CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 19 Nisan akşamı Twitter hesabından tek sözcükle “Alevi” başlığıyla bir video yayınladı. Bu yazı yazıldığı sırada videonun yayını üzerinden 18 saat geçmişti ve 57 milyondan fazla izlenmişti. 17 Nisan’da da “Kürtler” başlığıyla bir video yayınlamıştı. Türkiye’deki iki örtülü ayrımcılığı ele alıyor, adeta düşük dozda putları kırma hamleleri yapıyordu.
Kılıçdaroğlu “Kürtler” videosunda “Milyonlarca Kürde terörist muamelesinin yapılıp haysiyetleriyle oynandığını” söylemişti. Kılıçdaroğlu, bu durumdan “üç, beş oy uğruna” kendisini koyan AK Partiyi sorumlu tutmuştu. “İnsanımız devlete yabancılaştırılıyor” diyordu.
Kılıçdaroğlu böylelikle sadece gizli ya da açıktan “Her Kürt PKK’lıdır” ayrımcılığı güden kesimlere karşı durmakla kalmıyordu. Aynı zamanda TBMM’deki üçüncü büyük parti grubu olmasına rağmen AK Parti-MHP propagandasıyla ötekileştirilen HDP ile kurduğu temasa da sahip çıkıyordu.
“Alevi” videosuna ise “zamanı geldi” diye başladı; onun içerik ve hedefi bambaşkaydı.
Alevi ayrımcılığı ve Alevifobi
Hatırlamak gerekir ki Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ilk kez Altılı Masanın kurulma aşamalarında gündeme geldiğinde “Kazanamama ihtimali olan bir aday” diyerek ilk itirazı ortaya atan İYİ Partili Koray Aydın olmuştu. Daha sonra İYİ Partili İbrahim Halil Oral konuyu doğrudan Kılıçdaroğlu’nun Alevi olmasına bağlamış, Meral Akşener’in anında sert tepkisi üzerine özür dilemişti ama maksat da hasıl olmuştu. Sadece o değil ama örneğin Deva Partisi, Gelecek Partisi içinden de o kadar açık olmasa da itirazlar duyuluyordu.
Yine de bu konuda kimse Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eline su dökemez. 2011 seçimleri öncesinde yedi ildeki konuşmalarında Kılıçdaroğlu’nun Alevi olduğunu vurgulayıp yuhalanmasına izin vermiş, “Alevifobi” üzerinden o illerdeki oylarını artırmıştı. Bu iller, 1978’deki Alevi katliamının yaşandığı Kahramanmaraş olmak üzere, Muş, Kastamonu, Amasya, Afyonkarahisar, Denizli ve Malatya idi. Gayet ustalıkla toplumdaki gizli Alevi ayrımcılığı AK Partinin seçim kampanyasının parçası olmuştu.
“Alevi ve samimi bir Müslümanım”
2023 seçimleri öncesinde Cemevlerine yine ibadethane değil, kültürevi statüsü verse de Erdoğan ve AK Partililer muhalefetin ortak adayının Kılıçdaroğlu olmasına, yüzlerce yıldır toplumda yaygınlaştırılan bu Alevifobiye güvenerek memnun olmuşlardı.
Diyanet İşleri, Hanefi Sünnilik dışında İslam’a hoş bakmıyor, zaten Aleviliği İslam’dan da saymıyordu.
Cumhurbaşkanının Muharrem ayında bir Alevi iftarına katılması arkasındaki Atatürk, Hazreti Ali ve Hacı Bektaş resimlerinin kaldırılmasıyla tartışılmış, diğer cemevleri resimleri kaldırmayı kabul etmeyince iftarlar da kesilmişti.
Kökü yüzyıllara dayanan önyargılar söz konusuydu.
O nedenle Kılıçdaroğlu’nun, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun Ankara’daki büyükelçilere iftarından hemen sonra yayınladığı “Alevi” videosunu düşük yoğunlukta bir putları kırma hamlesi saymak mümkün.
Kılıçdaroğlu’nun video mesajında “Ben Aleviyim. Hak, Muhammed, Ali inancıyla yetişmiş samimi bir Müslümanım” beyanı bu çerçevede, siyasi nedenlerle Alevi kimliğini sakladığı eleştirilerine de yanıt niteliğinde.
İlk destek Saadet’ten geldi
Özellikle genç seçmenlere hitaben şunları söylemesi de önemli:
• “Kimliklerimiz bizim varlığımızdır. Onlarla doğar, büyür yaşarız. Ancak hayatta seçebileceğimiz çok önemli şeyler var. İyi insan olmayı, dürüst olmayı, ahlaklı olmayı, vicdanlı olmayı, erdemli ve adil olmayı seçebiliriz
• “Artık kimlikleri konuşmayacağız. Ayrışmaları ve farklılıkları konuşmayacağız. Ortaklıklarımızı ve ortak hayallerimizi konuşacağız.
• “Alevi olmaz” diyen bu sisteme, doğru olan, dürüst olan, ahlaklı olan olur, diyecek misin?”
Kılıçdaroğlu’nun tıpkı başörtüsü yasa teklifiyle Erdoğan’ın o konuyu seçim malzemesi yapmasını elinden almasına benzeyen Alevi çıkışına ilk desteğin Temel Karamollaoğlu’nun Saadet Partisinden gelmesi de ilginçti. Millet İttifakındaki İslamcı görüşün temsilcisi Saadet, Twitter hesabından (Kılıçdaroğlu’nun videosunu alıntılayarak) şu mesajı yayınladı:
• “Kutuplaşmayı, ötekileştirmeyi ve “kimlik siyasetini” değil güzel ahlâkı, adaleti, hakkaniyeti ve samimiyeti seçerek, bu çarpık düzene hep birlikte son verebiliriz.”
Babacan, Demirtaş, Bahçeli Soylu
Gerçi Kılıçdaroğlu’nun Alevi ayrımcılığı videosundan önceydi ama Deva lideri Ali Babacan’ın akşam saatlerindeki şu mesajı da aslında düşük yoğunluklu bir putları kırma hamlesi gibiydi.
Babacan “Kendimi bildim bileli” diye başlamıştı; “Bazı mahallelerde “Elim altı oka gitmiyor, elim CHP’ye gitmiyor” denirdi. Bu seçimde insanların tam da o mahallelerde ve pek çok evde kısık sesle “Elim AK Parti’ye gitmiyor. Elim ampule gitmiyor” dediğini gayet iyi biliyorum.”
HDP’nin hapisteki önceki eş başkanı Selahattin Demirtaş da Twitter mesajında “Bu topraklarda ayrımcılık olmadan, eşitçe, kardeşçe, huzur içinde yaşamak mümkün” diyerek Kılıçdaroğlu’nu tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önce Kılıçdaroğlu’na tepki verense iki siyasetçi oldu. Önce “Şimdiye dek niye söylemedi” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ydu ama bu doğru değildi. Sonra da MHP lideri Devlet Bahçeli; Kılıçdaroğlu’nu “Bundan kurtulalım” dediği kimlik siyaseti yaptığı için kınadı.
Bu tepkileri neden doğal karşılamak gerek biliyor musunuz?
Çünkü Kılıçdaroğlu, onu çekenler dışında diğer herkesin yokmuş gibi yaptığı bu ayrımcılığı bitirmek adına önemli bir adım attı. İnanç ayrımcılığı ve etnik ayrımcılıktan siyasi çıkar gözetmenin artık son bulması lazım.
Acaba Kılıçdaroğlu’nun gündeminde Kürt ve Alevi ayrımcılığından sonra karşı duracağı ne var?