Avrupa Birliği liderlerinin 6 Ekim Prag zirvesinde kabul etmeleri beklenen Rusya’ya yönelik 8’inci yaptırım paketi Türk ekonomisini derinden etkileyebilecek bir madde taşıyor. Rusya’ya yılda 7 milyar avro daha zarara uğratması amaçlanan yeni AB yaptırımları Rusya ile hava ve deniz taşımacılığı, çelik ürünleri, kâğıt, makine ve makine aksamı kimyasal ve plastikler, yüksek teknoloji ürünleri, bilişim teknolojileri (IT), mühendislik ve hukuk hizmetleri alanında ticari ilişki içinde olan kişi ve kuruluşların yaptırım listesine alınmasını, yaptırım listesinin genişletilmesini öngörüyor.
Rusya’nın petrol satışını engelleme ve satış fiyatını baskılamayı amaçlayan yaptırımları 5 Ekim’de Strazburg’da AB Büyükelçileri tarafından varılan anlaşma üzerine konuşan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen açıkladı. Leyen, AB Dış ve Güvenlik Politikaları Sorumlusu Josep Borell ile düzenlediği basın toplantısında yaptırımları Rusya’nın Ukrayna’nın dört bölgesini daha topraklarına kayması ve kısmı seferberlik ilanına yanıt olarak kararlaştırdıklarını söyledi.
AB liderlerinin Türkiye dahil üye olmayan 17 ülkeyi daha Avrupa Siyasi Topluluğu adı altında davet ettikleri Prag toplantısında yaptırımları açıklamaları bekleniyor.
Türk ekonomisini derinden etkileyebilir
Yaptırım kararı özel olarak Türkiye’ye yönelik değil ama hem AB hem Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkileri nedeniyle Türkiye’yi derinden etkileyebilir. Türkiye AB’nin altıncı, AB ise Türkiye’nin birinci ticaret ortağı. 2021’de Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 41’i AB ülkelerineydi; İngiltere ve AB üyesi olmayan ama AB yaptırımlarına uyan ülkeler buna katılınca oran yüzde 50’ye yaklaşıyor. İhracat kalemlerinin başında ise makine ve ulaştırma araçları geliyor. Türkiye enerjide ise Rus doğal gazına bağımlı, Rusya’dan petrol de alıyor. Almanya’nın da benzer durumda olması şimdiye dek Türkiye’yi de rahatlatıyordu. Rusya’nın Rosatom şirketinin Mersin, Akkuyu’da inşa ettiği nükleer enerji santralinin yeni AB yaptırımlarından nasıl etkileneceğini ise zaman gösterecek.
Batı yaptırımları nedeniyle ABD ve Avrupa’ya gidemeyen Rus turistlerin (Mısır’la birlikte) Türkiye’ye yönelmesi ise bu yıl turizm sektörünün yüzünü güldürmüştü. Kaynaklar, Rus uçaklarına yer hizmeti verilmesinin dahi yaptırım konusu olabileceğine işaret ediyor. Bu da turizm sektörünü yeni önlemlere zorlayabilir.
Tercih AB mi, Rusya mı olunca…
Rusya-Ukrayna savaşı ardından Rusya’nın batıya çıkış kapısı haline gelen Türk kuruluş ve şirketleri AB yaptırımları listesine alınmamak için şimdiden önlemler almaya başladı. Kaynaklar, Türk Hava Yolları’nın (THY) 150 pilota uçuş simülatör eğitimi verilmesi yolunda Rusya’dan gelen talebi reddetmesini bu çerçevede değerlendiriyorlar. THY, AB Uçuş Güvenliği Ajansı (EASA) üyesi.
Hatırlanacağı gibi Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ABD’nin Türk iş dünyasına “yaptırım sopası” gösterdiğinden yakınmıştı. ABD Hazine Bakanlığı TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB ve DEİK gibi iş kuruluşlarına mektup yazarak Rus kurum ve kişilerle iş yapan kurum ve bankaların ABD yaptırım listesine alınabileceği uyarısında bulunmuştu. Nebati, Türkiye’nin ABD ve AB yaptırımlarına katılmadığını ama yaptırımların by-pass edilmesine, etrafından dolanılmasına da izin vermeyeceğini söylemişti.
ABD’den gelen bu uyarıdan sonra, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 5 Ağustos’ta Soçi’de Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile görüşmesinde öne çıkardığı Rusya’nın Mir kredi kartı sistemiyle işbirliği önce özel bankalar, daha sonra da kamu bankaları tarafından durdurulmuştu.
Soçi’den itibaren takibe aldılar
AB yaptırımları özel olarak Türkiye’yi hedef almıyor. Ama Türkiye’nin Rusya ile yakın ilişkisi ve özellikle tahıl anlaşması ve rehine takasında kilit rol oynaması ve Akkuyu nükleer santrali üzerinden yapılan para transferi ABD ve AB’nin Türkiye’yi yakın izlemeye almasına yol açtığı anlaşılıyor.
Buradaki dönüm noktası Soçi’deki Erdoğan-Putin görüşmesi olmuş. Görüşmede ruble ile ticaret, doğal gaz borcunun ötelenmesi ve Mir kartı dahil mali konuların ele alındığının açıklanmasına rağmen bir mutabakat zaptı, ya da ortak açıklama yayınlanmaması batı başkentlerinin dikkatini çekmiş. Hem ABD hem AB cenahından Dışişleri Bakanlığına yaptırımları boşa düşürecek özel anlaşma olup olmadığı sorulmuş. Dışişleri böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söylese de Türkiye’nin Batılı müttefikleri pek inanmamış olacak ki, bütün para hareketlerine yakından bakmaya başlamışlar. Kaynaklar Mir kart çalışmalarının durdurulmasını bu izleme gayretine bağlıyor. Mir yerine geliştirilmesi düşünülen Rusya kaynaklı Troy sisteminin de izlendiği anlaşılıyor.
AB’nin Rusya’ya yaptırımları Türkiye gibi üçüncü ülkelere genişletmesi kararında şimdiye dek yaptırımlara uymayan ülkelerdeki şirketlerin yaptırım kararından zarar gören AB üyesi ülke şirketlerine göre avantaj kazanması, pazar kapmasının da payı var. Kaynaklar, gemi taşımacılığının kapsama alınması altında Yunan, Kıbrıs Rum ve Malta gibi Akdeniz ülkelerinin AB Komisyonuna taleplerinin etkili olduğu örneğini veriyor.
Ermenistan görüşmesi önemli ama…
Bütün bu saydıklarımızın 6 Ekim Rusya yaptırımlarında tek tek sayılması, Türkiye’nin özel olarak anılması beklenmesin. Buzdağının görünen ucu gibi, Rusya’yla ekonomi ve ticaret bağlantılı yaptırımların kurum ve kişilere yönelik genişletilmesi cümle ya da paragrafının kırımlarında Türkiye’yi yakından ilgilendiren bu konular da bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB üyesi olmayan ama AB sistemine bağlı, çıpalı vaziyette tutulmak istenen ülkeler için kurgulanan Avrupa Siyasi Topluluğu için Prag’ta olacak. İletişim ekibi tarafından en öne çıkarılan konu, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile görüşmesi olacak.
Erdoğan-Paşinyan görüşmesi elbette önemli. Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 2008 yılında maç diplomasisi çerçevesinde Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile görüşmesinden bu yana ilk görüşme. Aynı zamanda Azerbaycan’ın Türkiye’nin de desteğiyle Ermenistan işgalindeki topraklarını geri alması ardından yapılıyor. Dünya basınında da öne çıkması şaşırtıcı olmamalı.
Yaptırım çemberi tercihe zorluyor
Ancak yine Prag’ta yapılacak AB Zirvesinden çıkması beklenen yeni Rusya yaptırımları sadece Türk iş ve ekonomi dünyasını değil, 2023 seçimleri öncesi dış kaynak arayışındaki Erdoğan’ı da zor tercihlerle karşı karşıya bırakabilir.
Türkiye’nin bugüne dek Rusya-Ukrayna savaşında oynadığı rol dengeli ve başarılıydı. ABD ve AB yaptırım çemberi bankacılık siteminden sonra şimdi kilit sektörleri de çevrelemeye başlayınca bu dengeyi korumak daha da önem kazanıyor.
Borell’in açıkladığı kadarıyla yaptırımların askeri boyutu da var. Evet, Türkiye Ukrayna ile yakın askeri işbirliği içinde. Öte yandan ABD’den F-16 modernizasyonu Yunanistan ve Ermenistan lobilerinin bastırmasıyla engellenmeye çalışılıyor ve Türkiye kendi uçağını yapana dek boşluğu doldurmak için Rusya’nın önerilerine de kapıyı kapatmıyor.
Özetle ABD yaptırımları Türkiye’nin canını fazla acıtmamıştı; ABD ile ticari ve ekonomik ilişkiler o boyutta değildi. Ancak AB yaptırımları can yakabilir, maliyeti yüksek tercihlere tanık olabiliriz.