Ne iktidar ne muhalefet ittifaklarının 2023 seçimlerinin ilk turunda yüzde 50 oranına ulaşabileceği az çok anlaşıldıkça seçimler öncesi Kürt sorunu ve özel olarak da HDP etrafındaki tartışma bir dönemece doğru yol alıyor. Kürt seçmen oylarının hem iktidar muhalefet hem de iktidardaki Cumhur İttifakı ile muhalefetteki Millet İttifakı bünyelerinde gerilimlere yol açtığı görülüyor.
Son birkaç güne sığan gelişmeler bunu gösteriyor.
HDP’nin önceki eş-başkanı Selahattin Demirtaş’ın 6 Eylül’de mahkemede “Çözüm için Abdullah Öcalan ile görüşelim” dediği haberi ortalığı karıştırdı. HDP önce bu haberi Twitter hesabından paylaştı, sonra sildi. Ardından Demirtaş’ın basın danışmanı Zınar Karavil kendi Twitter hesabından “sözler bağlamından koparıldı” açıklamasını yaptı. Karavil aynı açıklamada, Edirne Cezaevindeki Demirtaş ile video bağlantısı ile Ankara’da yapılan duruşmada söylediklerinin Adalet Bakanlığının SEGBİS sistemi üzerinden çözümü ortaya çıkınca kamuoyuyla paylaşıldığını da duyurdu.
Haberi saat 17:15’te ilk yayınlayanın Mezopotamya Haber Ajansı olduğu, HDP’nın oradan aldığı, sonra Demirtaş’a eşlik eden avukatların “Öyle demedi” uyarısıyla sildiği anlaşılıyor.
Kürt seçmen üzerinden
Aynı gün İYİ Parti lideri Meral Akşener’in “HDP’nin olduğu masada biz olmayız” sözü yayınlandı. Bu söz, CHP’li Gürsel Tekin’in “HDP’ye bakanlık verilebilir” demesine tepki olarak söylemişti. Aslında Tekin de 2021’de İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu’nun 2021’de AK Parti eleştiri olarak söylediği “HDP’yi kapatma davası aleyhine sonuçlanmadan gayrimeşru sayamazsınız, TBMM’de grubu, Başkan Vekilliği, devlet yardımı var” sözlerinden çok farklı bir şey söylememişti. Ancak Türkiye’nin bir yıl önceki ekonomik ve siyasi atmosferi gibi seçmen profili de seçim sonucunda muhtemel Kürt seçmen etkisi de artmıştı. KONDA araştırma şirketi yöneticisi Bekir Ağırdır’ın Habertürk’ten Fatih Altaylı’ya söyledikleri bunu gösteriyor: iktidar ittifakında gerileme yavaşladı ama muhalefet ittifakı da tıkandı, “sıçrama yapamıyor”.
Ne iktidardaki Cumhur İttifakı ne de muhalefetteki Millet İttifakı seçimi ilk turda alabilmek için hesaplarını Kürt seçmen üzerinden yapmak zorunda olduklarını itiraf edebiliyorlar.
AK Parti’nin İYİ Parti’ye tuzağı
Akşener elbette bu gerçeğin farkında olabilecek deneyimde bir siyasetçi. Ancak ilk anda Koray Aydın tarafından ateşlenen tabanını yatıştırmak için “HDP’nin olduğu masada olmayız” diye malumu ilam ediyor.
Çünkü ne CHP Altılı Masaya HDP’yi de alalım diyor ne de HDP’nin böyle bir talebi oldu bugüne dek.
Ortada şöyle bir denklem var ama.
MHP ile ittifaktan sonra AK Parti’nin izlediği çizgi en çok seçim döneminde Doğuda Güneydoğuda, hatta İstanbul’da Mersin’de seçmen karşısında dert anlatacak olan Kürt milletvekillerini zorluyor, daha da zorlayabilir. Sadece yol yaptık, havaalanı yaptık söylemi yetmeyebilir.
O nedenle AK Parti aslında kararsız Kürt seçmeni Millet İttifakından caydırmak için CHP’yi HDP ile kol kola göstermek yoluyla İYİ Parti’ye tuzak kuruyor. Aynı süreçte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Akşener ve İYİ Partililere Bize katılın”, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin de “Yuvaya dönün” çağrıları yapması tesadüf değildi. Deniz Zeyrek Sözcü’de iktidarın muhalefeti “HDP koridoruna sıkıştırdığını” yazdı.
CHP’nin üzerindeki yük
Aslında iktidar muhalefetin tamamına değil, İYİ Parti’ye yükleniyor, İYİ Parti bu taktiğe karşı duramadıkça da yük CHP sırtına biniyor.
CHP’nin üzerindeki yük arttıkça da Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerleştirmeye çalıştığı kapsayıcı ve orta yolcu söylemin dışına çıkışlar artıyor. Dediğim gibi Gürsel Tekin bunu bir yıl önce söylese belki bu kadar tartışılmayacaktı. Neticede sistem içinde koşullara uyan herkesin bakan olabileceğini söylüyor. CHP içinde görünür olma rekabetinin CHP’ye zarar verdiği dışarıdan fark edilebiliyor.
Konu neredeyse sadece ve haksız bir şekilde Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasına yükleniyor ama Ağırdır’ın “sıçrama yapamama” saptamasına CHP içindeki ekipler çekişmesi ve şahsi görünürlük çabaları dahil sanırım.
HDP’nin üzerindeki yük
HDP’nin üzerinde, yasal baskılar bir yana iki “iç yük” var.
Bunlardan biri seçmen baskısıdır. PKK ve HDP’nin benzer “sosyal tabanı paylaştığı saptaması Ahmet Türk’e aittir. Ama HDP seçmeni yıllardır bir “yenilgi yorgunluğuna” girdi. Kürt seçmen verdiği oyun kendisini dışlanmaya değil kapsanmaya götürmesini değil de sadece Öcalan’ın görüş yasağının kalkmasını mı istiyor sizce?
HDP üzerindeki diğer yük ise PKK’dan, özellikle de Öcalan’ın sürekli gündemde tutulması konusunda geliyor. Bu da HDP’nin Öcalan’ın görüşme yasağının kaldırılması, ya da açık hava cezaevine çıkarılması karşılığında AK Parti’yle uzlaşabileceği algısına yol açıyor.
“PKK’nın silah bırakması için Öcalan ile görüşme” konusuna gelince… Öcalan ile görüşülmedi mi daha önce? Bir yol haritası da çıktı. Ama PKK 2014’te ABD’nin kendisine Kürt devleti kurduracağı sahte ümidiyle Suriye’de işbirliğine gidip güçlendiğini düşününce yeni yol haritası istedi. Erdoğan’ın önceliğiyse Başkanlık sistemi olmaya başlamıştı. Demirtaş’ın “Seni Başkan yaptırmayacağız” sözünü kendisine tehdit gördü, çanak çömlek patladı.
Kürt seçmen dönemeci
Öcalan odaklı politika HDP’nin en önemli yüküne ve AK Parti’nin önemli kaldıraçlarından birine dönüştü.
HDP tartışmaları Millet İttifakını yıpratıp Cumhur İttifakını güçlendiriyor. İzlenecek hatta göre Kürt seçmen dönemeci Millet İttifakını çatlatabilir de güçlendirebilir de.
CHP ve İYİ Parti yönetim kademelerinin bunu görememesi başlı başına siyasi miyopluk, görüyorsa devam etmesiyse siyasi aymazlık sayılmalı.
İki bakımdan da çatlaktan da güçlenmeden de sorumlu tutulacak aynı iki kişidir; Kılıçdaroğlu ve Akşener.
Buna adaylık tartışmaları dahildir.