Rusya-Ukrayna krizinin Türkiye ekonomisine çeşitli kanallardan olası maliyeti olacak. Petrol kanalı, tarım ve ithalat kanalı, turizm kanalı ve elbette kurda son yaşanan gelişmelerde kur korumalı mevduatın Hazine’ye çıkması olası maliyeti.
Tüm bunlarda basit bir hesap yaparsak ilk aşamada ülke ekonomimize yaklaşık 30-35 milyar dolar arasında ek maliyet gelebilir.
Ülkemize gelen turistlerin yaklaşık yüzde 20’si Rus, yüzde 7-8’i de Ukraynalı. Dolayısıyla gelen turistin yüzde 30 kadarı bu bölgeden. Oluşturdukları turizm geliri de toplam gelirin yüzde 15-20’sine denk. Dolayısıyla 2022’de yaklaşık 35 milyar dolar potansiyel turizm geliri bekliyorsak, en basit hesapla bunun 5 milyar doları riske girmiş durumda.
Rusya sadece doğalgaz ve petrolde değil, dünyanın Çin ve Hindistan’dan sonra çok önemli bir hububat sağlayıcısı. Türkiye’nin de Rusya’dan ithalatının neredeyse yüzde 30’u hububat. Dünyada buğday fiyatları bu haber akışıyla beraber Şubat başından bu yana yüzde 25 daha yükseldi. Petrol de keza geçen yıl ortalama 70 dolarken halen 100 dolar seviyesinde.
Petrol, doğalgaz ve buğday ticareti
Bu her iki kalemin de bize döviz bazında ekstra maliyeti olacak.
Özellikle petrol tarafında her 10 dolarlık fiyat yükselişi bize 4-5 milyar dolar daha fazla maliyet anlamına geliyor. Eğer petrol fiyatı bu yıl ortalama 90 dolarda seyrederse, bunun cari açığa yükü ekstra 10 milyar dolar seviyesinde olur. 100 dolar ve üzeri bir petrol fiyatı kalıcı olduğu takdirde maliyeti çok daha fazla olur. (Ama hatırlamakta fayda var 2014 Kırım ilhakının ardından petrol fiyatları ilk aşamada geldiği 110 dolar seviyesinden 1 yıl içinde 40 doların altına çökmüştü).
Rusya ile toplam 34 milyar dolar civarında ticaret hacmimiz var; ihracatımız 6 milyar dolara yakın gerisi de ithalat. İhracatımızda Rusya’nın payı yüzde 2,5-3 seviyesinde. İthalatımızdaki payı ise yüzde 10.
Öte yandan Rusya ile olan doğrudan ticaretimizin yansıra, Avrupa’da yaşanması muhtemel bir talep düşüşü de dış ticaretimizi olumsuz etkiler.
Avrupa’ya (EU28) toplam ihracatımız 2021’de 100 milyar dolara yakın. Geçen yıl yıllık yüzde 30’luk artış var. Fakat Avrupa’da bir talep düşüşü olursa, örneğin 2015 döneminde Avrupa borç krizi olduğunda ihracatımız yıllık yüzde 5’e yakın daralmıştı, bu kanaldan ihracat talebimizi etkileyebilir. 2022’de yüzde 15 olarak tahmin edilen ihracat artışımızın hiç olmaması varsayımının ek maliyeti ise 10 milyar dolar civarında.
Kur ve finansman maliyeti
Bir de işin en kaba hesapla bütçe tarafı var. Mart ayıyla beraber kur korumalı mevduatlarda vade doldukça yavaş yavaş kur farkı ödenmeye başlanacak. Dolar kuru 15 lira seviyelerinde kalırsa Hazine’ye ek maliyeti kabaca 50 milyar TL olur. Daha yüksek kur seviyeleri ise daha yüksek maliyet elbette.
Bunlar elbette ilk aşamada hızlıca hesaplayabildiğimiz doğrudan maliyetler. Büyük resimde 2022’de Türkiye’nin yaklaşık 185 milyar dolar dış finansman ihtiyacı mevcut.
Finansal piyasalar tarafında özellikle dış borç çevirme son derece kritik ve ülkeye olan döviz arzını göstermekte. Normal zamanlarda Türkiye ekonomisi her yıl bu döviz ihtiyacını karşılamakta. Fakat bu yıl, bu 185 milyar dolar karşılığı olarak 170 milyar dolar bulsak, geriye yine 15 milyar dolar açık çıkmakta.
Döviz rezervinin önemi
Daha çok FED ve global para politikası kaynaklı dalgalanma beklerken Rusya-Ukrayna krizi aslında hiç hesapta olmayan bir kanaldan daha ciddi bir maliyet ortaya çıkardı, ve ülke CDS’imiz 600 baz puan civarına kadar yükseldi. Eylül’de 350 baz puandı. Ülke risk primindeki her yükseliş, döviz borçlanma maliyetimizin daha pahalı hale gelmesi demek.
Şu ek bilgiyi de paylaşmakta fayda var. Rusya’nın döviz rezervleri Kırım’ın ilhakında Mart 2014’te 500 milyar dolardan bir sene içinde 350 milyar dolara düştü. Ardından Rusya hem döviz rezervini çeşitlendirdi (doların payını azalttı) hem de seviyesini 640 milyar dolara çıkardı. Bir de Ulusal Varlık Fonu var, oradaki miktar da 200 milyar dolar.
Pek çok finansal veriye baktığımızda, Kırım’ın ilhakından bu yana Rusya, ABD dolarına olan ihtiyacını belirgin azaltmış bir ekonomi.
Her ülke için döviz rezervleri bu yüzden son derece kritik.