2018 seçimlerine partilerin ittifaklarıyla girmiştik. Bu defa, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde de benzer bir durum yaşayacağız: Siyasi partiler seçim barajından etkilenmemek ve güç birliği yapmak için ittifaklar kurdular. Seçim takvimi uyarınca ittifak protokolleri YSK’na teslim edildi; 7 Nisan’dan sonra ittifak listeleri kesinleşiyor.
Seçim sonuçlarında ittifakların liste stratejileri belirleyici olacak ve seçime az sayıda listeyle girecek ittifaklar yarışa önden başlayacak.
Neyle karşı karşıyayız?
Konuya en önemli yerinden girelim: Seçim kanununda geçen yıl yapılan değişiklikle, bu yılki seçimde ittifakların en önemli işlevi, sadece ve sadece hangi amaca hizmet ettiği belirsiz olan yüzde 7 seçim barajının aşılmasını sağlamakla sınırlı olacak. Bunun dışında, oyların dağılımında ittifakların partilere yararı olmayacak.
Evet, doğru okudunuz. Her partinin aldığı oy, ait oldukları ittifaklardan bağımsız ve ayrı ayrı hesaplanacak.
Uygulama basitçe şöyle işleyecek: Herhangi bir parti, illerde milletvekili çıkarabilecek kadar oy alabilirse, milletvekili kazanacak. Alamazsa, oyları ittifakın oy hanesine yazılmayacak, yani heba olacak. İttifaktaki partiler milletvekili çıkardıklarında, artacak fazla oyları olursa, bunlar da ittifak içindeki diğer partilerin işine yaramayacak.
Seçim kanunundaki bu değişikliğin AK Parti’nin muhalefeti tuzağa çeken bir hamlesi olduğu söyleniyordu. Şimdi, bu yorumun gerçek çıktığını görüyoruz. Fakat, bir yandan da bu yeni uygulama, her iki tarafı keskin bir kılıç gibi. Yeni düzenleme tüm ittifakları benzer şekilde etkileyecek.
O halde ne olacak?
İttifakların en yüksek sayıda milletvekili çıkarabilmek için olabildiğince en az sayıda listeyle seçime girmeleri gerekiyor. Basit hesap bu. Öyleyse, meseleyi yalınlaştırarak, neler yapılabileceğine bakmamız lazım geliyor.
Önümüzdeki sorular şunlar: seçim ittifakları oylamayı nasıl etkileyecek? İttifak içindeki partiler kendi listeleriyle ve logolarıyla seçime girerlerse ne olur? Ya da ittifakın diğer partilerinin birleşik listeleriyle seçime girilirse sonuç nasıl gelişir? Bu soruların ve cevaplarının hala berraklaşmadığını görüyoruz.
Bu konuda yaptığım veri destekli simülasyonun ışığında derlediğim ‘8 Soru-8 Cevabı’ aşağıda paylaşıyorum. Sorulara kolay olanlarından başlıyoruz.
8 soru, 8 cevapta seçimler
Soru 1: İttifak tarafından Cumhurbaşkanı adayı gösterilen bir parti liderine oy verirken, milletvekili seçimi için aynı ittifakın içindeki/dışındaki bir başka partiye oy verilebiliyor mu?
Cevap: Elbette. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri birbirlerinden ayrı ve bağımsız. Bu nedenle seçimlerde iki farklı oy pusulası var ve bunları kullanarak iki defa oy kullanacağız.
Soru 2: Cumhurbaşkanlığı seçimi için oy pusulasında partilere mi ittifaklara mı oy vereceğiz?
Cevap: Cumhurbaşkanlığı seçimi basit ve kolay: İttifaklar sadece bir kişiyi aday gösterdikleri için, pusulada tercih edilen ittifakın adayına veya bağımsız adaylardan birine oy verilecek.
Soru 3: Milletvekili seçimi için oy pusulasında partilere mi ittifaklara mı oy vereceğiz?
Cevap: Milletvekili seçimi biraz karmaşık: Seçim pusulasında parti isimlerini ittifaklar itibarıyla gruplar halinde göreceğiz. Son seçimlerde de böyleydi. Seçmenler, pusulada tercih edecekleri partinin ismini bularak, o partinin kutusuna mührü basacaklar.
İşin püf noktası şurada: Oy sayımı sonucunda bir parti ittifak içindeyse, ülke barajı sorunu yaşamayacak. Ama, bulunduğu ilde milletvekili çıkarmasına yetecek sayıda oy kazanması gerekecek. Eğer bu parti yeterli oyu alamazsa —geçen seçimden farklı olarak— o ilde kazandığı tüm oylar ittifak hanesine yazılmayacak, boşa gidecek.
Karmaşık hesaplar
Soru 4: İttifak içindeki bir parti kendi logosu ve listesiyle seçime katılırsa ve Türkiye genelinde yüzde 7’den daha az oy alırsa Meclise girebilir mi?
Cevap: Bu partinin dahil olduğu ittifakın toplam oyu geçerli oyların yüzde 7’sini geçerse, baraj sorunu ortadan kalkıyor.
Cumhur, Millet, Emek ve Özgürlük ittifaklarının alabilecekleri toplam oyların ülke barajını (yüzde 7) geçeceklerini varsayıyoruz. O halde, bu ittifaklardaki partiler sorun yaşamayacaklar. Bu ittifaklara dahil bir parti kendi listeleriyle seçime katılırsa ve ülke genelinde toplam yüzde 6,5 oy alırsa, aslında barajın altında kalsa bile, baraj engeline takılmayacak. Milletvekili çıkaracak kadar oy aldığı illerde milletvekili kazanacak.
Soru 5: Milletvekili çıkarmak için her seçim çevresinde yaklaşık 100 bin oy almak gerekiyor. (*) İttifak içindeki bir parti bu sayının bir eksiğini alırsa veya bu sayının epeyce üstünde fakat ikinci milletvekili çıkarmaya yetmeyecek sayıda oy toplarsa ne olacak?
Cevap: İşte bir başka sorun da burada. İki ihtimal var:
1) Bir parti milletvekili çıkarmak için gerekli oyun bir eksiğini alırsa, kazandığı oyların tamamı boşa gidecek.
2) Diyelim, bir milletvekilliği kazanıldı; ilave 60 bin oy daha kazanıldı. İlave 60 bin oy ikinci milletvekilliğine yetmiyorsa, bunlar da boşa gidecek. Her iki ihtimalde de boşa giden oylar, ittifakın oy hanesine yazılmayacak.
İttifak politikaları
Soru 6: İttifaktaki partilerin tümü kendi logolarıyla/listeleriyle milletvekili seçimine girmek zorunda mı?
Cevap: Hayır, gerekmiyor. Bir parti, herhangi bir ilin seçim çevresinde ittifak içindeki bir başka partinin listesinden aday gösterebilir. Geçtiğimiz yıllarda da böyle olmuştu. Bu nedenle, aynı ittifak içinde olsalar da bazı partilerin isim ve logolarını oy pusulalarında görmeyeceğiz.
Milletvekili seçimine hangi partilerin kendi ad ve logolarıyla katılacaklarını, aday listelerinin YSK’na teslim edileceği 9 Nisan tarihinde öğreneceğiz.
Soru 7: O halde, bir parti ittifak içinde milletvekili seçimine giriyorsa ve kendi adı ve logosuyla seçmen pusulasında yer almak istiyorsa en az kaç ilde seçime katılmalıdır?
Cevap: Bir partinin seçimlerde kendi ad ve logosunu kullanabilmesi için yasa gereği en az 41 ilde, yani 81 ilin yarısından fazlasında seçimlere girmesi gerekiyor. Bu zorunluluk, ittifak içindeki partilerle ittifaka katılmayıp müstakilen seçimlere girecek partiler için de geçerli. İttifaklarda bu konu ayrıntılı şekilde değerlendiriliyor. Bazı partilerin kendi adları ve logolarıyla tüm illerde milletvekili seçimlerine girmeyeceklerini, en az 41 ilde aday gösterseler de aday göstermedikleri yerlerde ittifaktaki diğer partileri destekleyeceklerini tahmin ediyoruz.
Soru 8: İttifak içindeki partilerin tümünün kendi adları ve logolarıyla seçime katılmaları veya ittifaklar içinde ortak listeler hazırlayarak, tek veya iki listeyle seçime katılmaları arasında fark var mı?
Cevap: Evet, bu nokta çok önemli farklar yaratabilir. Ortak liste sayısının az olması büyük önem taşıyor.
İttifaklar ne kadar çok listeyle seçime katılırlarsa seçim bölgelerinde çıkaracakları milletvekili sayısı aynı oranda azalacak. Buna karşılık, güç birliği yapan ve ortak listeyle seçime giren partiler, tek tek alacakları oylar birleştiğinde oy kaybı yaşamayacak ve daha fazla milletvekili çıkarabilecekler.
Kaza geliyorum diyor
Yeni seçim kanunu parti yöneticileri tarafından bilindiği için ittifak içindeki partiler arasında bu konuların görüşüldüğünü biliyoruz.
Ancak, ittifaklar içinde görüş ayrılıkları devam ediyor. Bazı partiler, hiç değilse en az 41 ilde seçimlere kendi adları ve logolarıyla katılarak, oy pusulalarında görünmek istiyorlar. Ancak bu durumda milletvekili çıkaramazlarsa, alacakları oylar boşa gideceği için ittifak içi ortaklarının itirazlarıyla karşılaşıyorlar.
Bu nedenle, ortak liste hazırlanmasının ne kadar önemli olacağını yeniden hatırlamamız gerekiyor. Siyasett web sitesinde bu konuda onlarca, yüzlerce farklı simülasyon yaparak, ayrı listeler ve ortak listelerle seçimlere katılmanın yaratacağı çok farklı sonuçları görmek mümkün.
Özellikle Millet ittifakında, “ittifak içinde ittifak” yapmayı düşünen partiler (Örneğin, muhafazakâr çizgideki Saadet, Deva ve Gelecek partileri) bunu inceleyip, seçimlere ayrı ayrı girmekle 3 parti halinde girmenin ne kadar farklı olacağını gözlemleyebilirler.
Önümüzde fazla zaman kalmadı; ittifaktaki partilerin bir an önce kararlarını vermeleri gerekiyor. Aksi takdirde, görünen o ki, bazı ittifakların içindeki partilerin hayal kırıklığı kaçınılmaz olabilir.
Bilinen sözdür, “Kaza ‘geliyorum’ demez”. Fakat, Türkiye’nin kader seçimi yaklaşırken, aklı başında, soğukkanlı ve sorumlu davranılmazsa, bu defa kaza ‘geliyorum’ diyebilir. Öyleyse, umarım bu önemli uyarı dikkate alınır.
NOT
(*) Burada 100 bin sayısı örnek olarak verilmiştir. Yoksa her seçim bölgesine düşen milletvekili sayısı ve seçmen sayısından da adaletsiz bir dağılım vardır. Örneğin 69 bin 405 seçmenin kayıtlı olduğu ve TBMM’ye 2 milletvekili gönderecek Ardahan’da her milletvekilinin 34 bin 702, 64 bin 292 milletvekili gönderen Tunceli’de 32 bin 145 oy alması yeterlidir. Oysa 3 milyon 820 bin 086 seçmenin 35 milletvekili çıkaracağı İstanbul 1’inci Bölgede her milletvekilinin 109 bin 145 oy, 1 milyon 401 bin 842 seçmenin 13 milletvekili seçeceği Ankara 1’inci Bölgede her vekilin 107 bin 843 oy alması gerekiyor.