurfa ziyareti sırasında bölgenin taşlık arazisi üzerinde güneş kollektörlerinden elektrik üreterek çiftçilere ücretsiz satma vaadi her ne kadar Cumhurbaşkanı tarafından “yapılamaz” olarak nitelense de, Kılıçdaroğlu’nun güneş enerjisinden bahsetmesi önemliydi. Kaldı ki, Gaziantep, Adana, İstanbul, son olarak İzmir belediyeleri güneş enerjisi konusunda yatırımlar yaptı, yapmaya devam ediyor.
Kılıçdaroğlu toplantıda yaptığı konuşmada, bir an önce çevre dostu enerjiyi kendi ülkemizde üretmemiz gerekliliğinin altını çizdi ve CHP’nin enerji poltikası güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını önceleyecek dedi. Ancak, bunun yanında, nükleer enerjiye de değindi ve Akkuyu Nükleer Santrali’ne dikkat çekti. Santralin üreteceği elektriğin bir biriminin 12,35 ABD senti olduğunu, bu ücretin KDV hariç alım garantili olduğunu ve sanayicinin üç kat daha pahalı elektrik kullanacağını aktardı. Kılıçdaroğlu, meclis tarafından onaylanarak uluslararası bir anlaşma statüsü kazanan bu 15 yıl alım garantisini ise “bir şekilde çözmek zorunda oldukları” bir maliyet olarak nitelendirdi.
CHP’nin enerji politikası ile ilgili birkaç soru
Akkuyu Nükleer Santrali, 4 üniteden oluşuyor ve çalışmalar sürüyor. Santralin sahibi Rosatom isimli Rus Devlet Şirketi, yani santral bize ait olmayacak ancak Rosatom isterse yüzde 51’i kendisinde kalmak suretiyle, kalan payı satabilecek. İlk 2 ünitenin üreteceği elektriğin yüzde 70’i, 3. ve 4. ünitelerin üreteceği elektriğin yüzde 30’u için, 15 yıl boyunca 12.35 sent garanti verildi. Kalan üretim miktarları için de serbest elektrik piyasa fiyatları ile garanti var. Sözleşmedeki bir madde ise 15.33 sentten de satış yapılabilmenin önünü açıyor. Fiyatlara KDV ayrıca eklenecek. Yani Kılıçdaroğlu’nun da belirttiği gibi Akkuyu Nükleer Santrali’nin elektrik fiyatlarına vatandaşı koruma yönünde olumlu bir katkısı olmayacak gibi görünüyor.
Nükleer Enerji Santrallerinin fayda/zarar karşılaştırması dünyada da gündemde olan bir konu ve CHP’nin bu konudaki stratejisinin açıklanması iyi olacaktır. Akkuyu ile birlikte, şu an belirsizlik içinde olan Sinop Nükleer Santrali de kapıda çünkü.
Dünya genelinde 33 ülkede 413 nükleer enerji santrali devrede. Bu santrallerin çoğunluğu ABD, Fransa, Çin, Rusya ve Güney Kore’de bulunuyor. Ayrıca yapımı süren 50 santralin yanında; kapatılan 192, uzun süre durdurulan 29 ve yapımı durdurulan 93 santral var. 2050 yılına kadar bu santrallerin 301’inin kapanacağı ve yalnızca 50 reaktörün devrede kalması öngörülüyor. Dünyanın Nükleer reaktörlerden uzaklaşılacağı öngörüsünü destekleyen en önemli bilgi ise, 2019 yılı itibariyle, yenilenebilir enerji kaynaklarından (güneş, su, rüzgar, vs.) üretilen elektrik enerjisinin, nükleer enerjiden üretilen miktarı geçmesidir.
Nükleer Türkiye’nin geleceğinde olacak mı?
Gelecek kuşaklar için de tehlikeli olabilecek, teknik ömrü bittiğinde ne olacağı belli olmayan, 1 kWh elektrik üretmek için rüzgar santrallarına göre 7.5 kat daha fazla sera gazı emisyonu yaydığı hesaplanan Nükleer Enerji Santralleri Türkiye’nin geleceğinde olacak mıdır?
Elektrik sektöründeki özelleştirmelerin, rekabetçi bir piyasa kuramadığı, daha yüksek verimliliğe yol açmadığı, daha ucuz, daha çok, daha kaliteli elektriği sürdürülebilir bir biçimde sanayiciye ve tüketiciye sunamadığı son yapılan elektrik zamlarıyla perçinlenmiştir.
2022 yılı sonunda TEİAŞ’ın özelleştirmesi ile ilgili hazırlıkların da tamamlanması söz konusudur. CHP kamulaştırma konusunda ne düşünmektedir?
Enerji politikası arz güvenliği sorunu ile ilgili çözüm getirecek mi?
TEİAŞ tarafından 99,800 MW kurulu gücümüz olduğu ve yapılan projeksiyonlara göre 2035-2040 yılına kadar arz güvenliği sorunumuz olmayacağı açıklansa da içerisinde bulunduğumuz süreçte gördük ki arz güvenliği sorunumuz var.
Çünkü değişken güç kaynaklarını (doğalgaz, hidrolik, kömür, güneş, rüzgar, vs.) her zaman kurulu güç miktarında kullanamıyorsunuz. İklim, şebeke altyapısı, kaynak, yakıt temini, işletme gibi parametreler kurulu gücün anlık kullanımını olumsuz etkileyebiliyor.
Yenilenebilir kaynaklarla ilgili bazı sorunlar çözülmüş değil. Güneş enerjisinin depolanmasına yönelik çalışmalar devam ediyor ancak gece yüklerinde sıkıntı var.
İklim politikaları ve net sıfır hedefini (2053 yılı) dikkate alarak, elektrik enerjisine ilişkin planlamaların yapılması gerekiyor.
Yerine ne koyacağız?
Enerji sektörü, küresel sera gazı emisyonlarının dörtte birini oluşturuyor ve kömür, insan kaynaklı iklim değişikliğine en fazla katkısı olan yakıt. 1.5C küresel ısınma hedefini canlı tutmak, yeni kömür santrallerinin inşasını derhal durdurmayı, temiz enerjiyi artırmayı ve mevcut kömür santrallarını terk etmeyi gerektiriyor.
65 ülke, COP26’da gelişmiş ekonomilerde 2030’a kadar ve küresel olarak 2040’a kadar kömürün aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasını taahhüt etti. Tüm büyük kömür finansmanı ülkeleri, 2021’in sonuna kadar uluslararası kömür finansmanını sona erdirme taahhüdünde bulundu.
Kömür enerjisinin aşamalı olarak azaltılması ve fosil yakıt sübvansiyonlarının sona erdirilmesine ilişkin çabalar devam ediyor. Kömürde kalamayız ve enerji sektöründeki tüm fosil yakıtların kullanımını aşamalı olarak azaltmalıyız. Elbette ülkemizin yenilenebilir enerji potansiyeli çok önemli bir avantaj. Ancak yenilenebilir kaynaklarla talep karşılanamayabilir.
Yeni çağa uygun, yeni teknolojilerle ve enerji verimliliğini önceleyerek planlamaların yapılması gerekliyken, Kemal Kılıçdaroğlu tam da güneş, rüzgar ve nükleer enerjiden bahsetmişken, CHP’nin enerji politikası için daha net bir çerçeve çizmesi gerektiğini düşünüyorum.