Önce Moskova açıkladı. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin 13 Ekim’de Astana’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşecekti. Sonra Ankara açıkladı. Erdoğan 12-13 Ekim’de Astana’da hem Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Tokayev ile Türkiye-Kazakistan arasındaki strateji işbirliği görüşmelerine eş başkanlık edecek hem de Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansına katılacaktı. Putin’le orada görüşeceklerdi.
Dünyada bu kadar sık görüşen iki lider var mıdır? Erdoğan-Putin görüşmeleri son dönemde “aylık olağan” görüşme halini aldı. Eleştirmek için söylemiyorum, keşke Türkiye Cumhurbaşkanı diğer dünya liderleriyle de bu sıklıkla görüşse. Ama görüşme sıklığı gerçekten dikkat çekici:
- 19 Temmuz Tahran: İran’la üçlü Suriye zirvesi sırasında.
- 5 Ağustos, Soçi: Ukrayna tahıl anlaşması ardından ziyaret.
- 16 Eylül, Semerkant: Şangay İşbirliği Zirvesi çerçevesinde.
- 13 Ekim, Astana: Asya’da İşbirliği Zirvesi sırasında.
Türkiye Cumhurbaşkanı Ukrayna Savaşının başından bu yana Rusya Cumhurbaşkanıyla sık ve düzenli görüşen tek NATO ülkesi lideri. Bu önemli bir jeopolitik avantaj; risklerine rağmen şu anda dünya siyasetinde tuttuğu bir yer var.
Putin’le Batı arasında köprü işlevi mi?
Putin’in sözcüsü Dimitri Peskov, Ukrayna konusunun görüşüleceğini söyledi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’a göre Erdoğan “Rusya ve Batı görüşmelerine ilişkin tekliflerini Putin’e Astana’da sunabilir”.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdiye dek hep Putin’le Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’yi Türkiye’de bir araya getirme üzerinde durdu. Putin ise hep bu konuyu Ukrayna’nın arkasında gördüğü ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmek istediğini söyledi. Bu ciddi bir yaklaşım farkıydı.
Biden, Putin’le şu aşamada görüşme niyeti olmadığını dün açıkladı. Kaldı ki görüşme olsa bile Putin’in barış koşulu olarak Ukrayna’nın Kırım’ın yanı sıra yeni ilhak ettiği dört bölgenin Rusya olarak tanınmasını isteyecek gibi. Nitekim Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rusya’nın ilhak referandumu yapması ve seferberlik ilan etmesinin “atılan adımları zorlaştırdığını” söyledi.
Bunun üstüne Ukrayna’ya bağlı güçlerin 8 Ekim’de Rusya’nın ilhak ettiği Kırım’la bağlantısını sağlayan stratejik bir köprüye sabotaj düzenlemesi, ardından Rusya’nın Kiev’e füze yağdırması geldi. Moskova 7 Ekim’deki Erdoğan-Putin telefonlaşması ardından Astana buluşmasına bu gelişmelerden sonra karar verdi.
Aynı gün F-16 gelişmesi
Erdoğan’ın Putin’le Astana’da görüşeceğinin ilan edilmesinden bir süre sonra, dünyanın diğer ucundan, ABD’den bir haber geldi. Türkiye’nin bir süredir istediği F-16 modernizasyonu onayına getirilmek istenen Yunanistan’a karşı kullanmama ve İsveç ile Finlandiya’nın NATO’ya üyelik için terörizm şartı öne sürme koşulları, 2023 bütçe metninden çıkarılmıştı. Zaten Türkiye’nin egemenlik haklarına aykırı, hiçbir Türk hükümetinin kabul edemeyeceği, baştan propaganda kokan bir girişimdi.
Bu gelişme ABD’nin modernizasyon paketini onaylayacağı anlamına henüz gelmese de öndeki önemli bir engelin kalkması ve özellikle Kongre’deki Yunanistan ve Ermenistan lobilerinin 8 Kasım Kongre seçimleri öncesi geriletilmesi anlamına geliyordu. Bunda, perde gerisi diplomatik ve siyaset girişim ve pazarlıklarının yanı sıra, Erdoğan’ın 5 Ekim’deki “Savaş uçağını ABD olmazsa başka yerden alırız” ifadesinin ve şu anda Rusya ile en üst düzeyde düzenli konuşan tek NATO üyesinin Türkiye olmasının da payı olabilir.
Amerikan-Suud çelişkisi ve 2023 seçimi
Tam bu sırada ABD’nin Suudi Arabistan’la arası bozuldu. ABD ve AB’nin Rusya’nın petrol gelirlerini sınırlayıcı yaptırımlar ilan etmesine rağmen Suudilerin OPEC üzerinden petrol fiyatlarını artırma hamlesi Vaşington’u küplere bindirdi.
Erdoğan’ın Putin’le aylık olağan görüşmesinde bu konunun ele alınıp alınmayacağı belli değil ama bu gelişme de iyi değerlendirirse Türkiye’yi uluslararası siyasette biraz daha öne çıkarabilir
Tabii bu arada Erdoğan’ın 2023 seçimi için beklediği dış yatırımların iki kaynağının Rusya ve Suudi Arabistan olduğunu da unutmamak gerek.
Astana görüşmesine bu gözle de bakmakta yarar var.